Senle ben çýðlýklarýn, uhdesinde kalmýþýz, Hasret kazan biz kepçe, girdaplara dalmýþýz, Ses telimiz donarken, ateþten hâz almýþýz, Zamanýmýz tükenmiþ, kurulmuyor ruh-i zâr.
Hani o aðaç var ya, altýnda sustuðumuz, Dallarýna geceden yýldýzlar astýðýmýz, Samanyolu yorgandý, yýldýzdý yastýðýmýz, Þimdi yýldýzlar bile, görülmüyor ruh-i zâr.
Yýllar sonra yeniden, belki o ana dalmak, Kimsesiz limanlardan, belki de demir almak, Bize düþen sadece, gözyaþlarýnda kalmak, Yorgun yapý taþlarý, örülmüyor ruh-i zâr.
Ve bugün hâlâ sensiz, baþtanbaþa tasayým, Vuslata ferman biçmiþ, deðiþmeyen yasayým, Þeb-i Aruz gibiyim, rint elinde asayým, Maþuk-u pervaneler, sürülmüyor ruh-i zâr.
Ah sen küskün manolyam, hüzün bakýþlý kuðum, Kim bilir ne haldesin, yüreðin boðum boðum, Çoðun içinde azým, azýn içinde çoðum, Can cânâna bir ömür, darýlmýyor ruh-i zâr.
Son hüzün voltasýydý, Sarýyer’de o gece, O gece saplanmýþtý, bakýþlara bilmece, Yýllar sonra yeniden, seni yazarken hece, Kaleme akýbeti, sorulmuyor ruh-i zâr.