-Her aþk hikayesinin bir yananý vardýr sanýlýr...Giden gider, sadece kalan mý yanar? 4.10.2006 -
Yürekte bin bir emel dans eder,
Atlar þaha kalkmýþ, yelkenler fora,
Kývrak dansýyla rakkasedeki gözler,
Bin arzuyu atýp geriye
Gider gönül kervanýna sýðýnýr.
Bir sisli hava ki yüreðe inat,
Güneþ oyun oynar bulutla...
Kadýn, bin naz eder bilmeden,
Göz süzüp iç çekip iþveyle
Geceye sarýlýr özlemle.
Þaklayan kamçý, umudu yýkar;
Toplanýr otað, ayaklanýr bey.
’Sevmiþtim’ diyemeden diller dolanýr,
Gah ileri, gah geri kumlar savrulur
Yürekler bu odla yanar kavrulur.
Öyle bir ah eder ki kadýn,
Bilmeden giden yüreðin sevdasýný.
Daðlar ses verir çýðlýðýna,
Savrulur dört bir yandan yel...
Alýr otaðý, beyi, atýyla içine,
Fýrtýnadan arta kalan hüzün.
Çökmüþ bir omuz, göçmüþ içine.
Feri çekilmiþ gözler, kor içinde.
Rakkase unutmuþ dansý, müziði;
Aðýda çöker, eller dizinde:
’Bir bey oðluna tutuldum kaldým.
Sevgime ses verir, inanýr sandým.
Altýn tasýn suyuyla yýkatýr umdum.
Savrulup gitti, yel miydi ne?
Ta baþýndan bana el miydi ne? ’
Ve gidenin, daðlarýn ardýndaki sesi
Yankýlandýkça savrulur; aðlar, duyan:
’Sevdiðimi diyemedim ey yar...
Sevemedim saramadým a can!
Görmez sandým gözlerimi ben diye,
Neyleyim bu otaðý ben, ocak diye! ’
Serap Hoca