BİR GÜNLÜĞÜM
Ameliyata gidiyorum, ameliyata,
ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede.
Nezir ADAK, Hüseyin ERKUT, bir de bendeniz,
ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede.
Bindim asansöre saat sekiz sýrasýnda,
Ýndim ve bekliyorum bekleme odasýnda,
Em bekleyen pür-nevi hastalar arasýnda,
ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede.
Orda ki her hasta inan kendi sevdasýnda,
Acil þifa dileyen dertdaþlar arasýnda,
Yer aldým bende kasaplýklar arasýnda,
ALLAH ü TEÂLÂMA azarru ede ede.
Çaðrýldým, iðne vuruldum, bir sedyeye bindim,
Bilmedi, nasýl oldu, birden bir hole sindim,
Kalakaldým o holde sedyeyle bir ben kendim,
ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede.
Sonra aldýlar beni, o kesme odasýna,
Vurdular iðne ve morfin belin ortasýna,
Yattým boylu boyunca sedirin ortasýna,
ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede.
Attý donu doktor Kâmil, âlen oldu varlýk,
“Ne yapalým, hastasýn olacak o kadarlýk”
Zayi oldu gözümden azda olsa bir farlýk,(ferlik)
ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede.
Ameliyat oluyorum, loþ farlar arasýnda,
Koca pabuçlu bacý, doktorlar arasýnda,
Tansiyon ölçen, serum takanlar arasýnda,
ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede.
Ameliyat oldu, pansumaný yaptý doktur,
“Kan verelim mi dendi? Öteki: “Gerek yoktur,”
Açtýlar perdeyi, baktým yarama, kan çoktur,
ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede.
Doktor KÂMÝL, ÝRFAN, bacý SABAHAT gittiler,
Beni gene bekleme odasýna gettiler,
Hemþireler; tansiyon ve nabzýmý ölçtüler,
ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede.
Enînler muztarip, haykýrýþlarsa pek elim,
Nedense benim varmýyor o enîne dilim,
Gâh serumlu kolumda, gâhi yaramda elim,
ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede.
Hatýr sual etti, tansiyon ölçen hemþire,
Dedi, can geldi mi morfin yapýlan yere?
Ne gezer dedim, biri inler iken ha bre,
ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede.
Ayrýlýrken, “haber ver, can gelince olmaz mý?”
Cansýz yerlerime neden bilmem can dolmaz mý?
Morfinin tesiri de yavaþ yavaþ solmaz mý?
ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede.
Bacaðým canlandý, gel de bak, hemþire haným,
“Bir dakika bekle, geliyorum hemen caným!”
Bir baktým ki yarama, dýþa vurmuþ kaným,
ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede.
Geldi hemþire. “Telefon edelim, alsýnlar”
“Kanlý yerini, yeniden bir güzel sarsýnlar”
“Nabzýn güzel dedi,”tekrar tansiyon alsýnlar”
ALLAH ü TEÂÂLA tazarru ede ede.
Hastabakýcý AHMET geldi de aldý beni,
Ýncitmeden, aðrýtmadan benim hasta teni,
Çýktým ki sayamam hiç geçmiþ olsun diyeni,
ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru edede ede.
Biraz sonra geldi yanýma hemþire GÜLTEN,
“Bilmiyordum, ameliyat mý oldun bugün sen?”
“Ýðne yapalým mý dedi, aðrýyorsa beden?”
ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede.
Gitti… Gene geldi GÜLTEN, dedi, “kýsýk sesin,”
“Ne dersin? Verelim mi sana biraz müsekkin?”
Sað ol. Ýstemem ben, ederim kendimi teskin,
ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede.
Cemil; fazla açýldýn, derin açýlma yeter,
Sen gayet iyisin, var senden daha beter,
Elbet gün gelir, seninde derdin biter,
ALLAH ü TEÂLÂMA tazarru ede ede.
KÜÇÜK OZAN (CML DMR)
HASTANE ESÝNTÝLERÝ’inden.
LÜGATÇE:
TAZARRU ETMEK: Kendini alçaltarak huþu ile yalvarma.
EM : Çare.
ÂLEN : Açýkta, meydanda.
PÜR-NEVÝ : Çok çeþitli.
ENÎN : Ýnleme, inilti.
MÜSEKKÝN : Rahatlandýran, uyuþturan.
TESKÝN : Yatýþtýrma, durdurma, kendini avutma.
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.