Bu dergâh gönlümde en asude bir bayram yeridir Sultaným
Hele bir ses ver ki aþinalýðýmdan
Yokluðun bayram yerinde vakitsiz bir ölüme gebedir Sultaným
Vur teline, vur mýzrabý ki haykýrsýn naðmeleri aþkým
Her sözün boynu bükük bir notada hâlimdir Sultaným
Parmaklarýn arasýndan gün batmýþ ki ne ola
Ben kirpiklerin altýndan doðan günün sürgünüyüm Sultaným
Yinede bil isterim, akþam karanlýðýnýn gün aydýnlýðýna gebe kaldýðý zamanýn mecburiyeti gibi, gönül sarayýnda ‘’inleyen bir ney’’ gibi, yangýn gibi, alev gibi, köz gibi ve köz olmuþken dahi tutuþa bilmek gibi mecburum sana, ’’ben sana mecburum’’
Derin bir iz tenimde, geçmiþin yaþanýlmýþ anlarýndan yansýyan derin bir yara ve SEN…
Tüm hüzünlü notalarýn arasýndan bana duygu denen sevgiyi yaþatýyorsun, her nota sonsuzluðun sýrrýna haykýrýþ ve her haykýrýþ ; gök yüzü perdesini yýrtan bir çýðlýk. Oysa sen tüm bu çýðlýklarýn ve haykýrýþlarýn arasýndan bakýp bana ‘’sevenler ölmez ki’’ demiþtin, nereden çýktý bu tabut o halde, bu omuzlarda taþýnan da kim, kim bu topraðýn altýnda ebediyyetin sonsuzluðuna dualarla uðurlanan?
Ellerimle okþadýðým çiçekler olacak her þeye raðmen kýrlarda, yalýn ayak gezeceðim toprakta, ceplerime doldurduðum bu garip ve avare umutlarýmla sana koþacaðým .
Gönlüm varlýðýnla beni sende kendim yaparken, ben yinede sende açacaðým…
Sultaným, bak hele, lütfeyle güzelliðini
Ki dertli eyledin yokluðunla beni
Gönlümü varlýðýnla aþk eyledin
Aldýn ki benliðimi, beni bende sen eyledin
Þimdi aç kollarýný, aç ki durdur zamaný
Ki zaman, baþlangýcýn ve son’un âný…
Ki Sultaným, bak hele,lütfeyle güzelliðini
Sen, dertli eyledin yokluðunla beni
Hiç belli olur mu dünyanýn bu garip hâli
Beklide o yüzden, o yüzden beklide , Zaman’a nikâh ettim seni...