Fakirlerin Öcü ve Yemin
“nedir bu gözlerimize çöken al kanlar
-yoksa bizi gördükçe aynalar mý kanýyor -“ “
aslýnda biz hep kimsesizlikten hüküm giymiþiz usta
tahliyemiz ise hep ertelenmiþ bahar akþamlarýna kalmýþ
bak bu mandalina kokularý eskisi gibi keskin deðil
bak eskisi gibi deðil bu insana kurþun sýkan gölgeler
bundan gayrý kim duysa tanýr bizi küfrümüzden
çün rivayete yazýlmazmýþ intikam yarasý hikayeler
çün olmayan bir öznenin yüklemi olmuþuz þcümle aleme
bil ki bundan böyle her kaldýrým herkesi taþýmaz
býraktýk mevsimi artýk þairler biçsin -biz böyle de iyiyd ik oysa-
bulvarlarda kemancýlar vardý ve gitar çalýyordu çocuklar
köylerden yanýk türküler duyardýk ve neþeli saz sesleri
derken akasya aðaçlarý küstü once kendi öz topraðýna
sonra biz turnalar geçerken seyretmez olduk kendi göðümüzü
be hey yüce daðlarýn koyaklarýna düþtüðü tenha yollar
be hey buðdaya rahmet diye düþen gencecik yaðmur
be hey sen henüz ve daha hiç ezilmemiþ son güzel menekþe
be hey ateþ böceklerinin ýsýttýðý kimsesiz orman kuþlarý
oyy bin yýllýk sancýya bin kurþun mu sýkýlýrmýþ-acýmadan sýktýlar
adresimizi soranlarý ne gördük ne duyduk-duymadýk usta-
biz ilk sevgilimizin gülüþünü hep eski yazlarda unuttuk
meðer hüküm yalnýzlýkmýþ bizim gibi fakirlere biçilen
kan ve ter içilen fabrikalarda kendi ciðerlerimize katran olduk aktýk
bak yine büyüyor ekinler ve bak yine serpiliyor turunç
bak bu lif lif ayýkladýklarý bizim öz be öz fakir hayatýmýz
varsýn sürgünlere eþlenip dursun bu hazin ve kýrýk yazgýmýz
özgürlük için çoban ateþleri yine yanacaktýr kýyý boylarýnda
yine sevinçli þarkýlar söyleyecektir seferden dönen gemiciler
biz hiç o þarký söyleyenlerin içinde yokuz –zaten hiç yoktuk usta-
durmadan homurtularla devamlý ölüler sýrtlanýyor sokaklarda
biz deðildik yavuklusuna sevinçli bir telaþ içinde koþan gençler
bize yakýþan avlu ve köprülerde bir sokak iti gibi vurulmaktý belki
keþke çok okþanmaktan parçalanmýþ bir karanfil gibi ölseydik
güya lodosla savrulan badem çiçeklerini kovalayacaktýk daha
belki seviþirken gözleri iki çilek olan kýzlarla yatacaktýk
artýk varsýn kendi damarýna zehir olup aksýn bu yakarýþ
çün ölüm yoksul bir melek duasýdýr penceremize vuran
çün o ölüm ki acýyla omuz omuza yüklenip kapýmýzý kýran
þimdi tüm eþiklerde geçitlerde sokaklarda ve bozkýrlarda
artýk malumdur eþkalimiz muntazaman fiþlenmiþ ve uluorta
gayri sicilimiz faili meçhule hazýrmýþ-bundan þeref duyarýz usta-
yani onlar geldiler ve bu mezarlarý bizim için kazdýlar anladýk
defnedecekleri özgürlüðümüzün þerefli gömülüþü olacakmýþ
geldiler ve zaten derin yaralarla dolu çilekeþ kadýnlarýmýzý aðlattýlar
o ezelden beri taþýdýklarý büyük hýrs ve büyük kinleriyle geldiler
birbirlerine bakmaktan korkan yýlýk ve çakal yüzleriyle
mutluluklarýný kýskanýp durdurdular fakir çocuklarýn oyunlarýný
Anadolu’nun bozlaklarýný okyanus ötesinden trompet çalarak bozdular
bunlar kendi alacaklarý intikama epey inanarak geldiler
ama intikamýn bir sonraki öfkesini bize býrakarak
-yeminle, bak iþte bu çok daha korkunç usta-
Mert Metin/ Fadýl Oktay
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.