sen beni boþ ver evlat
hokkada bekleyen mürekkebim kurudu
kandilim nicedir yanmaz
perdelerim açýlmaz
mevsim yazdan güze döndü
nice sararýp solan yapraklara þahitlik etti
þu feri sönmüþ gözlerim
daðlarýma taþlarýma bir ýssýzlýk çöktü
garip kaldý aðaçlarýmýn dallarý
bilmem hazandan
bilmem hüzünden
vardýr elbette bir hikmeti ilahi
hali pürmelalimizin
sen beni boþ ver evlat
insanoðlu bu
gökteki ay gibi
kah parlar
kah söner
gün olur bulutun ardýna gizlenir
gün olur ayan beyan kendini gösterir
bazen coþkun akan nehirler gibi
bazense kurumuþ
çoraklaþmýþ bir dere gibi
sana sormak lazým evlat
sen nicesin
gönlün nasýl
umudun nasýl
ahvalin nasýl
kanýn hýzlý akar bilirim
varacaðýn yere koþarak deðil
uçarak gitmek istersin
göðsüne sýðmayan yüreðin seni kanatlandýrýr
beni dinle evlat
ben söylesem dað olur
dikilir baþýmda cümleler
söylemesem
belki gücenir ata yadigarý kelimeler
ben yazayým sen oku
ben söyleyeyim sen dinle
açabildiðin kadar aç kulaðýný
kucaklayabildiðin kadar kucakla her sözü
hele bir dinlensin
demlensin manalar
demlenedursun hele
unutma evlat
sözünde bir caný var
tek bir söz ile
geri kalan lüzumsuz tüm sözleri dýþarýda býrakabilirsin
her birini bir yana çil yavrusu gibi daðýtabilirsin
heybende ki dað gibi kelimelerin
en doðrusunu
en gereklisini
en münasibini seç
öyle ki özün sönmüþlere köz
sözün gözsüzlere göz olsun
çok görme evlat
böyle böyle piþer ademoðlu
böyle böyle ayýrt eder
iyiyi kötüden
güzeli çirkinden
bilmiþi bilmemiþten
ermiþi ermemiþten
piþmiþi piþmemiþten
yaþadýkça öðreneceksin evlat
farklý pencereden farklý manzaralar keþfetmeyi
daðlardan düzlüklere inmeyi
nehrin coþkun sularýný seyrederek
kaynaðýna ulaþmaya karar vermeyi…
yazdýðýn her kelime
kurduðun her cümle
yoluna çerað olacak
gayri …ateþini yakýp tutuþturmak sana kalmýþ
sözün büyüðü küçüðü olmaz evlat
sözün özü olur
sözün yeri zamaný
bir de olsa olsa mizaný olur
sözü aðýr tutan mazruftur evlat
sözün bedeli
ancak ve ancak anlayarak ödenir
iþte bu yüzden
sözü anlayana da arif derler evlat
redfer