Müþriklere sor:
“Kýzlar Rabbinin de,
erkek çocuklar onlarýn mý?” (4)
Yoksa biz
melekleri diþi olarak yaratmýþýz da,
onlar buna þâhit mi olmuþlar? (5)
Haberiniz olsun ki onlar,
sýrf iftirâ ederek diyorlar: (6)
“Allah çocuk edindi!”
Hiç þüphesiz onlar yalancýlarýn tâ kendileridir. (7)
Ne yani,
Allah
kýzlarý erkek çocuklara
tercih mi etmiþ? (8)
Ne oluyor size?
Ne biçim hüküm veriyorsunuz? (9)
Hiç aklýnýzý baþýnýza alýp düþünmüyor musunuz? (10)
Yoksa elinizde kesin bir deliliniz,
bir dayanaðýnýz mý var? (11)
Eðer doðru söylüyorsanýz,
haydi getirin o kitabýnýzý! (12)
Bir de kalkýp
Allah ile cinler-melekler arasýnda
bir soy baðý uydurdular.
Oysa melekler çok iyi biliyor ki,
bu tür iftirâda bulunanlar toplanýp
hesaplarý görülmek üzere
Allah’ýn huzuruna çýkarýlacak
ve cehenneme atýlacaklardýr. (13)
Sizi yaratan,
sonra rýzýklandýran,
sonra vakti gelince öldüren
ve kýyâmet günü yeniden diriltecek olan
Allah’týr.
Düþünün bakalým!
Allah’a koþtuðunuz ortaklar içinde
bunlardan herhangi birini yapabilecek var mý?
Allah,
onlarýn koþtuklarý ortaklardan çok uzak
ve çok yücedir. (1)
Sizin ilâhýnýz tek bir ilâhtýr. (2)
O, göklerin, yerin
ve bunlar arasýnda bulunan her þeyin Rabbi,
ayný þekilde doðularýn da Rabbidir. (3)
Allah,
onlarýn bu asýlsýz yakýþtýrmalarýndan
çok uzaktýr, yücedir! (14)
Ancak Allah’ýn ihlâsa erdirdiði kullarý hariç!
Onlar böyle yakýþtýrmalarda bulunmaz;
aksine Rablerini þânýna lâyýk sýfatlarla yüceltirler. (15)
Ey müþrikler!
Siz de,
taptýklarýnýz da, (16)
Allah’a karþý kimseyi azdýrýp
yoldan çýkaracak bir kuvvete sahip deðilsiniz. (17)
Siz ancak ille de cehennemi boylayýp
orada kavrulmak isteyen azgýnlarý saptýrabilirsiniz. (18)
Allah evlat edinmek isteseydi,
yarattýklarýndan dilediðini seçerdi.
Fakat O,
evlat edinmekten de,
her türlü noksanlýktan da yücedir.
O, her þeyi kudretine boyun eðdiren
tek bir Allah’týr. (19)
De ki:
“Ben, her türlü þirk ve gösteriþten uzak durup
taat ve ibâdetimi
yalnýz Allah’a has kýlarak
sadece O’na kulluk ederim.” (20)
“Artýk siz
O’ndan baþka kime ve neye isterseniz,
ona kulluk ededurun!”
De ki:
“Gerçek anlamda zarara uðrayanlar,
kýyâmet gününde
hem kendilerini
hem de yakýnlarýný
ziyana sürükleyecek olanlardýr.
Apaçýk hüsrân iþte budur!” (21)
Biz bu Kur’an’da insanlar için
her türden ibretli misâller
ve apaçýk örnekler sunduk;
belki düþünüp öðüt alýrlar diye. (22)
Allah þöyle bir misâl veriyor:
Bir tarafta, karþýlýklý rekâbet hâlinde
birbirleriyle sürekli çekiþen
kötü huylu ortaklarýn emrinde çalýþan bir kiþi,
diðer tarafta
sadece tek bir insanýn emri altýnda bulunan
bir baþkasý:
bu iki adamýn durumu
hiç eþit olabilir mi?
Elbette olamaz.
O halde, bütün teþekkür ve övgüler
yalnýzca Allah’a olmalý;
kulluk ve ibâdet hiçbir ortaðý olmayan
Allah’a yapýlmalýdýr.
Ne var ki,
insanlarýn çoðu
bu gerçeði anlamaya yanaþmazlar. (23)
Rasûlüm!
Gerçek þu ki sen de öleceksin,
onlar da ölecekler. (24)
Sonra siz kýyâmet günü
Rabbinizin huzurunda duruþmaya çýkacak
ve orada birbirinizle dâvalaþacaksýnýz. (25)
Allah adýna yalan söyleyenden
ve kendisine ulaþan doðruyu yalanlayandan
daha zâlim kim olabilir?
Kâfirler için cehennemde yer mi yok? (26)
Allah kuluna yetmez mi?
Kalkmýþlar,
seni O’nun dýþýnda putlaþtýrýp
taptýklarý bir takým varlýklarla
korkutmaya çalýþýyorlar.
Allah kimi saptýrýrsa,
artýk onu yola getirecek kimse olmaz. (27)
Allah kimi de doðru yola erdirirse,
onu da þaþýrtacak, saptýracak kimse bulunmaz.
Allah, istediði anda
inkârcýlardan intikâmýný alan
karþý konulamaz kudret sahibi deðil midir? (28)
Onlara:
“Gökleri ve yeri kim yarattý?” diye
soracak olsan,
elbette: “Allah’týr” derler.
De ki:
“Öyleyse,
Allah’tan baþka ilâh diye yalvardýklarýnýza
bakmaz mýsýnýz?
Allah bana bir sýkýntý vermek istese,
onlar, O’nun takdir buyurduðu bu sýkýntýyý
giderebilirler mi?
Yahut O benim için bir rahmet dilese,
onlar, O’nun bahþettiði bu nimetin
bana ulaþmasýný önleyebilirler mi?”
De ki:
“Allah bana yeter!
Tevekkül edecek olanlar
yalnýzca O’na dayanýp güvensinler!” (29)
Yoksa onlar
Allah’tan baþka þefaatçiler mi edindiler?
De ki:
“Onlar hiçbir baðýmsýz mülkiyet
ve hâkimiyet sahibi olmadýklarý
ve akýl adýna hiçbir þey taþýmadýklarý halde
yine de mi onlarý
þefaatçi edineceksiniz?” (30)
De ki:
“Þefaat bütünüyle Allah’ýndýr.
Göklerin ve yerin mutlak mülkiyeti
ve hâkimiyeti yalnýz O’na aittir.
Sonunda, hesap vermek üzere,
O’nun huzuruna döndürüleceksiniz.” (31)
Ne zaman Allah eþi ortaðý olmayan
bir tek ilâh olarak anýlsa,
âhirete inanmayanlarýn kalplerindeki nefret
ve daralma
yüzlerine vurur.
Fakat Allah’ýn dýþýnda taptýklarý þeyler anýldýðýnda ise
hemen yüzleri güler,
neþelenirler. (32)
De ki:
“Ey gökleri ve yeri yoktan yaratan,
duyularýn ötesinde kalanlarý da
duyularýn algý sahasýna girenleri de
hakkiyle bilen
Allahým!
Anlaþmazlýða düþtükleri þeyler hakkýnda
kullarýnýn arasýnda hak ve adâletle
hükmünü verecek olan elbette sensin.
(Beni doðru olana ulaþtýrmaný bekliyor,
inkârcýlarý sana havâle ediyorum.)”(33)
(1) Rûm / 40. Ayet (2) Sâffât / 4. Ayet (3) Sâffât / 5. Ayet
(4) Sâffât / 149. Ayet (5) Sâffât / 150. Ayet (6) Sâffât / 151. Ayet
(7) Sâffât / 152. Ayet (8) Sâffât / 153. Ayet (9) Sâffât / 154. Ayet
(10) Sâffât / 155. Ayet (11) Sâffât / 156. Ayet (12) Sâffât / 157. Ayet
(13) Sâffât / 158. Ayet (14) Sâffât / 159. Ayet (15) Sâffât / 160. Ayet
(16) Sâffât / 161. Ayet (17) Sâffât / 162. Ayet (18) Sâffât / 163. Ayet
(19) Zümer / 4. Ayet (20) Zümer / 14. Ayet (21) Zümer / 15. Ayet
(22) Zümer / 27. Ayet (23) Zümer / 29. Ayet (24) Zümer / 30. Ayet
(25) Zümer / 31. Ayet (26) Zümer / 32. Ayet (27) Zümer / 36. Ayet
(28) Zümer / 37. Ayet (29) Zümer / 38. Ayet (30) Zümer / 43. Ayet
(31) Zümer / 44. Ayet (32) Zümer / 45. Ayet (33) Zümer / 46. Ayet