Hani dün, Sahilde gördüðüm adam Akþamýn alacakaranlýðýndan Sabahýn gün doðumuna dek Vuslatýn resmini kumsala çizen mecnun…
Bugün yine gördüm Bu þehrin köhne ara sokaklarýnýn birinde Ya birini ya da bir yeri arýyor gibiydi Merak ettim, Yine izledim sessizce Küçük dar bir kapý önünde durdu Iþýklý bir tabelada, “Dostlar Meyhanesi” Yazýyordu Girdi içeri Etrafýna bakýnmadan Yürüdü en köþedeki masaya oturdu Yaklaþtý bir garson,
-Buyurun efendim -Bir büyük dedi (adam) -Efendim yiyecek…(yarým kaldý sözü) -Bir büyük diye (tekrarladý sadece)
Öyle bakýyordu ki önünde duran þiþeye Ya tüm dertleri onun içinde boðacak, Ya da o zehri damarlarýna zerk ederek Sabah yeniden doðacak…
Bardaðýný dolduran garsona “Sek” dedi usulca Küçükte bir bahþiþ verdi kendi üslubunca Bu arada cýrlak sesli bir hatun (þarkýcý
‘’Bu ne sevgi ah bu ne ýzdýrap”
Þarkýsýný söylüyordu þarkýyý mahvederek Aldý bardaðýný Gözleri tam karþýsýnda bir noktaya kilitlenmiþti Sanki karþýsýnda biri var gibi Kaldýrdý bardaðýný “Þerefe” dercesine Dudaðýna deðen zehri Bir yudumda indirmiþti Yüreðindeki derinliðe…
Saatler ilerlemiþti epey Ve “Dostlar Meyhanesi” n de Bir türkü geliyordu kulaklarýna
“Batýným sen oldun zahirim sensin Evvelim sen oldun ahirim sensin”
Hýrýltýlý sesiyle eþlik ediyordu adam da Tabi ki Þiþe de yavaþ yavaþ iniyordu dibe…
Adamýn içinde kopan fýrtýnayý Kim bilebilirdi ki! Sanki vuslatýn özlemini Hasretin ateþini bir þiþeyle söndürecekti Ve… Sahneden son türkünün anonsu duyuldu