Deveye bakmazlar mý,
nasýl yaratýlmýþ? (44)
Göðe bakmazlar mý,
nasýl yükseltilmiþ? (45)
Daðlara bakmazlar mý,
nasýl çakýlýp dikilmiþ? (46)
Yeryüzüne bakmazlar mý,
nasýl serilip döþenmiþ? (47)
Geceyle gündüz,
güneþ ve ay
Allah’ýn birliðini ve kudretini gösteren delillerdendir.
Siz güneþe de aya da secde etmeyin;
her þeyi olduðu gibi
bunlarý da yaratan Allah’a secde edin,
eðer sadece O’na
kulluk yapacaksanýz. (23)
Allah’ýn birliðini ve kudretini gösteren
delillerden biri de þudur:
Sen yeryüzünü kurumuþ,
boynu bükük halde görürsün.
Fakat biz üzerine suyu indirdiðimiz de
harekete geçer, kýpýrdanýr, kabarýr.
Onu dirilten,
ölüleri diriltecek olanýn da
elbette tâ kendisidir.
Çünkü O’nun her þeye gücü yeter. (24)
Yakýnda biz onlara
hem dýþ dünyada
hem de insanlarýn kendi iç âlemlerinde
âyetlerimizi göstereceðiz;
tâ ki
Kur’an’ýn gerçeðin tâ kendisi olduðu
onlar için de gün gibi ortaya çýksýn.
Aslýnda,
Rabbinin her þey üzerinde þâhit olmasý
ve her þeyin O’na iþaret etmesi
en büyük delil olarak yetmez mi? (25)
Gökleri, yeri
ve bunlarýn içinde çoðaltýp yaydýðý
bütün canlý varlýklarý yaratmasý,
O’nun varlýðýný ve kudretini gösteren
delillerden biridir.
Allah’ýn,
dilediði anda
hepsini huzurunda toplamaya da gücü yeter. (26)
Denizlerde daðlar gibi
akýp giden gemiler de
O’nun varlýðýný ve kudretini gösteren
delillerinden biridir. (27)
Mü’minler için
göklerde ve yerde
Allah’ýn birliðini ve kudretini gösteren
nice deliller vardýr. (28)
Bu deliller gibi,
Kur’an’a ait olarak indirdiðimiz bu âyetler de
Allah’ýn âyetleri olup,
onlarý sana gerçeðin tâ kendisi olarak
ve tarafýmýzdan geldiklerinde
hiçbir þüphe olmayacak þekilde okuyoruz.
Artýk onlar,
Allah’a ve O’nun âyetlerine inanmadýktan sonra
baþka hangi söze inanacaklar? (29)
Rahimlere akýttýðýnýz meniyi
hiç düþünmez misiniz? (30)
Onu mükemmel bir insan olarak
siz mi yaratýyorsunuz,
yoksa yaratan biz miyiz?(31)
Aranýzda ölümü
þaþmaz bir plan çerçevesinde
takdir eden biziz.
Sizi öldürmemize
Engel olabilecek
hiçbir güç yoktur.(32)
Aslýnda siz ilk yaratýlýþýn
Allah’ýn kudretiyle gerçekleþtiðini
pekâla biliyorsunuz.
O halde bunun üzerinde düþünüp
ikinci yaratýlýþýn da
mümkün ve kaçýnýlmaz olduðunu
kabullenmeniz gerekmez mi? (33)
Topraða ektiðiniz tohumu
hiç düþünmez misiniz? (34)
Acaba o ekinleri yeþertip büyüten siz misiniz;
yoksa onu yetiþtiren biz miyiz? (35)
Dileseydik hepsini daha olgunlaþmadan
kurumuþ çerçöp hâline getirirdik de
þaþýrýp kalýrdýnýz: (36)
“Eyvâh, emeklerimiz boþa gitti,
çok zarara uðradýk.” (37)
“Bundan da öte,
biz her türlü rýzýktan büsbütün mahrum kaldýk!” diye
feryat ederdiniz. (38)
Ýçtiðiniz suyu hiç düþünmez misiniz? (39)
Onu bulutlardan siz mi indiriyorsunuz;
yoksa onu indiren biz miyiz? (40)
Dileseydik onu içilmesi mümkün olmayan tuzlu,
acý bir su yapardýk.
Öyleyse þükretmeniz gerekmez mi? (41)
Yakmakta olduðunuz ateþi
hiç düþünmez misiniz? (42)
Onun aðacýný siz mi yaratýp yetiþtiriyorsunuz;
yoksa onu yaratan biz miyiz? (43)
(23) Fussilet / 37. Ayet (24) Fussilet / 39. Ayet (25) Fussilet / 53. Ayet
(26) Þûrâ / 29. Ayet (27) Þûrâ / 32. Ayet (28) Câsiye / 3. Ayet
(29) Câsiye / 6. Ayet (30) Vâkýa / 58. Ayet (31) Vâkýa / 59. Ayet
(32) Vâkýa / 60. Ayet (33) Vâkýa / 62. Ayet (34) Vâkýa / 63. Ayet
(35) Vâkýa / 64. Ayet (36) Vâkýa / 65. Ayet (37) Vâkýa / 66. Ayet
(38) Vâkýa / 67. Ayet (39) Vâkýa / 68. Ayet (40) Vâkýa / 69. Ayet
(41) Vâkýa / 70. Ayet (42) Vâkýa / 71. Ayet (43) Vâkýa / 72. Ayet
(44) Gâþiye / 17. Ayet (45) Gâþiye / 18. Ayet (46) Gâþiye / 19. Ayet
(47) Gâþiye / 20. Ayet