Hayat deðil miydi ? Herkesçe umulan, en çaresiz durumlarýnda bile her kesin umuduna sarýldýðý... Hem yaratýcýsý olduðumuz, hem de onun yarattýðý bir hiç. Ne anlamayaný olduk bu icadýn, ne de anlam yüklemeyeni olduk. Her defada küskünlükler ve hayal kýrýklýðýna uðrattýk kendimizi böyle baþka-baþka anlamlar yükleyerek asýl sýrrý ise kendimizde olan Hayatýn… Yenilikleri keþfediyoruz kendimizde yeni-yeni isteklerin baþ göstermesiyle vücudumuzda, oysa aslý hep vardý bu arzularýn sadece arayýþýný unutturmuþtuk bedenimize. Açýk olan ama hiç doldurulamayan sayfalar dururken yenileri açmaya ne gerek var ki, doldura bildik mi sanki olanlarý. Yoksa her yeni oyuncaðý görür görmez eskilerini kýrmaya baþlayan çocuk gibi, büyümek mi istemiyoruz? Eskidikçe içinde küçüldüðümüz bu hayatta. Maceralar gerekmiyor mutlu olmak için var olaný yaþamak yetiyor insanoðluna, çünkü hayatta o anlarý yaþamak sýrrýna erdiriyor insaný bu haylazýn... Mümkünü olsaydý bütün bedenlerde mutluluðu tatmak, belki çözülürdü o zaman bedenimizin dili. Üzmezdik, korkmazdýk ve söylerdik o zaman özlenen þarkýmýzý...