Koþuyor ellerim, gözlerim; yalnýz ayaklarým kýrýk
Kuyulara atýlan bedenlere sýkýþmýþ, ölüm sancýsý
Gören dizlerimde, týrnaklarýmda, oynuyor þaman dansý
Ve gece,- kapalý gözlere kelepçesiz bir hülya sunuyor
Þeytanýn doðduðu geceleri harabe eden bu hülya adýna
Enasýr-ý erbaa bedenimden çýkmýþ, aþkýný anlatýyor cihana
Cihan yangýn yeri cihan toz fýrtýnasý cihan sel olmuþ ve soluksuz
Yedi düvele mal olmuþ bir dil mektebi kuruluyor sokak sokak
Hangi bedende peyda oldu bilinmezlik sefaleti
Ve cihaný soysuzca kurutan bu aþký hangi âmâ diriltti
Lanetlerin tünediði kâfirler mezarýnda doðan kim ki
Saldý cihana böylesi ayyaþ bir sevda böylesi çýlgýn bir hülya
Kepçelenmiþ kazan gibi ruhlar kusuyor sevdalarýný
Leyla kaynýyor, Kerem, bir yanda kýskanç Fuzuli
Atýyorlar peygamberin aþkýný, taþsa da kazan kaynýyor
Her yan çýðlýk ve her süvari kalbindeki Dulsinea’yý
Vatan aþkýna bedenini sunan þehitler, atýyor sevdasýný kazana
Lakin deðil bunlarýn hiçbiri cihaný parçalayan sevda
Tüm cihan bir dil parçasý, iki harfli bir ejderhayken
“Bilinmez hangi ah’ýn felekleri geçip aþký sunacaðý Süphan’a”