duru...
Hiç bir þeyi kirletmeden dokunmak istiyorum dudaklarýna
Ve bütün cümlelerin aðzýnda kayboluþunu duymak
Sonra kökleri derinlere býrakýlmýþ bir aðrýnýn tünelinde
Sonsuza baþtan baþlamak...
öncesi...
Çarkýna çomak sokulu bir feleðin türküsünde de aðladýk biz
Sonra gecenin ayazýnda üþüyen yapraklarca titredik
Ecelinden ölmeyen binlerce bedenin yasýný tuttuk
Bazen en ince yerinden tutuþmuþ bir küfürün yoksulluðuna güldük…
Sabah ezanlarýnýn sesini duyduk, güneþsiz
Bilmem kaç pismanlýðýn üzerinden yeniden doðarken gün
Karýn boþluðumda hergün sancýlarýna aðýtlar yaktýðým
Mavisi üzerinde, soluyan umutlara döküldük...
öfke..
Çukurlarda unutulmuþ bebeklerini gördük gazete manþetlerinin
Ýnanclarýmýzý sýnadýk, sen hep galip geldin ben yenildim tanrýya…
Kin tohumlarýnýn kanla örtülmüþ izlerine tükürdük
Haklýydýn, unutulmuþ çocuklar vardý dünyada ve hep biz sucluyduk….
.............
(kahretsin)
“Anne…
Beni cennete yolladýlar
Katil bir silahýn namlusuna sürülmüþ bir mermiydi kilitli
Önce bedenimden
Geçti kurþun
Sonra beynimin içinde sonsuz bir uðultu“
yenilgi...
Hiç birþeyi kirletmeden dokunmak istiyorum dudaklarýna
Parmak uclarimda kalan son þefkati dökmek
Bütün kaygýlarý bir siyahýn içinde tutuklanmýþ bedenimden
Avuclarýma dökülürken isyanlar,
Matemin usturasýyla
Gecenin gözlerinden sabahý sökmek…
YILDIZ