mezopotomya bereketliliðinden
nasýl çöl kuraklýðýna düþtük
bizi kimler attý
çözümsüzlüðe
sahte çiçeklerle yeþertilen balkonlarýn
gözlerine topraðýn tozu kaçmýþ
ve
yüzümüz dönmüþ karanlýðýn yediveren kaoslarýna
kudretli beyinlerimizin izi kalmýþ ezelde
toprak testilerde ve üzüm baðlarýnda
artýk
hayat ne kýrmýzý þarap tadýnda ne de kadeh saydamlýðýnda
boz bulanýk nehirler gözlerimizden akan
ve ölü tabiatýn alýngan hýçkýrýklarý
gamzelerimizde çoðalan
her gün her akþam buradan geçiyorum
bataklýk göletinden
kurumuþ sazlýklar da olmasa bu ürkek çekirge
bataða batmýþ çamurlu kurbaða
ne yapardý
bekliyorum her geçiþimde
azimle inatla avuçlarýmý açarak
ne çekirge zýplayýp konuyor avuçlarýma
ne kurbaða výraklýyor kulaðýma
ah! Tanrým bu inatçý sessizlik
bu yok oluþ çýldýrtýyor beni bu çýlgýn rüzgârlar
hâlâ neden týrmanýyor
saçlarýma yüzüme
neden
neden
toprak mý ölü ben mi yoksa yol mu
ayaklarýmýn altýndan kayan zemin mi
zihnimin örümcek aðlarýnda dolanýp duran
ah! zavallý ruhum
söylesene
ne zaman akl-ý selîm insanlarýn
huzuruna eriþeceðim
bende
ayþe uçar
17062024
16:58