Kuyu
Gelincik tarlasýnda bir yaþlý kadýnýn elleri,
kayalar arasýnda sýkýþýp kalmýþ bir ahþap ev gibi titrek uzanýyordu
kýrmýzý yapraklarýn arasýndaki uykuya
ve bozkýrdaki tek aðaca
son umudunca sarýlan yaðmur gibi sarýlýyordu yapraklar,
titrek ellerin çatlak topraklarýndaki kuyuya…
Ayný anlarda,
çok uzaklarda,
terk edilmiþ bir beyaz kayýðýn gölgesi,
ucu delik ayakkabýsýndan dýþarý uzanan parmaklarýna,
fýrýndan yeni çýkmýþ ekmeðe bakar gibi bakan
bir çocuk gibi düþüyordu suya…
Onlarý ve olanlarý kendi hallerine býrakýp,
kayalarý hýrçýn döven dalgalardan birkaç damla su gibi dönüp sýrtýmý topraða,
denizlerdeki sonsuzluða gitmek yerine,
dizlerimi büküp oturmak isterdim iki kaya arasý bir çatlaða…
Ama ya döþümdeki yaralar?..
Yaþlý kadýnýn elleri…kayýðýn suya düþen gölgesi…son seferindeki bir trende ilk yolculuðuna çýkan bir bebeðin gülümseyen uykusu gibi tuza vuslat hasreti…çatlak bir topraðýn koynuna ilk damla düþmesini, dünyanýn en güzel türküsünü dinler gibi dinleyebilirler miydi?..
ömrüme düþtüðün yerde
bir serçe dirilir sonbahar
bulutlara evrilir onun yüreði
benim gönlüme yaðmur yaðar
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.