Kehanet
yýrtýlmýþ bir göðün göðsünden
kirli bir yaðmur yaðýyor þehre
saðanak halinde kahýr yaðýyor, kan yaðýyor
odamda, dört duvarýn dilsizliðinde
ölü gibi sessizim
gece bile korkuyor fýrtýna öncesi sessizliðimden
prefabrik çatýsýndan paslý hüzünler sýzan
deprem artýðý evler gibiyim
mutsuzluk akýyor oluklarýmdan
ya hiç kimse çalmýyor kapýmý
yada ben kendi sesimden baþka ses duymuyorum
kimin kehaneti bu
kimin kabahati
nazara mý geldim
lanetli bir büyücünün lanetine mi uðradým
bilmiyorum
bildiðim
bu þehrin hýnca hýnç kalabalýðýnda
iliðimden tut kemiðime dek yalnýzým
yalnýzlýðým aklýma gelince, onu düþünüyorum
onu düþündükçe, buz sarkýtý mýzraklar batýyor döþüme
bu yüzden
istemediði bir savaþa giden askerler gibi
artýk aþka da gönülsüzüm
artýk hangi dilde tercüme etsem aþký
hep ayrýlýða çýkýyor aþkýn sonu
çýrpýndýkça
hep yalnýzlýða düþüyor kum saatinin son kumu
bitse artýk
adýna aþk dedikleri bu karabasan bitse
þeytan azapta kalsa
kalksa üstümden bu lanetli kehanet
bir gýdým aþk için
buzuldan ateþ
ateþten su dilenmesem
resme tövbe etmiþ bir ressam gibi
fýrlatýp atsam fýrçamý
bu toz pembe tuvale
kan kýzýlý nü resimler çizmesem
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.