GÖNÜL DARBESİ
Ne yağmurlar yağdı ardından,
Damım aktı… parçalandı yürek, oldu harap!
Baki kalamadık işte… yine yenildik bir hatayla
Ayrılığa!
Elma yanakların çürümez, bensiz uzak bir köşede;
İnşallah!
Yeşil bir hüznüm vardı ya, sana göstermediğim.
İşte o;
Sarardı artık.
Malûm güzler tek katili, ama
Bense adını bile öğrenemediğim büyük bir davadaki,
Tek suçsuz sanık?
Tahliyem uzun sürermiş, öyle dedi hâkim.
“-İyi ama!” dediğimle kaldım.
Sus der gibi bir tavır vardı gözlerinde;
Tıpkı, senin bana elveda bile demeden çekip-gidişindeki
O çaresi yitik eda gibi…
Aslında suçluydum.
Senin için yapılası sayısız gönül darbesi mevcuttu düşüncelerimde.
Ama bunu da dinleyemez ya tele-kulaklar;
Yani. Bu kadar mı insafsız bu yargı denen infazcılar !
Bıyık altından itiraz etsem,
Yırtar mıyım ki üç-beş sene?
Mahpus odalarında verilen yemeklerle, ve bir de sensizlik;
Eklendiğinde…
Doyar mı hiç karnım?
Sen mutlusun, aman mutlu ol
Üzülme! Bir de izin verme ellerinin tutulmasına;
Kollarının sarılmasına, bensiz…
Ve şunu da çıkarma hiç olur mu o güzel aklından,
“-Eskidin” deyip de bir çöp gibi sokağa fırlattığın sevgilin;
En koyu ve en zalim ateşlerde… Kağıt-kalem gibi erimekte!
Kurşun dâhi döksen artık,
Silinmez ruhumdaki uğursuzluklar!
Öyle lanetleştim ki;
3-5 gardiyan elinde…
Sempatik bir çocuk gibiydim ya,
Saçlarım ağardı, ekşidi yüzüm.
Bu yazdığım kaçıncı kelam bilmem.
Bilen varsa, söylemesin. Duymak istemem.
Çünkü gözyaşımı ezdi hüznüm!
Acıma duygum çoktan toprak edildi;
Ve tabii ki … Küfürleşti her sözüm.
MERT KAZOĞLU..
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.