ruhu özgür bedeni kilitli bir güvercindi o öylesine uzaktan bakarken herþeye derin düþ(ünce)lere kafa yorardý çekingen, maðrur bir týnýsý vardý sanki hayatýn o hep uzaktan izlemeyi seçmiþti sessiziði sadece huzur istiyordu
sükuneti haykýrmaya baþladýðýnda merakýna yenik düþtü gövdesi griler giyinmiþ yorgun bedeni ve yaralý yüreðiyle bir kýrlangýç dikkatini çekti sesine ses verdi gel dedi gözlerine; utangaç gözleri!
içi cýz etti güvercinin farklý olduklarýný bile bile hiç düþünmeden kanat çýrparak gitti kýrlangýç sürüsünün içine savurdu hayallerini
ruhu özgür bedeni kilitli güvercin ve utangaç kýrlangýç ayný sudan yudumladýlar farklý olsalar da birbirlerinden ayný yerden, ayný yöne bakmayý bildiler kýrlangýçlarýn göç zamanýný hesaba katmadýlar sadece sevdiler
nasýl olduðunu anlamadan birbirlerine sýkýca baðlandýlar ayrýlýk kapýyý çalýnca vakit göç zamaný olunca havada buram buram kokusunu duydular imkansýz aþklarýnýn
o minicik yüreklerine nasýl da sýðdýrdýlar o koskoca sevdayý, aþk’ý
griler giyinmiþ güvercin böyle sevdi bir tutsaðýn özgürlüðü sevdiði gibi sevildiðini anladýðý anda eli ayaðýna dolaþarak sevdi kýrlangýcý ve hiç düþünmedi peþine takýlýrken hesap yapmadý