çoðu zaman aklýma eski þarkýlar gelir
þarkýlar eski radyolarý, eski sesleri çaðrýþtýrýr
þimdi o eski radyolar yok
eski sesler, eski þarkýlar maalesef iþitilmiyor pek
neden eski mobilyalý radyolarý severiz
belki de radyolar bizi düne
çocukluðumuza götürdükleri içindir
çocukken en mutlu olduðum zamanlar
hafta sonlarý dedemin bahçesine gittiðim anlardý
yemyeþil aðaçlarýn gölgesinde tavuklarýn peþinde koþmak
dedemle beraber aðaçlarý ve çiçekleri tanýmak
bahçeden nane ve maydanoz toplamak
bulunmaz bir nimetti
dünyayý yeni yeni öðrendiðimiz o çocukluk yaþýnda
bütün gün koþturup yorulduktan sonra
akþam ezanýyla eve gelirdik
dedemlerde kaldýðýmýzda
akþam yemeði denildiðinde
hala aklýma
anneannemin kokusu bütün evi saran tereyaðlý pilavý gelir
üç katlý bir evdi dedemin evi
hep birlikte yemek yerdi yengeler, dayýlar, kuzenler
tam bir cümbüþ havasý
hatýralarýmýn en güzel mekanýdýr o köy evi
akþam iyice ilerledikten sonra herkes kendi odasýna çekilirdi
hep salondaki koltukta uyumayý severdim ben
o kocaman radyo vardý çünkü orada
sabah uyanýp gözlerimi hafiften araladýðýmda
her zamanki gibi erkenden kalktýðýný görürdüm dedemi
sýrtýnda koyu lacivert yeleði
ayaðýnda hafiften sürüklediði siyah deri terlikler
salonun baþ köþesinde duran lambalý radyonun önüne gelir
radyonun kocaman yuvarlak düðmesinin saða doðru bükerdi
arkadaþlarýmýza bizim radyomuz pihilipis marka dediðimiz
önünde tuþlarý olan ahþap bir radyoydu
o zaman çýkan ses her daim aklýmdadýr
tok bir týkýr sesi
düðmeyi açtýktan sonra yine geldiði gibi yavaþ yavaþ
balkondaki sardunyalarýný görmeye giderdi
hep lambalý radyodaydý benim gözüm
kardeþimle o tuþlarla oynamaya bayýlýrdýk gizli gizli
radyonun hemen önünde
açma düðmesinin simetrik olarak tam karþýsýnda bir lamba vardý
radyoda konuþan insanlarýn sesinin gelmesi için
o lambanýn renginin koyulaþmasý
dedemin söylediðine göre ýsýnmasý gerekiyormuþ yani
ses, önce derin bir kuyudan çýkar gibi
biraz boðuk gelir
yavaþ yavaþ netleþirdi sonra
dedem her halükarda kanal ayarý yaptýðý düðmeyi
saða sola oynatýrdý hafifçe
benim için bu kanal düðmesi
vizesiz, biletsiz dünyada yapýlan bir yolculuktu
radyonun hemen önünde ýþýklý alanda hareket eden bu çizgi
her kýpýrdanýþýnda bizim evimize getirirdi
anlamadýðým dillerde konuþan insan seslerini
anneannem ara sýra gelir
radyonun üzerindeki ketenden yapýlmýþ
etrafý dantelle süslenmiþ örtüyü düzeltirdi
bugün dedemin o lambalý radyosu
benim evimin yine en güzel yerinde
lambasý bozulduðu için çalýþmýyor ama
ben çalýþan bir baþka radyo satýn aldým
benim için radyo, mükemmel bir halk üniversitesiydi
bazen bir okuldu
icabýnda bir milleti baþýna toplayabilecek bir toplantý mekanýydý
neden hala radyo dinliyorum
ya da neden hala radyo bu kadar revaçta
çünkü radyo hayal gücümüzü çalýþtýrýr
düþünmemizi saðlar
radyo, romandan uyarlanmýþ bir filmi seyretmek yerine
kitabýn aslýný okumak gibidir
biz sadece sesi duyarýz
geri kalaný bizim hayal gücümüze kalmýþ
*
hafta sonlarý öðle olmadan baþlayan radyo tiyatrolarýný
annem ve kardeþlerimle beraber büyük bir heyecanla dinlerdik
okuldan döndüðümde
çocuk saatini hiç kaçýrmazdým
çarþamba akþamlarý saat dokuz gibi
polisiye ve macera konulu radyo tiyatrolarý benim en çok sevdiklerimdi
büyükler ajans saatini hiç kaçýrmazdý
o saatlerde hiç gürültü yapamazdýk
dedem ajans dinlerdi…
çok severdi orhan boran ve yukiyi
arap bacýlý uðurlugiller ailesini
o küçük radyolara sahipsek bizden mutlusu yoktu
geceleri radyoyla yatar, müzik dinlerdik
dinlerken uyuyakalýrdýk,
sabaha radyonun pili bitmiþ olurdu tabi ki
bir de radyonun içindeki küçük adamlar kadýnlar vardý
arkasýný bir açan olsa da görsek diye hayal ettiðimiz
ben þarký söyleyen kadýnlarý hep pembe tuvaletli
sarýþýn minicik kadýnlar olarak düþünürdüm
radyonun içini cüceler dünyasý sanýrdým
bir de þimdiki aklým olsaydý diye bir program vardý
bazen bizim evimizde
bazen ise komþu bir teyzenin evinde
bütün hanýmlar oturur, bu programý dinlerlerdi
program bittikten sonra
ellerinde ince belli cam bardaklarýyla bir yandan çaylarýný yudumlarken
bir yandan da heyecanla dinledikleri programýn kritiðini yaparlardý
çok çok güzeldi o günler
radyoyla mutlu mesut yaþardýk
aradan yýllar geçse de benim radyoya olan sevdam bitmedi
hatta daha da arttý
yýllarca yanýmdan hiç ayýrmadýðým
avucum kadar bir radyom vardý
hatta çalýþma hayatýna baþladýðýmda
anneme hediye olarak minik sevimli bir radyo almýþtým
ne büyük heyecandý
belki bütün bu hissettiklerimden dolayý
her zaman radyoyu
radyo programlarýný hep dinledim ve takip ettim
duygular, karakterler...
hepsini gözümüzün önünde
hepsi capcanlý
sanki ve böyle bir dünyanýn içindeyiz hala
ilk çýktýðýnda
içinde acaba küçük insanlar var mý diye düþünülen radyo
aslýnda büyük bir özgürlüktü o zamanlar
neden eski mobilyalý radyolarý severiz hiç düþündünüz mü
belki de bu sorunun ilk aklýmýza gelen cevabý
radyolar bizi düne
çocukluðumuza götürür de ondan
hasýlý eski radyolarý düþünmek bile
heyecan ve þevk veriyor hala…
redfer