kaktüsten önce çölü tanýdý kum fýrtýnasý kayayý bildi, kayanýn dilinden kavgayý ve kumdan kaleler dikmesini
rüzgarla kabardý deniz, kabarýr, kabarýr kirini mi, yorgunluðunu mu atardý ne belli kýyýdan kýyýya vurur dururdu kendini býrakýp giden her su damlasýyla adýný yazdýrýrdý kaktüse, yazdýrýrdý bilseydi deniz, bilseydi rüzgar karanlýðý bekleyip kaktüs çiçeðine aðzýný sokup da öz suyunu içtiðini yarasanýn
düþtü düþecek bir damla suyla hayata tutunmak için bir kuþ dikenine katlanýrdý kaktüsün kaktüs çiçeði ki güneþten kaçýrdýkça yüzünü sivrilir uzardý dikeni, sivrilir de uzardý ve karanlýða açtýkça beslediðini bilmezdi yarasayý
çöle vurduðunda daðýn suyu öfkesi kalmýþtý dað yamaçlarýnda arkasýna serdiði yeþil örtüye ceylanlar inerdi koþa oynaya su ki dönüp bakmadan alýp giderdi baþýný bilmezdi kollarýna tutunanlarýn yoluna pusu atýldýðýný
kavgayý izledikçe yüzünü deðiþen çöl payý dardý kavrulan her kum tanesinde bilmezdi, bilemezdi dermaný kesildiðinde koynuna düþenleri çaresiz
aslan kaplan deðildi elbet kum fýrtýnasýný boþa çýkaran aslan kaplan deðildi anten kulaklý bir çöl tilkisiydi yattýðý kalktýðý yeri belli oyunu bilir oyuna göre oynardý
(Toprak Tutsun Külümü) Ercan Cengiz Sosyal Medyada Paylaşın:
Ercan Cengiz Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.