önce gurbet çaldý seni benden
sonra kaçýnýlmaz son
bir aðrý mýh gibi oturdu þurama
dindirebilene aþkolsun
.
.
.
baba demekten aciz hallerimle
aðzýmýn kýyýsýnda tarifsiz bir sancý
kaburgalarým törpüleniyor ölüm ateþinde
provasýz giyiyorum yedi kat yetimlik elbisemi
þeker tadýndaki bayramlýk hevesimi tamamen yitiriyorum
vazgeçiyorum kendimden ve yolunu gözlemekten
o mahalle baþýnda babasýnýn gurbetten dönmesini bekleyen çocukluðum
kar tanelerinin arasýnda savrulup gidiyor
gözlerimle görüyorum
buz gibi toprakla örtüyorlar üstünü
çýkarmak istiyorum ellerimle sarýp sarmalamak
artýk yetmiþ kat derinlikteki matem defterine yazýyorum þiirlerimi
gözbebeklerimin yeþili, mavisi, grisi yok olup gidiyor
boþluða bakýyorum uzunca süre
gamzelerimdeki titrek gülümseme
yetmiyor
ruhumun kanatlarýný kýrýyor gurbet rüzgârý
kendimi uçurum kenarýna býraktýðým günden beri
yüreðim yerinden ha çýktý ha çýkacak
buðday yanýðý saçlarým
öyle çok özledi ki þefkâtini
uykular haram yine bana baba
sen gittiðin günden beri
bütün þubatlar ölüm rengi
...
dön artýk baba
dön
küçük kýzýn seni çok özledi
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.