hiç bir þey eskisi gibi deðil, sabah kahvaltýsýnda prematüre rafadan yumurtayla, glikoza bulanmýþ çilek vardý bir de kostikli zeytin. hiç tadý yoktu / ipinden tutup sallandýrdýðým çayýn hay aksi! yalnýzlýkta döküldü üstüme, yaktý ellerimi.
eskiden, her mahallede çocuk parký / her çocuk sesi, kuþ cývýltýsý kum olurdu kaydýraðýn altý önce kayarak düþer sonra, kum kovamýzla dünyalar yapardýk kendimize gazoz kapaklarýndan pencere elerdik kumumuzu / düþlerimizle karmadan önce o yaþta öðrenmiþtik, elenmeliydi hayat / yürek eleðinle
masallar kurt istilasý kýrmýzý baþlýklý kýz vefalý deðil artýk / babaanne sersefil uyuyan güzel / boyacý küpü yýlýn kozmetik güzeli
çoðalalý þiir! yazanlar harfler kaçacak yer arar sýzlayan kemiklerde cabasý
isyan edeyim diyorum bazen sonra Tanrý’sýný kaybetmiþler geliyor aklýma / Tanrý’m beni hiç býrakma!
hiç bir þey eskisi gibi deðil, sýzlanmakla geçiyordu ömür bilinç altýnda kýrýlýr eskinin fay hatlarý destek yapýp kolonlardan renkli sývalarla yenileniyordu / hasar gören yanlarý
yüreðimin kýyýsýna yanaþtýðýndan beri o kuru yük gemisi adettendir diye hala mendil sallanýr giden denizcilere fonda martý çýðlýðý senfonisi ve deniz duvaklanýr köpüðüyle gelinlikli dualar takýlýr peþine