Ýliklerime kadar öfkeye boguluyorum,
býçak sýrtýnda geziniyorum,
en derininden parçalýyorum aklýmýn sagduyusun.
cam kýrýklarý gibi düþüyor yerlere içimdeki anýlar,
paramparça oluyor düzensizlik içindeki düsensizlik,
mýh gibi çakýyorum aklýma özgürlüðü,
zihnimin haritasýnda kýrýyorum tüm zincirleri.
fuzuli yorumlar kapatýyotum yorgun ruhumu.
sabahýn asiliðini çekiyorum ciðerlerime,
dýþarda ocaktan bir ayaz,
beyaz gelinliðiyle dans eden agaçlar,
birde kürksüz diþ diþe vuran parasýzlar,
tek günde iki ayrý dünya yaþýyorum,
özgürlük diyor dilerim,
ansýzýn kendimi zincire vurulmuþ buluyorum.
dýþarda köpek gibi avluyan burjuva sesi,
kulaklarýmdan kan akýyor,
tahmülü olmayan bir öfke dalýyor sokagýn ortasýna,
yapayaznlýz buluyorum o na kendi kendimi.
avazým çýktýgý kadar özgürlük alýyorum beynimin açýk yanýndan.
içimde baþlýyorum telaþla felsefe yapmaya,
dýþýmda buluyorum kendi kendimi.
ürpertiyle örülü bir yanlýzlýga düþüyorum,
annemi özlüyorum,
bir annemin karnýnda özgürlü özlüyorum.
ve firar ediyorum özgürlük tutkumdan.
avazým çýktýgý kadar aðlýyorum umutsuzluguma.
avazým çýktýgý kadar aglýyorum vazgeçiþliðime.
dýþarda kölelerin titreyen parmaklarýnda ocak ayazý,
içerimde ocaktan kalma ayazdan donan özgürlüðüm.
ve birde dýþýmda fiyaklý göründüðünü zana burjuvaziler...