KARANLIKLAR KASABASI
Umutlarýmýn bataklýða battýðý bir gün batýmýnda
Efsunlu duygularýmla seni yâd ediyorum, baba.
Bikes eyledi beni gidiþin, yek baþýma gök kubbenin altýnda.
Ve matemlidir kalbim her gazeteciye kurþun sýkýldýðýnda
Karanlýklar kasabasý beddualý kentin
Karanlýk sokaklarýnda yaþamak müþkül geldi bana
Deniz kenarýnda yaþamaya sansür edilmiþ balýklarýn
Tutunacak dallarý ve haykýrýþ aynasýydýn baba
Karanlýðýn ve cehaletin sokaklarýnda ýþýk oluþun
Kaderin tiranlýðýnýn gölgesinde kaybolmak mýydý baba?
Haktý vatan yolunda Hakka kavuþmak senin için,
Kahpeliktir bir gazeteciyi arkadan vurmak benim için.
Ölüm dörtnala koþar meslektaþlarýna ziya olduklarýndan ötürü
Oysa onlar için ölüm en þerefli ölümdür memleket sevdasýndan ötürü.
Beyhude adam der ki aþikâr bir dille
Biri ölür biri doðar þems misali üzerimize
1991 YILINDA KUZEY IRAK KÖRFEZ SAVAÞINA GÝREN
ÝLK TÜRK GAZETECÝLERDEN
ÞEHÝT (GAZETECÝ-YAZAR Yaþar PARLAK 1956–2004
Yaþar Parlak 1956 yýlýnda Silvan’da doðdu. Ýlk ve orta öðrenimini buruda tamamladý. (1973) 1974 yýlýnda Günaydýn Gazetesinde amatörce muhabirliðe baþladý. 1976 yýlýnda Türkiye’nin en güçlü ajanslarýndan Akdeniz Haber Ajansý’nýn Silvan temsilciliði görevini üstlendi.
1980 yýlýnda ilk kez "Silvan Tarihi" adlý kitabýný yayýnladý. 1981–1983 tarihlerinde Atatürk Kütüphanesi Müdürlüðü ile Kültür Turizm Müdürlüðü görevlerini yaptý. 1984 yýlýnda Bulvar Gazetesi’nin Güneydoðu Ýlleri Bölge Müdürlüðüne getirildi. Diyarbakýr’da 4 yýl görev yapan Parlak, daha sonra Silvan’da Serhat Matbaasý’ný kurarak "Silvan Mücadele" gazetesini yayýnlamaya baþladý. Bu arada Milliyet, Hürriyet, Cumhuriyet, Yeni Haber, Günaydýn, Bugün, Meydan ve Akþam gibi gazetelerde çalýþtý. 1993 yýlýnda TRT Silvan muhabiri oldu. 1997 yýlýnda yaptýðý 10 yýllýk Silvan tarihi araþtýrmasý sonucunda "Çeþitli Yönleriyle Silvan" adlý tarih kitabýný yayýnladý.
Baþbakanlýk Basýn Yayýn Enformasyon Genel Müdürlüðünce her yýl 800 dolayýnda gazete arasýnda düzenlenen yarýþmalarda 1981 yýlýnda haber dalý birinciliðini, 1984 yýlýnda röportaj dalý üçüncülüðünü, 1990 yýlýnda araþtýrma ve inceleme dalýnda jüri özel ödülünü ve Güneydoðu Gazeteciler Cemiyetinin 1992 yýlýnda düzenlenmiþ olduðu yarýþmada röportaj dalýnda birinciliði aldý. Yaklaþýk olarak 3 yýl boyunca savaþ muhabirliðini yapan Parlak, ayný zamanda 1991 yýlýnda Kuzey Irak’a giren ilk gazeteci unvaný elinde bulunuyordu. Silvan TV Genel Yayýn Yönetmenliðini de yapan Yaþar Parlak, en son 1990–2004 yýllarý arasýnda Güneydoðu Anadolu Bölgesinde yaþanan þiddet olaylarýyla ilgili Silvan’da yaþanan faili meçhul cinayetleri içeren bir Ansiklopedi niteliðini taþýyan "Þehitler Þehri Silvan" adýnda kitabýný 13 yýl sýkýntýlý, stresli ve hummalý bir çalýþmadan sonra 2004 yýlýnda yazdý. Yaþar Parlak evli ve 6 çocuk babasýydý.
GÜNEYDOÐU’DA GAZETECÝ OLMAK
SAVAÞ MUHABÝRÝ YAÞAR PARLAK FAÝLÝ MEÇHUL CÝNAYETLER ZAMANINDA KORKMADAN, YILMADAN,
USANMADAN "SÝLVAN MÜCADELE GAZETESÝ’NÝ" ÇIKARMAYA
ÇALIÞAN YAÞAR PARLAK VE ÇOCUKLARI...
Ünlü Yazar Yýlmaz Odabaþý’nýn 1993’te gazetecilik yýllarýnda Güneydoðu’da aralýksýz olarak devam eden olaylar esnasýnda Silvan’a Yaþar Parlak’ý ziyarete gelen Yýlmaz Odabaþý’nýn 1994 yýlýnda 155 sayfadan oluþan "GÜNEYDOÐUDA GAZETECÝ OLMAK" adlý kitabýný yayýnlayan Odabaþý, kitabýnýn 119 sayfasýnda Yaþar Parlak’ýn ne kadar zor ve kötü þartlarda gazetecilik yaptýðýný siz deðerli okuyucularla paylaþalým.
Böyle trajikomik yaptýrýmlar nedeniyle birçok yerel gazeteci gazetesini kapatmayý ya da bölgeyi terk etmeyi yeðlerken bölgede kalarak direnmeyi sürdürenler de var. Silvan’dan Yaþar Parlak bunlara bir örnek. O, "faili meçhul" cinayetlerin kesintisiz sürdüðü ve ölü sayýsý üç yüzü aþan Silvan’da, bürosuyla iç içe bulunan tipo tezgâhýnda çýkardýðý ’Silvan Mücadele Gazetesi’nin’ hem mürettibi, hem dizgicisi, hem de muhabiri, hem daðýtýcýsý hem de imtiyaz sahibi ve muhasebecisi.
Ýlkel tezgâhýnda kan ve barut kokularýný duya duya 50 bin nüfuslu Silvan’a her sabah bir gazete ulaþtýrýyor. Yaþar Parlak, ziyaretine gittiðim gün çýkardýðý gazetenin baþlýðý: "Silvan’da Gizli Göç Devam Ediyor" bir önceki günün manþeti: "Silvan’da Ýki Ay Ýçinde 30 Kiþi Öldürüldü" 18 kiþi de yaralandý biçimindeydi. Onun gazetesindeki her manþeti, her haberi bir enkazýn bir tarihsel sürecin tutanaðýydý. Silvan Mücadele Gazetesi’ni ilçe belediye baþkanýndan kamu çalýþanýna, kahvede gün boyu oturan iþsizden ev kadýnýn kadar herkes okuyor. Ölümle iç içe sürdürüyor uðraþýný Yaþar Parlak...
YAÞAR PARLAK VE TURGUT ÖZAL
MEKANINIZ CENNET OLSUN...
1994 yýlýnda Ýçiþleri Bakaný Abdulkadir Aksu, Silvan Mücadele Gazetesi’ne
gelip (Gazeteci-Yazar) Yaþar Parlak’ý ziyaret etti.
Her gün dar, yarý aydýnlýk tipo tezgâhýnýn baþýna geçerek önce harfleri diziyor, kalýplarý hazýrlýyor ve makinesinin koluna var gücüyle asýlmaya baþlýyor. Daha sonra mürekkebi kurumamýþ gazetelerin bir kýsmýný Ferhat ve Engin oðluna vererek, bir kýsmýný da kendisi sýrtlayýp daðýtmaya baþlýyor. Daðýtýrken uðraþtýðý yerlerden yeni haberler topluyor. O da Kýzýltepe’den örneklediðim Ramazan Atay gibi günlük gazetelerin Silvan’daki tek kiþilik bürosu ve Batman-Silvan mahreçli haberlerin ilk danýþmaný mercii olarak çalýþýyor.
Silvan’da Yaþar Parlak’ý ziyarete gittiðimde beni izleyen iki kiþi Parlak’ýn matbaasýndaki sokaðýn ucuna dikilmiþlerdi. Oðlu gelip bildirdiðinde hemen matbaanýn demir kapýsýna asma kilidi içeriden vurdu. Soðuk terler dökerek bu koþullarda çay ikram edemediði için özür diledi. Silvan’da Hizbullah örgütü 1992 yýlý sonuna kadar üç yüz dolayýnda cinayet iþlemiþti. Bu yüzden Parlak’ýn ürkmesi insanca bir tepkiydi... Onun koþullarýný görünce sohbete "nasýlsýn?" diye sorarak baþladým. Ýþte aldýðým yanýt:
"Nasýl olsun iþte üç ateþ arasýnda kalmýþýz: PKK, Hizbullah ve Devlet. Saat 18.00 sularýnda iþyerleri kapanýyor ilçede herkes, evimize çekiliyoruz. Hayat duruyor. Yarý açýk cezaevinde gibiyiz. Bir de göreceðiniz çok ilkel koþullarda çalýþýyoruz" diyor ve ekliyor "bu kan mutlaka durdurulmak zorunda. O zaman belki biz de rahat koþullarda çalýþabiliriz."
GÜNEYDOÐU’DA GAZETECÝ OLMAK
1994 Yazar Yýlmaz ODABAÞI
1991 YILINDA KUZEY IRAK KÖRFEZ SAVAÞINA GÝREN VE MESUT BERZANÝ ÝLE GÖRÜÞEN ÝLK TÜRK GAZETECÝLERDEN ÞEHÝT (GAZETECÝ-YAZAR) YAÞAR PARLAK (1956–2004)
1991 YILINDA KUZEY IRAK KÖRFEZ SAVAÞINA GÝREN VE KENDÝ CAN GÜVENLÝKLERÝNÝ KORUYAN
BAYAN PEÞMERGE’LERLE GÖRÜÞEN ÝLK TÜRK GAZETECÝLERDEN
ÞEHÝT (GAZETECÝ-YAZAR) YAÞAR PARLAK (1956–2004)
ANDIÇ, OPERASYONUNDA M. ALÝ BÝRAND, CENGÝZ ÇANDAR, YAÞAR PARLAK
VE 6 ÖNEMLÝ ÝSÝM BULUNUYORDU
Mehmet Ali BÝRAND Cengiz ÇANDAR YAÞAR PARLAK
Nazlý Ilýcak ele geçirdiði Genelkurmay anketli "Andýnç" belgesi gündeme bomba gibi düþtü.
Þemdin Sakýk’ýn Türkiye’ye getirilip sorgulamasýnda sonra basýna yansýyan ifadeler, asker ile bazý ünlü gazetecilerin hesaplaþmasýna dönüþtü. Gazetelerde çarþaf çarþaf yayýnlanan ifadelerden sonra Mehmet Ali Birand’ýn iþine son verildi, Cengiz Çandar’ýn yazýlarý durduruldu. Nazlý Ilýcak’ýn ele geçirdiði Genelkurmay anketli resmi Andýç belgesi gündeme bomba gibi düþtü.
Genelkurmay 2. baþkaný Çevik bir imzalý belge bazý ünlü gazetecilerin kamuoyunda saygýnlýðýnýn düþürülmesi için planlý komplo uygulandýðýný ortaya koydu. Türk basýný, olayý hiçbir zaman derinliðine incelemedi. Normal bir demokraside gürültüler kopartacak, parlamento tahkikatlarý açtýracak, Genelkurmay ve Savunma Bakanlýðý da istifalara yol açacak bir olay, "Asker ne yaptýysa doðrudur" mantýðýyla uzun süre örtbas edildi. Bu belge bir aný olarak da arþive kaldýrýldý.
Tufanýn Habercisi
23 Nisan 1998 tarihinde Sabah gazetesi’nin attýðý manþet, kopacak tufanýn adeta habercisiydi. "Sakýk’tan þok isimler" baþlýðýyla çýkan manþet haber, büyük gürültü koparacak ifadeler yer alýyordu. Apo’nun sað kolu müthiþ itiraflarda bulunuyor, haraç veren iþadamlarý, destek veren sanatçýlar ve gazetecilerle ilgili ifadesinde þu çarpýcý cümleyi kullanýyor: "Öcalan menfaatine düþkün gazetecilerin kim olduðunu çok iyi tespit etmiþti. "
’Yalnýzlýðýn Labirenti’
Üç gün sonra çýkan Hürriyet Gazetesi’nde Sakýk’ýn ifadelerini manþete çekti. "Sakýk’ýn ifadesini açýklýyoruz. Dehþet itiraflarý. Öcalan bazý gazeteciler para veriyordu" spotuyla duyurulan haber, ortalýðýn çalkalanmasýna neden oldu. Herkes soruyordu: Kim bu gazeteciler? Oktay Ekþi ise Hürriyet’teki baþyazýsýnda "Alçaklarý tanýyalým" diyor ve isimlerin kamuoyuna açýklanmasýný istiyordu. Gazeteciler henüz isimleri duyurmamýþtý. Ancak Ankara kulislerinde "para karþýlýðý yazý yazan" gazeteciler arasýnda Cengiz Çandar ile Mehmet Ali Birand’ýn isimleri fýsýldýyordu. Her þey planlýydý ve önce "Dehþet itiraflar" denilip kamuoyunun dikkati artýrýlacak, ardýnda da ünlülerin isimleri açýklanacaktý. Çandar ve Birand, geliþmelerden haberdardý.
Sabah Gazetesi 26 Nisan’da "Sakýk’tan þok iddialar" manþetiyle çýktý. Haberde, "Sakýk, Mehmet Ali Birand ve Cengiz Çandar’ýn da aralarýnda bulunduðu bir grup gazeteci içinde suçlayýcý ifadeler kullanýldý" deniliyordu. Hürriyet ise "Ýfadelerdeki isimler" manþetiyle çýkmýþtý. Haber þöyle devam ediyordu: "Þemdin Sakýk: Abdullah Öcalan bana Mahir Kaynak, Mahir Sayýn, Cengiz Çandar, Mehmet Ali Birand ve Yalçýn Küçük’ün isimlerini söyledi."
Komplo açýða çýkýyor
Kýþlaya dönük hareket etmek harekâtý tam gaz ilerlerken, 26 Mayýs günü Radikal Gazetesi’nin manþetten duyurduðu haberde, derin devletin tanýnmýþ gazetecilere kumpas hazýrladýðý gerçeðini ortaya koydu. "Ýftira muammasý" baþlýðýyla verilen haberde, Sakýk’ýn itiraflarý diye sunulan ifadelerin, kolluk kuvvetleri ile Diyarbakýr DGM tutanaklarýnda farklýlýk taþýdýðý, itiraflardan bazýlarýnýn ise eklemeler yapýldýðý duyuruluyordu. Sakýk’ýn kolluk kuvvetleri sorgusunda para karþýlýðý konuþan ya da yazanlar arasýnda Mahir Sayýn, Cengiz Çandar, Mehmet Ali Birand, Mahir Kaynak ve Yalçýn Küçük’ün somut olarak bir iliþkisini duymadýðýný söylediði vurgulanan haberde, DGM ifadesinde ise Sakýk’ýn herhangi bir isim vermediði belirtiliyordu.
Radikal’in haberinden sonra herkes "Ankara’da neler oluyor?" diye soruyordu. Zira komplonun üzerindeki sis perdesi de yavaþ yavaþ aralanmaya baþlýyordu. Sakýk’ýn ilk sorgusuna asker MÝT’i almamýþtý. Ayrýca ilk sorgu videoya çekilmemiþti, kulislerde sorguya alýnmayan MÝT’in fena halde içerlendiði konuþuluyordu. Sakýk’a isnat edilen ifadelerin düzmece olduðu ortaya çýkmasý gözleri "Birand ve Çandar neden hedef seçildi" sorusuna çevirdi. Birand 1988’de Öcalan’la ilk kez röportaj yaparak bir tabuyu yýkmýþtý. Çandar ise Özal’ýn en yakýnýndaki isimdi. Özal ile Irak’lý Kürt liderler Barzani ve Talabani arasýnda mesajcýlýk yapmýþtý. Bunlar askerde tepki yarattý. 30 Ekim Radikal Gazetesi’nde Neþe Düzel’ e verdi. Röportajda, "Namus üzerine titreyen babam, son aylarýný kahrolarak geçirdi" diyecekti.
YAÞAR PARLAK, 1991 YILINDA ÞEMDÝN SAKIK’TAN SORU SORARKEN...
Yaþar Parlak, 1991 yýlýnda Þemdin Sakýk’la ilk kez röportaj yapmýþ ve röportaj Meydan ile Diyarbakýr Söz gazetelerinde yayýnlanmýþtý. Aradan 6 yýl geçtikten sonra Diyarbakýr 04 nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nce kamu davasý açýlmýþ, esas no: 1997/1 ve 04.02.1998/11 sayýlý karar ile zaman aþýmý nedeniyle davanýn ortadan kaldýrýlmasý cihetine gidilerek söz konusu davadan beraat etti.
Güneydoðu Gazeteci Cemiyet’i tarafýndan Yaþar Parlak, Þemdin Sakýk röportajýndan dolayý birincilik ödül törenine OHAL Valisi Ünal Erkan’da katýlmýþtý. Parlak, ödülünü Ünal Erkan’dan almýþtý.
Komplo aralanýyor
Birand ve Çandar ile ilgili olarak Ýstanbul DGM’nin yürüttüðü soruþturma, takipsizlikle sonuçlanýrken, Nazlý ýlýcak’ýn Yeni Þafak Gazetesi’nde yayýnladýðý bir belge, görenlerin kanýný dondurdu. Nisan 1998 tarihli ve o dönemin Genelkurmay 2. Baþkaný Bir’in olurunu taþýyan Adýnç Belgesi’nin Güçlü eylem plan’ýnda þunlar yer alýyordu: "Maksat: Mehmet Ali Birand, Cengiz Çandar, Mahir Sayýn, Mahir Kaynak, Yalçýn Küçük, Yaþar Parlak ilave edilmesinde fayda saðlanacak Yavuz Gökmen, Altan kardeþlerin kamuoyunda saygýnlýðýnýn azaltýlmasý, itibarýnýn düþürülmesi, terör örgütüne destek saðladýklarý iddialarýyla aleyhlerine kamuoyu oluþturulmasý...
Kullanýlacak Yöntem: Örgüt’ün parayla her þeyin kendine müzahir gazetecilere Yaptýrdýðýnýn gazete sahiplerine, seçilen köþe yazýlarýna ve televizyonlarýna aktarýlmasý Ýcra edecek makam: GENSEK... Ýcra 5 Mayýs”
YAÞAR PARLAK, RÖPORTAJ DALINDA BÝRÝNCÝLÝK ALINCA ÖDÜLÜNÜ
DÝYARBAKIR OHAL VALÝSÝ ÜNAL ERKAN’DAN ALDI.
Adýnç, TBMM gündemine geliyor
Ilýcak, 31 Ekim 2000 tarihinde TBMM Baþkanlýðý’na Baþbakan Bülent Ecevit’in sözlü olarak yanýtlanmasý istemiyle soru önergesi verdi. Ýki gün aradan sonra ise Genelkurmay’dan Adýnç Belgesi’ne iliþkin açýklama geldi.
Ýþin garip tarafý Genelkurmay Adýnç’ý reddetmiyordu. Adýnç’ýn bir emir doküman’ý olmaktan ziyade bilgilendirme olduðuna dikkat çekerek, þunlarý dile getiriyordu: “Bir milletvekili tarafýndan illegal yollarla temin edilen ve basýna daðýtýlan belge de bu kapsamda bir belgedir. Doküman’ýn baþýnda ‘Adýnç’ kelimesi yer almaktadýr. Adýnç karargâh içi çalýþmalarda kullanýlan bir emir ve uygulama dokümanýndan ziyade karargâh içi ve dýþý bilgilendirme faaliyetini öngören bir format durumundadýr”
*****
SÝLVAN DENÝLÝNCE,
AKLA YAÞAR PARLAK GELÝR....
"GAZÝ’NÝN SESÝ" DERGÝSÝ - 1998
Þehit (Gazeteci-Yazar) Yaþar Parlak, 33 yýllýk bir gazeteciydi. Yýllardan beri o haberi kovalar haber onu kovalar. Kimi zaman hastane kapýlarýnda, kimin zaman daðlarda, köylerde, hükümet binalarýnda… O bir gazeteciydi. Ve görevini yapmaya çalýþýyordu. Bunun dýþýnda Yaþar Parlak’ýn bir huyu vardý. Ýyi bir arþivciydi. Daha ileri gidip iyi bir Silvan arþivine sahipti. Ýþte o yüzden yazýnýn baþlýðý ‘Silvan Denilince, Akla Yaþar Parlak gelir’ dedik.
Silvan aþýðýydý o… iþte bu âþýklýk ona Silvan’la ilgili ne bulunursa toplamaya baþlamýþtýr. O giriþim onun adýnýn Silvan’la ilgili Literatür’e girmesine neden olmuþtur.
Silvan’ýn aþýðý þimdiye kadar üç defa Silvan’la ilgili kitap yazmýþtýr. Her biri ayrý ayrý deðerlerdedir. Son kitabý ise “Þehitler Þehri Silvan” adýyla yayýnlanmýþtýr.
Yayýnlamýþtýr diyoruz. Çünkü kimse kitabýn sponsorluðunu yapmamýþtýr. Artýrdýðý üç beþ yüzle biriktirip bir araya getirdiði birikimini kitabýn yayýmýna harcamýþtýr. Yüz akýyla da bu iþten sýyrýlmýþtýr. Kendi olanaklarýyla Silvan’a yayýn yapan görüntülü gazetecilik yapýyordu. Her þeye raðmen hiçbir zaman umudunu yitirmeyip yüreði Silvan için çarpmaktaydý.
Yaþar Parlak’lar babalarýný nesilden nesile kalplerinde ve yürüklerinde yaþatacaklar...
1956 yýlýnda Silvan’da dünya’ya gelen Yaþar Parlak, gazetecilik güçlüðüyle, efendiliðiyle, dürüstlüðüyle ile tanýnan bir Gazeteci-Yazar’dý.
Ama ne yazýk ki, öyle bir çaðda yaþýyoruz ki, aslýnda çaðý deðiþtiren biz Silvanlýlar... Hýrçýnlaþma, yobazlaþma, insanlarýn canýna kýymak, zarar vermek bizim için tavuðu kesmek gibi ve iþte biz böyleyiz maalesef... 21. yüzyýlda olduðumuza raðmen, gerek Silvan’da olsun gerek baþka diyarlar da olsun ne kadar kiþi öldürülmüþse suçsuz, sebepsiz ve gereksiz yere öldürülmüþtür. Ve maalesef bizler bunun bilincindeyiz. Ama ne yapabiliriz. Bu bir kere insanlarýn beynine iþlemiþ bir alýþkanlýktýr. Aslýnda ben bu duruma kader demiyorum. Allah bize iki yol vermiþ.
1- Ýyi yol
2- Kötü yol
Evet, bizler ne yapýyoruz. Birinci þýkký iþaretleyip kendi kaderimizi seçiyoruz. Bu demek oluyor ki, bizler istesek kötülükte yaparýz. Ýyilikte yaparýz.
Þehit Gazeteci-Yazar Yaþar Parlak, gerek Silvan’da olsun gerek Güneydoðu’da olsun ve gerekse Türkiye’de olsun onu tanýmayan yoktu. Parlak’ý seven sayýsýzca insan vardý. Yaþar Parlak tam olarak 48 yýl boyunca Silvan’da çok büyük zorluklara göðüs gerip kendi doðup büyüdüðü memleketini hiçbir zaman terk etmeden kendi onuruyla, þerefiyle, hasiyetiyle Silvan’da kalýp yaþam mücadelesini verdi.
Silvan ’Gazi’nin Sesi’
Silvan Gazi Ýlköðretim Okulu
Kültürel ve Aktüel Dergisi
*****
Gazeteci Dediðin Böyle olur...
Þehit Gazeteci-Yazar Yaþar Parlak Silvan’da o kadar faili meçhul cinayetler yaþanmasýna raðmen hiçbir zaman Silvan’ý terk etmedi. Neden terk etmedi? Ya da terk edemez miydi? Sonuçta o da bir insandý bir can’dý. Ama hiçbir zaman terk etmedi. Her türlü zorluklara, acýlara, baskýlara göðüs gererek korkulu bir þekilde Silvan’a her gün gazete yetiþtirme peþindeydi. Silvan’da faili meçhul cinayetler zamanýnda olaylar nedeniyle þehir merkezinde Ulusal ve Yerel basýn mensubu 6 gazeteci Silvan’ý terk etmek zorunda kaldý. Bir yerel basýn sahibi öldürülmüþ ve bir kiþide yaralanmýþtý. Güneydoðuda ise 10 gazeteci faili meçhul cinayetlere kurban gitmiþti. Hedefteki gazeteci düþüncelerini duyularýný saklayarak kendini kilit altýnda tutarak yaþýyordu. Suçluluk duygusuyla baþarý ihtiyacý, hain edilmek korkusuyla bir iþe yaramanýn sevinci birbirine karýþýyordu. O dönem Demirel ve Sezgin’in dedikleri gibi Güneydoðu’da Gazeteciler gerçektende "Ýllegal Örgüt" üyesi gibi yaþýyorlardý. Gazeteciler bölgede küçük ama en büyük ve en çok zahmeti çeken topluluðu oluþturuyorlardý. Özellikle Silvan’da gazeteci olmak zor bir þeydi. Silvan’da yaþanan olaylarý günlük olarak haber merkezine ulaþtýran Yaþar Parlak, "Gerçekten gazeteci dediðin böyle olur" dedirten sözdü.
Silvan’da kimsenin yapamadýðýný ve baþarmadýðýný yaptý.
Gerek Silvan’da olsun, gerekse Güneydoðu’da olsun kimsenin yapamadýðýný, baþaramadýðýný ve kimsenin cesaret bile edemediðini iþte bu kiþi yaptý. ’Gazeteci-Yazar Yaþar Parlak’ 1980 yýlýnda ilk kez ’Silvan Tarihi’ adlý kitabýný yayýnladý. 1997 yýlýnda ise ’Çeþitli Yönleri Ýle Silvan’ adlý tarih kitabýný yayýnlayýp, bütün Silvan halkýna tarihi sundu. 1990–2004 yýlarý arasýnda faili meçhul cinayetler zamanýnda cinayete kurban giden kiþileri korkulu bir þekilde bilgileri ve yorumlarý toplayarak 13 yýl sýkýntýlý aradan sonra 2004 yýlýnda kitap haline getirip halka sundu.
Parlak, Silvan Küçük Sanayi Sitesi’nin yapýmýnda ve oluþumunda dönemin Baþbakaný Turgut Özal’la yaptýðý görüþme sonucu Silvan Küçük Sanayi Sitesini faaliyete geçirdi. 1984 yýlýnda iki büyük aþiret arasýnda çýkan kanlý kavgada kan davalý olan Badýka ve Bekirhan Aþireti’nin yýllardan beri hiç kimsenin barýþtýramadýðý, Badýka ve Bekirhan Aþiretlerini barýþtýrýp aralarýndaki olan kan davalarý sona erdi. Yaþar Parlak, hayýrseverliði ve iyiliði ile tanýnýyordu. Her insan’a yardým eli uzatan bir kiþiydi.
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.