Rýza tahtý yerle bir, sanki düþman kaderi, Ve akýl!... Nefes kesen, nedenlerin tutsaðý. Ýnsan ruhsuz nedir ki; bir kemik ve bir deri. Ne olur þimdi birden toz olsa þu Tûr Daðý.
Gözlerindeki cennet, þimdi alev renginde, Bir kuþ; tam ortasýnda, dehþetli bir denizin. Göðsüne dalga dalga taþlar her deðdiðinde, Yuvarlanýr yüreði, dibine bir dehlizin.
Çekilse sular yerin tâ yedi kat dibine, Topraða karýþmadan, dirilse ya þu toprak. Bir rüzgar okþar gibi, dokunmalý kalbine, Toplanmalý bulutlar; þimþek gibi koþarak.
Karanlýk deryalarda, susuzluktan çatlarken; Bir çöl gibi serapa, o masum dudaklarýn. Bir gülün yapraðýna dokunmalý bir diken, Kefenler sarýlmalý aðarmýþ þakaklarýn.
Nurdan kanatlar takýp, þu dipsiz vadilerden, Yükselmelisin bin yýl evveline zamanýn. Kuþlardan kanat takýp söz alýp kedilerden, Yaklaþýktýkça vaktidir öteye uzamanýn.
Sahte kahkahalarla, hiç durmadan aðlayan, Gönlüne bir tebessüm hüznü deðmeli artýk. Bir avaz duymalýsýn: Dayan yüreðim dayan, Kulaðýnda bir niþan; ezele dek bir yýrtýk.
Balçýk balçýk rengine, kulaç kulaç yüzmeli, Yaratýlýþ sýrrýný serperek bataklýða. Akýl, akýldan yoksun; akýlsýz bir zýr deli, Bir adýmlýk mesafen, o sonsuz uzaklýða.
Ankara, Nisan 2011 Sosyal Medyada Paylaşın:
sır Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.