Üzgünüm!
Çekingen bir tavýrla uzatmaya korktuðum kalbime
Sadece aþkýn cüretiyle duasýna durduðum senli dileklerime
Ve ellerimden yerlere saçýlan kirli defter sayfalarýna
Maðrur bir zaferle bakacaðýn kadar, gözlerine karýþtýðým için
En az senin kadar suçluyum
Ýki dudak arasý bir moladýr þimdi ölüm
Çünkü ben hiçbir zaman “seni seviyorum”una yetiþemeyeceðim
Þimdi hangi sokak lambasýnýn ýþýðýna sokulsam
Gözlerimi kamaþtýran güneþini soracaðým kendime
Ve içinde masallar anlatýlan evleri özleyecek bir türlü büyümeyen yaným
Bilsem de olmadýðýný kahramanlarýn
Ýçinde baba olan gerçek yaþam hikayelerini anýmsayarak avunacaðým
Yoksa nerdeyse inanacaðým külkedisi olduðuma
Ki bu ayak sesleridir ölümün
Çünkü ben mecburi ayrýlýklar varisiyim
Aþk cinnet
Aþk cennet
Ýkisinin arasýnda bir yerlerdeyim
Ve uzaktan izliyorsun
Sevgine sessizce dil(l)eniþimi, kendime direniþimi
Çünkü aþk(ýn)a sýðýndýðýmý
Kutsal kitaba Ýnancýn(m) kadar biliyorsun
Ve görüyorsun yorgunca yalpaladýðýmý
(Bilmem ki daha ne bekliyorsun)
Elbette biliyorum
Losyon kokulu bir adamýn göðsünde uyumakla
Güven veren bir omuzda sabahlamanýn o ince ayrýmýný
Sen yine bildiðine say, aþký, sevgiyi karýþtýrdýðýmý
Nasýlsa kaybettim
Nasýlsa gidiyorum
Ve bil ki,
Ben erteledim bir ölüm sonrasýna
Sana hiç söyleyemediklerimi…
de_soulmate