Yolda giderken Toprak ve çiçek kokusu vurdu burnuma!
Her gün dört duvar arasýnda Baþýný kah pamuklu yastýktan Kah mutfaktaki leziz yemeklerden kaldýrýpta Yollara bakamadým Akþam perdeyi kapatýp Sabah açarken, karþýmda Hep ayný manzarayý görmekten býktým
Sonra düþündüm Yol hareket Yol gurbet Yol davet Yol hasret...
Ýçim içime sýðmýyor. Çocukken okuduðum "Yol" kitabýnýn o sayfasýný hatýrlayýp Kendi kendime bir isyan çýkarýp Devrim mi yapmalýyým?
Daðlarý evi, Taþlar yastýðý, Çimenler yataðý, Bulutlar yorganý, Pýnarlar duraðý olan Ve her sabah Gökyüzünü maviye boyayan Yolunu sorduðum Özgürlük anýtý O mutlu çobandan...
Bu yolun sonunda Yüksek bir kayanýn üstüne oturup Mis gibi havayý teneffüs etmek Koyunlarýn melemesini dinlemek Köpeðin baþýný okþamak Kuþlarýn kanat çýrpýþlarýný seyre dalmak... Ahh! Çoban kadar olamadýk!
Sosyal Medyada Paylaşın:
yusuf yılmaz Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.