özlemek diyorsun sevgili, özlemek! Sen ne biliyorsun ki, özlemek diyorsun… Ýçine düþen her saat týkýrtýsýnda ve gecenin duvarlara üflediði soðukta kaç cinayet iþleniyor dýþarýda. Sen biliyor musun sevgili? Üzerine ölü topraðý serpilmiþ kadýnlarýn saçlarý ve tenleri ve diz kapaklarý, gözlerinin aklarý leþ kokar da þehirlerce uzakta kýyamet derler buna… kýyamet ha koptu ha kopacak... Sen ne biliyorsun sevgili? Savaþ alanlarýnda kopan ellerinin arasýnda kalbini tutan adamlar gördüm ben hala atýyordu üstelik… Özlemek diyorsun sevgili, özlemek! Sen konuþtukça sözcükler yoruluyor aslýnda, mevsimler olmadýk zamanda deðiþiyor, bir adam sendeliyor kaldýrýmda sarhoþ mu? virane mi? deli midir yoksa… “kýþ” mý dedin? yoksa “koþ” mu? nereye koþayým sevgilim? burasý kýþ. gideceðim topraklar da. dinlemiyorsun efendim bilmiyorsun da… özlemek diyorsun… özlemek! “özlemek” benim çýplak ayaklarýmda itelediðim yokluðun ve özlemek, senin aðzýnda yuvarlanan bir boþluk... “martýlar” mý dedin? evet onlar bilirler bunu kaç Ýstanbul gecesinde karþýdan karþýya geçirdiler vapur dumanlarýnda ve pencerenin önünde öldüler… köprü altlarýnda birkaç fahiþe bilir bir de bunu isimleri yoktur onlarýn gece olunca kýrmýzý olur adlarý kimse bilmez içlerindeki alevdendir renkleri yandýkça yanarlar… kavrulurlar da pis ciðerli adamlar kusturur yedikleri son lokmayý da.. bilmiyorsun efendim… anlamýyorsun da üstelik. özlemek diyorsun.... sen ne biliyorsun sevgili
neslihan öncel/ oda
20 kasým 2009
Sosyal Medyada Paylaşın:
neslihan öncel Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.