Düþündüm de dün gece,
Neleri heba etmiþim ömrümde,
Beyaz camýn karþýsýnda harcamýþým
Okkalý mýsralarý…
Oysa ilk gençlik yýllarýný,
Þiir gibi yaþamalýydým deðil mi?
Gittiðim yerlerde, gündüz güneþ, gece ay,
Varlýðý bereket, yüreði saray,
Dörtnala koþan bir deli tay olmak,
Gelecekten iplik iplik umutlarý saðmak vardý
Bilseydim!
Düþündüm de dün gece,
Gecenin tam ortasýnda, yalnýzlýðýn oltasýnda,
Yem olmuþum karanlýklara…
Rüya zannetmiþim yaþananlarý…
Oysa bilmeliydim ömür bu, oyun deðil;
“Akkuþ’un Gürgenleri” türküsünü ilk duyduðum gün,
Sesinden ayrý kaldýðým gündü annemin.
Toprak yollarýnda çamurlara battýðým,
Ýliklerime kadar üþüyerek,
Tahta bir ranzada yattýðým ilkokul lojmanýnda,
En güzel þiirlerini yazmalýydým çilenin.
Gözyaþýnýn buz tuttuðu o zemheri gününde,
Yaðmur olup yaðmak vardý
Bilseydim!
Düþündüm de dün gece,
Nasýl dayanmýþým hasretliðe,
Üstelik niþanlýydým sevgili eþime.
Duyunca telefonda sesini, yüreðimden bir þeyler akardý,
Sanki kalbime doðru uzanan bir el vardý!
Aðlamaklý oluyordum konuþma bittiðinde.
Oysa o zamanlar, þiirin en güzelini,
Hasretliðin en derinini ilmek ilmek dokumalýydým.
Kalbime akan sýcak duygunun,
Destanýný okumalýydým.
“Ordu’nun dereleri” yukarý akmalýydý,
O hýþýmla yakmalýydý kalem kâðýdý;
Küllerimden yeniden doðmak vardý
Bilseydim!
Halil Gülþen