bütün þiirlerde onun kokusu vardý
sizler hiç farketmediniz- okudunuz sadece
okudunuz
o’ nu hiç farketmediniz
ruj kullanmazdý mesela
dizeleri renklendirmek için
saydam þeffaf ve çýrýlçýplak utanmaz ve aymazdý
o
seviþirken
siz göremezdiniz
dokunurken en can alýcý yerine sözcüklerin
o’ nu hiç boyanýrken görmediniz
bir keresinin haricinde
mezuniyet gecesinin protokol süslenmelerinde
ahhh ne güzellikti o
elinden çekerken nezaketin kurallarýný
elektrik üreten dinamolar kadar çarpýcý ve sokulgan
ve her zamankinden daha atýlgan
nasýl olunuyorsa dokunuldukca utanmasýz
öylesinden iþte
söke ovasýnýn ayçiçek tarlarýnda güne bakan bir gülüþ
güneþin yüzünü kapatmayan
siz ona hiç benzemediniz
hiç ama
hiç
devrim gibi yürek olup bana dokunamadýnýz
sandýnýz!...
her dokunuþta bir yerlerde o kadýn
içimden bir yol türküsü sýzý ve aðýttýnýz
ne kadar da çoktunuz
ne kadar
körolasý mavi gözlerinde umut eksiltmeyen
o’nun
onun yokluðundan faydalandýnýz
paydacýlýk ve eþitlik
hep ilk adýmdan sonrasýydýnýz
bütünsüz ve noksansýz eksilmelerin ayýþýðýnda
farkýnda olmadýnýz
ben sizde hep o’ nu sevdim
nedensiz
nedeni olmalý mýydý aþkýn ya da devrimin
þiirin bir yerinde durmalý mýydý
ya da her yerinde varlýðýna sessizce dokunan
harflerin içinde bir adý olmalý mýydý
dizelerin içinde düþleri
ve þiirin bütününde hep onun gülüþleri
hep ben yazdým siz hiç okumadýnýz
mavi dedim, umut dedim, aþk dedim
evrenin en görünmez kerterizine çentik koymadan
yürüdümse
ben hep sizlerde o kadýný sevdim
farkýndasýz seviþtiniz...
þimdi
yorgun balýkcýnýn düþlerinde
o
kadýn
solgun yüzünde bir deniz uyumakta
rahat býrakýn...