Her kýþ mevsimi geldiðinde,
Eski bir dostumu hatýrlarým.
Hani, böyle sýcak yüzlüydü,
Dýþarýda çöreklenen karlara inat.
Eli de sýcaktý,
Tokalaþamazdým, yakabilirdi!
Sohbeti tatlýydý baldan, þerbetten,
Kestane kavurup, geç saatlere kadar
Dertleþirdik, þiir okurduk,
Hele bir masal anlatýþý vardý ki sormayýn,
Kâh ders alýrdýk, kâh gülüþürdük.
Yaklaþamazdým, yakabilirdi!
Kollarý kalýndý, uzundu,
Upuzundu bacaya kadar.
Ailece etrafýnda toplanýrdýk,
Tuhaf bir cazibesi vardý aslýnda,
Çekerdi bizi, yatýncaya kadar.
Kalbi katý mýydý, yumuþak mý bilmezdim;
Yoklayamazdým, yakabilirdi!
Malum ya uzundu geceler,
Yan komþular da gelirdi bazen,
Onlarýn da vardý sýcak bir dostlarý,
Bizimkine benzerdi.
Fakat ikramý boldu benim dostumun.,
Yalnýz kestane deðil, fýrýnda patatesi,
Çöreði, böreði de eksik olmazdý.
Çay bile kaynatýrdý yüreðinin ateþinde.
Ýnsan sarýlmaz mý bu sadýk dosta;
Sarýlamazdým; yakabilirdi!
Yalnýz kömür yerdi, biraz da odun,
Temmuzu verirdi karþýlýðýnda.
Kaderde ayrýlýk var imiþ demek;
Ah sobam, ne mümkün seni özlemek;
Kurum kokusunu sever mi insan,
“Aþklarýn en güzeli, seni uzaktan sevmek!”
Halil GÜLÞEN