O Rabbiniz,
sizin için yeryüzünü bir döþek,
göðü de bir binâ yaptý.
Gökten yaðmur indirip
onunla size rýzýk olarak çeþitli meyveler,
ürünler çýkardý.
O halde,
siz de gerçeði bile bile
Allah’a ortak koþmayýn! (1)
Rasûlüm!
Eðer üzerinde Allah’ýn lutuf ve merhameti olmasaydý,
onlardan bir grup vereceðin hükümde
seni bile
adâletten saptýrmaya kesinlikle yeltenmiþti.
Fakat onlar,
baþkasýný deðil ancak kendilerini saptýrýrlar
ve sana da hiçbir zarar veremezler.
Çünkü Allah,
sana kitabý ve hikmeti indirmekte
ve sana bilmediðin þeyleri öðretmektedir.
Allah’ýn sana olan lutfu
gerçekten çok büyüktür. (6)
Münafýklar,
sizinle ilgili olup bitenleri çok yakýndan izler
ve devamlý olarak havayý yoklarlar:
Þayet Allah size
bir zafer lutfederse:
“Biz de sizinle beraber deðil miydik?” derler.
Eðer kâfirlerin zaferden bir payý olursa,
o zaman da onlara yaklaþmak için:
“Biz size yardým ederek
gâlibiyetinizi temin etmedik mi?
Mü’minlerden gelecek felaketlere karþý
sizi korumadýk mý?” derler.
Allah, kýyâmet günü
aranýzda hükmünü verecektir.
Allah, mü’minler aleyhinde kâfirlere,
kalýcý bir gâlibiyet için
kesinlikle fýrsat tanýmayacaktýr. (7)
Münafýklar, kendilerince güyâ
Allah’ý aldatmaya çalýþýyorlar.
Oysa Allah,
onlarýn hilelerini sürekli kendi baþlarýna çeviriyor.
Onlar namaza kalktýklarýnda
tembel tembel kalkarlar,
insanlara gösteriþ yaparlar
ve Allah’ý da
pek az hatýrlarýna getirirler. (8)
Gerçek þu ki,
saðmal hayvanlarda da sizin için
büyük bir ibret bulunmaktadýr.
Nitekim, onlarýn karýnlarýnda
fýþký ile kan arasýndan çýkardýðýmýz,
içenlerin boðazýndan kolayca geçen,
lekelerden arýnmýþ
temiz bir sütle sizi besliyoruz. (9)
Hurma aðaçlarýnýn
ve üzüm asmalarýnýn meyvelerinden
hem sarhoþluk veren bir içki
hem de güzel bir rýzýk elde edersiniz.
Þüphesiz ki bunda
aklýný kullanan bir toplum için
kesin bir delil vardýr. (10)
Rabbin bal arýsýna þöyle vahyetti:
“Daðlarda, aðaçlarda
ve insanlarýn kurduklarý çardaklarda
kendine göz göz kovan edin.” (11)
“Sonra her türlü meyveden ye de,
bal yapmak üzere
Rabbinin sana takip etmen için belirlediði yollarý
tam bir inkýyatla tut!”
Onlarýn karýnlarýndan
çeþitli renklerde bir þerbet çýkar ki
onda insanlara þifa vardýr.
Þüphesiz bunda,
sistemli bir þekilde düþünen kimseler için
kesin bir delil ve ibret vardýr. (12)
Allah,
rýzýk konusunda bazýnýzý
bazýnýzdan üstün kýldý.
Ama kendilerine daha fazla rýzýk verilenler,
sahip olduklarý rýzýktan
ellerinin altýnda bulunan köle ve hizmetçilere
kendileriyle eþit seviyede olacaklarý ölçüde vermezler.
Hal böyleyken,
nasýl oluyor da üzerlerinde bulunan
Allah’ýn bunca nimetini
ve hakkýný
bile bile inkâr ediyorlar? (13)
Allah sizin için
kendi cinsinizden eþler yarattý;
eþlerinizden de size evlatlar ve torunlar verdi.
Sizi temiz ve hoþ nimetlerle rýzýklandýrdý.
Buna raðmen bazýlarý,
asýlsýz þeylere inanýp,
Allah’ýn bunca nimetine karþý
nankörlük mü ediyorlar? (14)
Allah sizi
annelerinizin karnýndan
hiçbir þey bilmez halde çýkardý;
size iþitme özelliði, gözler
ve gönüller verdi.
Umulur ki þükredersiniz. (15)
Allah yarattýðý þeylerden sizin için
gölgeler yaptý
ve kimi daðlarda sizin için
barýnaklar meydana getirdi.
Sizi sýcaktan ve soðuktan koruyacak elbiseler
ve savaþta sizi düþmandan koruyacak
zýrhlar var etti.
Allah,
size olan nimetini böylece tamamlýyor ki,
tam bir teslimiyetle
O’na yönelip itaat edesiniz. (16)
Ýnsan,
hakkýnda hayýrlý olacak þeyler için
dua ettiði gibi
þer olacak þeyler için de
dua eder.
Çünkü insan, çok acelecidir. (17)
Biz dünyayý isteyenlere de,
âhireti isteyenlere de
Rabbinin nimetlerinden bol bol veririz.
Çünkü Rabbinin nimetleri
kimseden esirgenmiþ deðildir. (18)
Ýnsanlarý dünyada çeþitli yönlerden
birbirlerine nasýl üstün kýldýðýmýza
bir baksana!
Ama âhirette
sahip olunacak dereceler ve üstünlükler
elbette daha büyük olacaktýr. (19)
Rabbiniz O’dur ki,
lutf u kereminden nasibinizi arayasýnýz diye
sizin için denizde gemileri
kolaylýkla akýtýp yüzdürür.
Gerçekten O,
size karþý çok merhametlidir. (20)
Gerçekten biz Âdemoðullarýný þerefli kýldýk,
onlara karada ve denizde
kendilerini taþýyacak vasýtalar lutfettik,
onlarý
temiz ve hoþ nimetlerle rýzýklandýrdýk
ve onlarý
yarattýðýmýz varlýklarýn bir çoðundan
üstün kýldýk (21)
“Yeryüzünü size döþek yapan,
orada sizin için yollar ve geçitler açan,
gökten yaðmur yaðdýrýp su indiren yine
O’dur.”
Ýþte biz o suyla
türlü türlü bitkilerden
çift çift bitiriyoruz. (22)
O bitkilerden
hem siz yiyin,
hem de hayvanlarýnýzý otlatýn.
Þüphesiz bunda akýl sahipleri için
nice dersler,
nice deliller vardýr. (23)
Görmedin mi Allah,
gökyüzünden bir su indirir de
yeryüzü onunla yemyeþil hâle gelir.
Þüphesiz Allah,
en derin, en görünmez þeylere nüfûz edip
lutufta bulunandýr;
her þeyi
en mükemmel þekilde bilendir. (24)
Görmedin mi Allah,
yeryüzünde olan her þeyi
ve denizde emriyle akýp giden gemiyi
sizin emrinize verdi.
Kendi izni olmadan
yerin üzerine düþmesin diye
göðü de O tutmaktadýr.
Þüphesiz Allah
insanlara çok þefkatlidir,
çok merhametlidir.(25)
Size hayat veren Allah’týr.
Sonra sizi öldürecek,
daha sonra sizi tekrar diriltecek olan da
O’dur.
Ama insan, gerçekten pek nankördür. (26)
Gökten belli bir ölçüye göre su indirip,
onu yeryüzünde tuttuk
ve yeraltýnda depoladýk.
Unutmayýn ki, bizim onu yok etmeye de
elbette gücümüz yeter. (27)
Ayrýca,
gerek o hayvanlara,
gerekse gemilere binerek
ulaþýmýnýzý saðlarsýnýz.(28)
Hastalýk, körlük, topallýk gibi
bir mazereti bulunmaksýzýn
savaþtan geri kalýp evde oturan mü’minlerle,
mallarýyla canlarýyla
Allah yolunda savaþanlar
elbette bir deðildir.
Allah,
mallarýyla canlarýyla savaþanlarý,
herhangi bir sebeple
savaþtan geri kalan kimselerden
derece itibariyle daha üstün tutmuþtur.
Gerçi Allah,
her birine varýlacak
en güzel yurt olan cenneti va‘detmektedir.
Yine de Allah,
cihâd edenleri,
pek büyük bir mükâfatla,
mücâdeleden kaçýp oturanlara üstün kýlmýþtýr.(2)
Melekler,
dininin emirlerini yerine getirmeyerek
kendilerine yazýk ederken canlarýný aldýklarý kimselere:
“Sizler ne iþle meþguldünüz?” diye sorarlar.
Onlar:
“Biz düþman yurdunda
dinimizi yaþamaktan âciz býrakýlmýþ,
gerçekten zayýf kimselerdik” derler.
Melekler de onlara:
“Allah’ýn arzý geniþ deðil miydi?
Orada uygun bir yere
hicret etseydiniz ya!” derler.
Onlarýn varacaðý yer cehennemdir.
Orasý, son durak olarak
ne fenâ bir yerdir. (3)
Ancak
hiçbir çareye gücü yetmeyen
ve hicret için bir yol bulamayan
gerçekten âciz ve zayýf erkekler, kadýnlar
ve çocuklar bunun dýþýndadýr. (4)
Allah’ýn bunlarý affedeceði umulur.
Allah çok affedici,
çok baðýþlayýcýdýr. (5)
Ey iman edenler!
Þeytanýn adýmlarýna uymayýn.
Kim þeytanýn adýmlarýna uyarsa,
bilin ki o,
ýsrarla hayâsýzlýðý,
çirkin ve kötü iþleri yapmayý emreder.
Eðer üzerinizde
Allah’ýn lutfu ve merhameti olmasaydý,
sizden hiç kimse ebediyen temize çýkamazdý.
Ancak
Allah dilediði kullarýný temize çýkarýr.
Allah her þeyi hakkiyle iþiten,
hakkiyle bilendir. (29)
1) Bakara / 22. Ayet 2) Nisâ / 95. Ayet 3) Nisâ / 97. Ayet
4) Nisâ / 98. Ayet 5) Nisâ / 99. Ayet 6) Nisâ / 113. Ayet
7) Nisâ / 141. Ayet 8) Nisâ / 142. Ayet 9) Nahl / 66. Ayet
10) Nahl / 67. Ayet 11) Nahl / 68. Ayet 12) Nahl / 69. Ayet
13) Nahl / 71. Ayet 14) Nahl / 72. Ayet 15) Nahl / 78. Ayet
16) Nahl / 81. Ayet 17) Ýsrâ / 11. Ayet 18) Ýsrâ / 20. Ayet
19) Ýsrâ / 66. Ayet 20) Ýsrâ / 70. Ayet 21) Tâ-Hâ / 53. Ayet
22) Tâ-Hâ / 54. Ayet 23) Hac / 63. Ayet 24) Hac / 65. Ayet
25) Hac / 66. Ayet 26) Mü’minûn / 18. Ayet 27) Mü’minûn / 22. Ayet
28) Nûr / 21. Ayet