Bir eda… Bir eda… Sanki gökyüzünden buram buram dökülen güneþ ýþýðý edasý… Hem sýcacýk hem de ýlýk… Narin bir yürüyüþ… Tatlý bir bakýþ… Uzaklara bakan koyu kahve gözler. Sessizliðin içinden sýyrýlmýþ kanadý kýrýk güvercin misali… Adý mehtap… Özü taze bir peynir… Sözü kaymak misali bal… Sivilceli bir yüzün üstünden akan bir nur bakýþlarý… Yuvasý kuþ yuvasý… Küçücük avuç içi kadar… Gönlünde öyle tahtlar var ki… Kocaman sema misali… Kuru dudaklarýna kelebekler konuyor. Sivrisinekler sokuyor bir kemik kalmýþ bedenini. Bir eda… Sonra bir naz… Adý mehtap… Kayýyor yýldýz misali… Hem sevgi dileniyor hem aþ… Azýksýz kalmýþ besbelli… Koyu bir düþe girmezdi… Koklamazdý öyle bilmediði naneyi… Sürmezdi gözlerine far… Daha on yedi… Nerden bilsin var yakýnlarda bar… Bir masa açýlmýþ… Wisky… Þampanya ve konyak… Kupa kýzý ve sinek valesi… Hiç bilmezdi zar… Ama bedeni zara gidecek aþikâr… Süzüldü… Gözleri uzakta takýlý… Sözleri yakýnda… Ve bir ipte yazýlý kaldý son duasý… Adý mehtaptý.
Sosyal Medyada Paylaşın:
EYLÜL ASYA Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.