Ne kadar çok yazar çizersek aþk erdemini,
Düþünmeye alýþacak bir nicemiz i mge boyut,
Sarmal genlerimizde rüya gezgini,
Sesten hýzlý fikirlerle...
Dilimize borcunu ödeyecek tükenmez kalemler,
En turkuvaz mavimizde çiçeðe duracak asuman,
Özden öðüt,
Salkým söðüt,
Ýnci mercan þiirlerle.
Doðuyla batýnýn kader bileþkesinden,
Boðaziçi’nin payýna düþen manzum öyküleri,
Ýki kýta sahanlýðýnda bir çelenk eyleyen
Ýstanbul’u,
Al yazmalým Rumeli’yle
Selvi boylum Anadolu,
Gönlümüzün aynasýna
Aþk edecekler yeniden,
Dolu dolu...
Ve bu ikbal anýsýna,
Kil tabletlerden seslenecek çivi kayýt
Özlü dilekler,
Ceylan pöstekilerinde kozalarýný delecek
Delta-iks mühürlü kelebekler…
Topraðýn verdikleriyle yetinmek kadar
Eðreti hayatlara katlanmanýn zorluðunu,
Duygu tellerimizin pesten tize,
Özden söze
Ve mutlaka bizden bize,
Ýncelen feryatlarýmýzla koptuðunu,
Sezgi meþrep
Daha bir özgür anlýyacaðýz böylece...
Bu çaðdaþ olgunluk dönemecinde,
Dogmatik ezber dengi püsküllü bela
Gelecek nesillere kül kötürüm örnekler,
Ýçten kuþatmalarla saf söyleme Kerbela
Cezasý topluma pay, sanal suçlu bellekler,
Aðnetten sýfýr sorun açýlýmlar adýna,
Düþlerimizi bile
Hesaba çekecekler...
Yine de tecâhül-î ârifâne
Bilmezden, görmezden geleceðiz bir süre,
Ses yalýtýmlý görüntü kirlenmesini,
Boþluðu alýnmamýþ dizelerde…
Nasýl olsa,
Usta çýrak mihengi þâirlik görgüsüyle
En kemancýmýzýn baþýna inecek davulun tokmaðý,
Zurnanýn zýrt dediði her yerde…