Bir þiirdir her hayat yazýlýr mýsra mýsra;
Kimisi unutulur kimi kalýr bugüne.
Ömrüm bereketlenip sýðar mý koca asra,
Yoksa iç çekiþlerle döner mi bir sürgüne?
Ýstemem güç tacýný, onu krallar taksýn.
Aynalara dostlarým, alný açýklar baksýn!
…
Yusuf gibi atýldým karanlýk bir zindana;
Ýþlemediðim suçun hesabýný sordular.
Siz söyleyin dostlarým zor gelmez mi insana?
Yalnýzlýðýn koynunda sessizlikle yordular.
Kaç mevsimdir ýþýksýz, zihnim nasýl ayýksýn,
Kalbim fýrtýnalardan söyleyin nasýl çýksýn?
Taþý eritmek nedir, bunu Hallac’a sorun.
Ben elimde bir körük, yüreðimi harlarým.
Çilemin baþýndayým; bu yol ince ve uzun
Her adýmda kapanan kapýlarý zorlarým.
Dillerine dolayýp diyorlar ki ‘Çýraksýn!’.
Yanmaksýzýn dostlarým bu yürek nasýl yaksýn?
Murad’ýn imtihaný tek bir sabahla oldu;
Ömrünün her gününde çekti ýstýrabýný.
Benim kabým günahla, bin bir eyvahla doldu;
Göstermedi pusulam doðrunun mihrabýný.
Cazibenle ey dünya koca bir münafýksýn!
Gelgitleri dostlarým yüreðim nasýl yýksýn?
Þems-i Tebrîzi gibi hiçbir þey beklemeden
Öylece yürüseydim izbelerinde yerin.
Sâfiyane sözlere baþka söz eklemeden
Hakikatin kalbine baksaydým derin derin.
Heyhat! Çöl ortasýnda çölden daha çoraksýn.
Dostlar söyleyin bana, ýrmaklar nasýl aksýn?
Ömürleri boyunca ne Mecnun ne de Ferhat
Ulaþmadý bilirim kutlu menzillerine.
Gurbete esti rüzgâr, burkulup kaldý hayat;
Ayrýlýðýn þarkýsý dolandý dillerine.
Aþka kapalý kapýn, gönlü daim kýrýksýn;
Eleme tutkun ruhum, elemden nasýl býksýn?
…
Bilirim her varlýðýn bir bir tutulur kaydý
Tek bir âný kaçmadan ezelden ebetlere.
Dinmez buhranlarýma sýla çare olsaydý
Aramazdým ýþýðý gitmezdim gurbetlere.
Sahte abidelere baðlanmaz bir kuþaksýn.
Aah! Bu yangýn arayýþ beni nasýl býraksýn ?