fazîlet: Deðer. meziyet, iyilik, ilim ve iman, irfan itibarý ile olan yüksek derece. Dinî ve ahlâkî vazifelere riayet derecesi. Fazl ve hüner cihetiyle olan yüksek derece. Bir þeyin baþka þeylerden cemal, kemal ve fayda cihetiyle üstünlüðü, müreccah olmasýna sebep olan keyfiyet.
nîzam: Sýra, dizi, düzen. Dizilmiþ olan þey, sýralanmýþ. * Ýcaba göre yapýlan kanun. Bir kaideye binaen tertib olunmak ve ona binaen tertib olunduklarý kaide. * Bir iþin sebat ve kýyamýna medar, sebep olan þey ve hâlet.
jülide: Daðýnýk, periþan, karma karýþýk.
gýbta: Ýmrenme. Ayný iyi hâli isteme. Þiddetle baþkasýnýn güzel bir halinin kendisinde de olmasýný arzu etme.