Ýlginç bir görev düþer bir çobana nedense;
Irmaðýn karþýsýna, götürecek ne dense!
Derler ki bu çobana: “iþte kayýk orada;
Kurt, kuzu, biraz da ot, geçmek için sýrada.”
“Bir tanesi olacak kayýða bindiðinde;
Hepsi saðlam kalacak, karþýya indiðinde.”
“Ne otu kuzu yesin, ne de kuzuyu bu kurt;
Haydi artýk karar ver, hemen birini oturt!”
Önce kuzuyu alýr, koyar karþý tarafa;
Kendi baþýna döner, iyi çalýþýr kafa!
Kurdu götürür bu kez; yine geçer karþýya,
Kurt iner, kuzu biner; kurt bu iþe karþý ya!
Sonra otu götürür, býrakýr gelir kurda.
Geri kuzuyla döner; biter bu görev burda…
“Kuzu maskeli kurdun” sakýnmalý haltýndan,
Nice kervanlar yürür, samanlýðýn altýndan !
Bu zihin jimnastiði, ders deðil mi aslýnda?
Devirler deðiþse de; çoban oyun faslýnda!
Kurda merhamet etmek, kuzuya reva mýdýr?
Böyle müzmin adalet, dertlere deva mýdýr?
Kurdun, kuzunun, otun hakkýný gözetmeli;
Adalet, hak-hukuktan, hakkýyla söz etmeli!
Düþünce tembelliði, sürü yapar milleti,
Kalk, silkin, uyan artýk; kim sever ki zilleti!
Murat CANBOLAT