Zamansýzlýðýn zamaný bir gece yarýsý, yalnýzlýk dolup taþar
Gökyüzü derin, yýldýzlar yalnýzlara ýþýl ýþýl yanar
Bir kadýn yürür gecenin siyahýna beyaz bulamak için
Lakin sokaklar sessiz
Kalbinde saklý bir sevda, içten ve derin bir iz.
Yüzüne amin diye sürdüðü
Aþk daha da sessiz....
Ay ýþýðý düþer, tenine nazikçe
Gözlerinde kaybolur dünya, bir baþka evde.
Bir bir yanarken etrafýnda ýþýklar
Söner gider içinde yakmadýðý mumlar
Düþler peþinde koþar, hayalden hayale
Her adýmda aþký arar, bir umut, bir rüya dalgalarla el ele
Seslenir sesine ses yoktur
Yine de aþk diye diye umutludur
Bir þarký mýrýldanýr, kalbinin derin yangýnýný
Gece bir sýr gibi, saklar dudaklarýndan döküleni
Bir poyraz eser alýr götürür bilinmezlere
Name name dudaklardan dökülenleri
Sýcak bir hatýra, rüzgârla gelir geçer
Gamzelerindeki gülüþlerde saklýdýr, hüzün ve neþe.
Kadýn, geceyle dost
Kadýn yalnýzlýðýn kanadýnda aðýr kanamalý
Ama yine de içten içe, bekler
Dudaklardaki kilitli o sevda sözünü
Gelmiþtir bir kere Eylül....
Sonbahar yapraðý gibi, düþer düþünceleri
Geceye fýsýldar boðazýnda kýrk düðüm
Giyer yine üstüne
Görünmezlik urbasýný
Örter tüm yaralarýný
Ah Kadýn!