Melaikelerin küsuratlarını çıkardım
Gök kubbeye bakan fondötensiz yüzlerden utandý güneþ
Önünde uzanan yaðmur bulutunun kadranýndan geçti, gitti
Ben, saatlerce masaiye kalmýþ yaþlý bir iþçinin günlüðünü tutacaðým
Aðzýna kadar dolu morfin sürahisi elimden kayacak, düþeceðim
Yarýlan kafam, hiç umursamadýðým günahlarýmýn mümessili olacak
Sonra biz seninle tensel mercilere taþýnacaðýz
Temennisiz kurulan kahvaltý sofralarýmýz oturulmadan kaldýrýlacak
Eþyalarýmýzý bile yerleþtiremeyeceðiz
Üzerini karaladýðýmýz parþömenler baþýmýza toplanacak
Sahi, biz ne zaman öleceðiz?
Þekilden þekile giren betonarme vücutlar morglarda uzanmýþlar
Geriye dönmeyen resimli kartpostallar gibi özgürler olduklarý yerde
Dünya düzenini belirleyen diktalara dil uzatmak gibisi yok
Ama yemeðimin içine düþen saatlerin seyrüseferi durmak bilmiyor
Öldürüp kulaðýmda defnettiðim þarkýlarýmýn þapýrtýsýný dinliyorum
Kesilmeden sunulan sýrça vaatler iþtahýmý kabartýyor
Rüyalarýmda bile çýkmayan açýk saçýk ýlgýmlar görüyorum
Kim bilir;
Belki de ölüyorum..
Gözleri kapalý týnmaz melaikeler henüz gelmeden evime
Koskoca bir gecenin içinden ayaklanýp uzansam seccadeye
Hayatýmýn uzun bir müddet nüfuzu altýnda alýkoyduðu mutluluða sarýlsam
Eskiden olduðu gibi yine
Sabah namaza kaldýrýr mýsýn beni anne?
berFarJeyn
Sosyal Medyada Paylaşın:
İzzet Küçükhasanoğlu Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.