Bozkýrýn ortasýnda, Çok garip bir köy vardý, Ürün vermez topraklar; Köylünün eli dardý.
Savaþ bitti Timurlenk, Anadolu’da kaldý. Korku içinde millet; Derin telaþe daldý . Bir, iki fil her köye; Baksýn diye verildi. Bizim fakir köylünün; Sinirleri gerildi.
Bunlara düþtü bir fil; Fakir köylü diyerek. Köyde kalmadý ekmek, Fil bitirdi yiyerek.
Aç býraktý köylüyü, Dolmadan bir ay bile; Bütün köyü yiyecek. Yetmeyecekti file . Köy heyeti toplandý; Vermek için kararý, Anlatmalý Timur’a, Filin verdiði zararý.
Heyecandan muhtarýn Tutuldu çoktan dili. Muhtarda olmayýnca; Kim anlatacaktý fili?
Bu ara meclise Nasrettin Hoca girdi, Düzeltip sarýðýný Heyete selam verdi.
Gitmek için otaða, Sabah beklenecekti, Oluþturuldu heyet; Hoca’da gidecekti.
Hoca döndü evine, Yem verdi eþeðine, Uzanýp yattý þöyle; Yan gelip döþeðine.
Sabah güneþ doðarken Çýkýldý hemen yola, Heyet aldý kararý Verilmeyecek mola . Hoca bindi eþeðe, Yaya yürüdü heyet, Çok geç vakit otaða Varýlmýþtý nihayet.
Nöbetçiler durdurdu, Bu garip köylüleri. Hoca eþekten indi Biraz çýktý ileri.
Nöbetçi yayý gerdi, Çaðýrdý askerleri, Hoca’ya yanaþarak Askerlerden birisi ; Hoca korktu irkildi, Askerin en irisi. Sesini yükselterek; Haykýrýr gibi sordu . Köy heyeti askere. Korkuyla bakýyordu. Hoca sakin bir sesle, Anlattý fil iþini,
Asker hemen gösterdi, Otaðýn giriþini. Askerle konuþurken, Heyet korkudan kaçtý , Eli silahlý asker, Otaða yolu açtý. Hoca baktý yanýna, Köyden kimse kalmamýþ,
Eþek durur ortada Onu bile almamýþ. Hoca içinden güldü, Durumuna heyetin.
Oynadýnýz bir oyun, Siz hele bir sabredin. Girdi, Hoca otaða, Selam verdi Timur’a . Otaðdan çýkýyordu Misafirler bu ara. Sarýðýný düzeltip, Topladý cübbesini , Baktý Timur Hoca’ya Çýkarmadan sesini, Timur’un yanýna dek, Hoca daha yaklaþtý;
Beklemeden Timur’u, Filin iþini açtý. “Fili çok sevdi köylü, Bakmak için yarýþtý,
Tek olunca köyde fil, Köyün içi karýþtý. Köylü seçip yolladý; Yap diye fil iþini
Maruzatým þudur ki, Ýstiyorum eþini.” Emir verdi Timurlenk Hoca’yý memnun etti , Hoca fili alarak, Hemen köyüne gitti. “Nedir bu fil” diyerek; Heyet Hoca’ya sordu