aylardan mayýs …
dýþarýsý soðuk
insanýn kanýný donduruyor
iliklerine varýncaya kadar
hareketsiz býrakýyordu belki de
kafasýnýn içinden geçen kurgularýn vahameti
dizlerinin baðýný çözüyordu
elini kolunu nereye koyacaðýný bilemez halde
koltuðun üzerinde istemsizce
sallanýyordu öne arkaya
dýþarý çýkýp sokak sokak onu aramayý düþünürken
telefonun zil sesi
alo…
korkunun hakim olduðu bir tonla
dinlerken karþýdaki sesi
deðiþiyordu yüzünün rengi
biraz daha morarýyordu dudaklarý
her saniyesinde
masanýn üzerinde duran sürahi
bardak, vazo
devirerek ne varsa
bir þeyler yazdý
ufak bir kaðýda
alelacele…
üzerine geçirdi paltosunu
sokaða çýktý koþar adýmlarla
dolu geçiyordu el kaldýrdýðý tüm taksiler
akýyordu zaman
düþman bir el tarafýndan
saatin kurma kolu hýzla çevriliyor gibiydi
bir taksi
durdu nihayetinde
çok þükür…
vardýklarýnda adrese
inerken aceleyle
þoför …
ücreti ödemedin
pardon…
parayý uzattý
üstünü beklemeden
hýzlý adýmlarla ilerledi
ýþýklarý yanmayan birçok binanýn olduðu
fazlaca yorgun
fazlaca eski görünen dar bir sokaðýn içindeydi
zifiri karanlýða secde edermiþçesine
eðilmiþ sokak kaldýrýmlarýnda
ellerini ceplerine atmýþ
zifiri karanlýðýn buz tesiriyle birlikte üþüyordu
titremek ile titrememek arasýnda
kapý önlerinde iki üç kiþi
çevirmiþti sorgulu bakýþlarýný
korkunun eylemsizleþtiði bir hali yaþýyordu
zift kokan köþe baþlarýnda
pusu kurmuþ simsarlar gibiydi
gördüðü bu garip insanlardan ona yansýyanlar
çýkýþý görünmeyen
baygýn kokan kaldýrýmlarýn kenarlarýnda
gözlerinin aklarýna zehir akýtýlmýþ
kan çanaðý bakýþlar kendisine odaklanmýþtý
onlardan uzaklaþtýrmaya çalýþtý dikkatini
yan tarafta…
karton kutularýn üzerinde
sanki mehtabý seyre dalmýþ
gün doðumuyla uyanacak
külçeden naaþlarýn
soðuk taþlar üzerinde yattýðýný gördü
irkildi…
baþka bir alemin
bizden olmayan türleriyle karþýlaþmýþ gibiydi
ölüme tahsis edilmiþ meskenlerde
biraz ölüp
biraz yaþayanlarýn boyutuydu burasý
hýzla…
ikinci kat ziline bastý apartmanýn
açýldý kapý
tanýdýk biriydi
yüzü kireç gibiydi
korkudan büyümüþtü gözleri
titriyordu
gece bu
ardýnda soðuk
uluyordu karanlýða
huyudur sokulur insanlarýn damarýna
kan kadar koyudur ýþýðý
gidelim buradan…
arka arkaya tekrar edildi cümleler
beraber miydiniz
kýzým nerede
loþ ýþýklarýn aðýrlýðýnýn çöktüðü
en az elli yýllýk eski binanýn içindeki baygýn koku
insanýn genzini yakacak kadar keskindi
eþyalar kýrýk döküktü
evin ruhuna sinen köhnelik
canlýlýðý vakum gibi içine çekerek yok ediyordu
açýk pencereden sýzan kömür kokusu
sanki zehir solutuyordu içeridekilere
salondaydý…
kýzý boþ bir çuval gibi
kirli, soðuk taþlarýn üzerinde
amaçsýzca yatýyordu
içini parçalayacak güçteki haykýrýþýný
zorlukla tuttu
aceleyle elini burnuna götürüp soluðunu yokladý
bilmediði bir duygu
dolaþýyordu içinde
acýmsý ve buruk histi kalbindeki
þahit olduðu o vurgun anýna
zihnini sabitlemiþ gibi
ara vermeden tekrarlýyordu
baðlantýsýz ve anlamsýz sözcüklerini
polisi ara…
on dakika sonra
telsizlere düþtü anons sesleri
gördüðü hiçbir gerçek
bu kadar
içine ürperti vermemiþti
üþüme ve yalnýzlýk hissini derinleþtirmemiþti
hayat üzerinde birileri
el altýndan voltalar atýyor
yeni þývgýn vermiþ dallarý buduyordu acýmadan
hatta hiç düþünmeden
oysa ne kadar mücadele etmiþti
bu gerçekle yüzleþmemek için
kaç gün
kaç gece
aklýný esir alan vehimlerle boðuþmuþ
saðýr duvarlara anlatmýþtý adeta
zihnine düþenleri
uyku …
gözünde bir hasret gibi yanýyor
göz kapaklarý acele ediyordu kapanmak için
baþ baþa kalmýþtý karanlýkla
bir yolunu bulup sýzan dolunayýn
yarým yamalak ýþýðý
biraz aydýnlýk veriyordu odaya
bir taksiyle…
ambulansta giden kýzýný takip ediyordu
gecenin en ürkünç
en gaddar tarafýyla yüzleþiyordu
onun bugüne kadar tanýdýðý gece
düþlerin demlenip yudum yudum içildiði
arýnmaya kapý aralayan zamanlardý oysa
hep böyle yaþamýþ
böyle hasbihal etmiþti geceyle
bu saatlerde
bildiði en güzel tat
yastýktan kalkan baþlarýn
secdeye konularak alýnlarýna düþen izlerin
ruhuna kattýklarýydý
gündüzün þerri gecenin hayrýndan evladýr
gün battý mý
hanelerinizde olun evlat…
bu telkinlerle büyümüþ
kýzýný büyütürken kendi öðrendiði cümlelerden
ona nasihatler etmiþti sýklýkla
bu gece
bedenine oturmuþtu karabasan gibi
akýp giden yolda
simasýna düþen ýþýltýlardan
birbirleriyle kaynaþan ýþýk huzmelerinden
bir peçe çekmiþti yüzüne
ilk defa…
hüzün dökülüyordu gözlerinden
gündüzün örttüðü her þeyi gece sobeliyor
bu tanýklýðýn derin ýstýrabýný yaþýyordu belki de
bu saatlerde
derinlere yol almaya baþlamýþtý
gün içinde yaþadýklarýný hatýrladý
uyku düþmüþtü gözlerine
son haddine kadar zorluyordu
def ediyor
yine geliyordu
hastane…
kýzýyla beraber
ayný kaderin þerbetini içen diðer kurbanla birlikte
daha on sekizli yaþlarda
kanlarýna zerk edilen zehrin etkisindeyken
bugün bütün kapýlar kapanýyordu yüzüne
beklemenin bitmeyen nöbetini
tutmak düþmüþtü onun hissesine
iyi biliyordu bu soðuk koridorlarý
eþini kaybettiði zamanlardan
soluðu kesiliyor
aklýna hücum eden ihtimallerle
baþ etmekte zorlanýyordu artýk
bu geceyi atlatmak
onun ellerine dokunup gözlerinin ýþýðýný görmek
tek odaklandýðý sonuçtu
þu an…
bu zor saatleri geçirmek için
semaya baktý
gecenin kalemi kýrýlýyordu artýk
minarelerden yükselen sedalar uðulduyor
sayfadan bir yaprak daha çevriliyordu
tan yeri yavaþ yavaþ aðarýrken
nazenin bir eda kýzarýyordu ufakta
fecrin bu vaktinde nice gözlerden yansýyan
ayný yakarýþý gördü
belki de en çok hastane bahçelerinde
dualar feryat gibiydi
insan kendindeki muhtaçlýðý
acizliði en çok burada hissederdi
gücüyle burada yüzleþirdi belki de
ufak bir umut…
dilenir gibi
hýzlý adýmlarla yürüdü
doktora doðru
kelimelerini unuttu
çarpýntýlar sanki
durduracakmýþ gibiydi kalbini
elini göðsüne götürdü
kýzým…
diyebildi sadece
…maalesef
sonraki cümleler
duvarlarýn duyduðu
çarpýp çarpýp yere yuvarlandýðý
seslerdi
gece sükun ve sükut
gece ýstýraptý
gece kabustu
acziyetin
her hali ile zayýflýðýnýn zirve yaptýðý zamandý
direncin kýrýldýðý
gönlün ötelere dair arayýþlara girdiði
insan olmanýn hakkýný verememenin doðurduðu
suçluluktu
dilin susup
gönlün halini haykýrdýðý andý
sözün kenara çekilip
kalbin çýðlýk attýðý zamandý
gece karanlýktý …
bitmek bilmeyen bir zaman dilimi
ne kadar zor ilerliyordu dakikalar
kýpýrdamýyor sanki saatin kadranlarý
birbirinin takip etmiyor akrep ile yelkovan
sonsuzun bir adým öncesiydi
geceydi
maalesef.
redfer