kara peçeye çalýnan gece kimsesiz bir çocuðun kirlenmemiþ düþlerinde akrep ve yelkovan bir gülüþün ki yaralarýma sürülmüþ bir merhem Marmaraya uzanan umuttu mor menekþeler
gözyaþý yüreðini emziren nehir yeni doðmuþ bir bebeðin masum aðlamasýnda eminönü yeni cami avlusu ve güvencinler avuçlarýna uzanmýþ gagalarýnda Yusuf’un dilinde söylenen Züleyha bedenim yenilgiyi kuþanmýþ bir asker gece karasý gözlerinde ezilmiþ gonca güllerim
özlem yanýðý çorak coðrafyan(m)a kaç kez öptüm(n) s(b)en diye dedemden kalma katransý antik bir saatte gece yarýsýný ramak kala kaç kez iç geçirdim avuçlarýnda açan sevda çiçekleri özendim süzülüp dudaklarýna inen sevda türkülere niyetlendim sen tutacaksýn diye benliðimi ipsiz uçurumlara saldým attým
Marmara’nýn maviliði söndürür diye Emirgan lalelerini hicranýn kara kibritiyle yaktým. özlemden irin toplayan kabuk baðlamýþ yaralarým Azrail’in ölüm provasýndayken ne olur içinde yaþat beni cancaðýzým mavi zemzeminde son kez guslettir beni öyle sarsýn sütbeyaz kanatlar beni
ýslak kirpiklerinden düþen cansuyum göçmen kuþlara hayr ola misk-i amber kokuna getirirler mi bana ? suskunluðumu gözyaþlarýmý býrak sen cancaðýzým
erguvanlar imkansýzlýða açarken bir avuç þemsliðine kurak topraklarda vuslat filizleri yetiþtiren adam yüreðim(n)i kaç kez gümüþ pullarý yaslayýp sýcak nefesinle ýsýttýn gecenin ayazýný