Çakan þimþek,
neredeyse gözlerini kör edecek!
Þimþek önlerini aydýnlattýkça
ýþýðýnda yürürler;
üzerlerine karanlýk çöktüðünde ise
çakýlýp kalýrlar.
Allah dileseydi,
onlarýn kulaklarýný saðýr
ve gözlerini kör ederdi.
Çünkü Allah’ýn her þeye gücü yeter. (1)
Þayet biz
herhangi bir âyeti nesheder
veya unutturursak,
ya ondan daha hayýrlýsýný
veya onun bir dengini getiririz.
Bilmez misin ki,
Allah’ýn gücü her þeye yeter. (2)
Ehl-i kitaptan birçoðu,
sizi imanýnýzdan vazgeçirip
yeniden
küfre döndürmeyi isterler.
Onlar,
Hz. Muhammed’in peygamberliði ile ilgili gerçeði
apaçýk gördükten sonra,
sýrf içlerindeki kýskançlýk yüzünden
böyle yaparlar.
Artýk
Allah’ýn emri gelinceye kadar onlarý
kendi halinde býrakýn
ve serzeniþte bulunmayýn.
Þüphesiz Allah’ýn her þeye gücü yeter. (3)
Her milletin yöneldiði bir kýblesi vardýr.
Siz hep hayýrlý iþler yapmada
birbirinizle yarýþýn!
Nerede olursanýz olun,
Allah hepinizi huzurunda bir araya getirecektir.
Çünkü Allah’ýn her þeye gücü yeter. (4)
Veya þu kimsenin hâline
bakmaz mýsýn ki o,
altý üstüne gelip harap olmuþ
ýpýssýz bir þehirden geçerken:
“Allah, harabeye dönmüþ bu yeri
acaba nasýl diriltecek?” demiþti.
Bunun üzerine Allah onu öldürüp
yüz yýl sonra diriltti.
Sonra da kendisine
“Burada ne kadar kaldýn?” diye sordu.
O da:
“Ya bir gün,
yahut daha az” dedi.
Allah þöyle buyurdu:
“Hayýr,
yüz sene kaldýn.
Þimdi yiyeceðine ve içeceðine bak,
hiç bozulmamýþ!
Bir de eþeðine bak,
kemikleri nasýl çürümüþ!
Biz seni
insanlara yeniden dirilmenin gerçekliðine dâir
bir delil kýlalým diye böyle öldürüp dirilttik.
Þimdi de þu kemiklere bak,
onlarý nasýl da birleþtirip yerli yerine koyuyor,
sonra da onlara et giydiriyoruz!”
O kiþi,
gerçek bu þekilde kendisine apaçýk belli olunca:
“Artýk çok iyi biliyorum ki
Allah,
her þeye hakkýyla güç yetirendir” dedi. (5)
Göklerde ne var
ve yerde ne varsa
hepsi Allah’ýndýr.
Ýçinizden geçeni açýða vursanýz da,
gizleseniz de
Allah onun hesabýný sizden sorar.
Sonra O,
dilediðini baðýþlar,
dilediðine de azab eder.
Allah’ýn her þeye gücü yeter. (6)
De ki:
“Ey mülkün gerçek sahibi olan Allah!
Sen dilediðine mülkü verirsin,
dilediðinden mülkü çekip alýrsýn;
dilediðini yüceltip aziz kýlar,
dilediðini alçaltýp zelil edersin.
Bütün hayýrlar yalnýz senin elindedir.
Þüphesiz sen,
her þeye kâdirsin.(7)
De ki:
“Ýçinizdekini gizleseniz de
açýða vursanýz da
Allah onu bilir.
O, göklerde ve yerde olan her þeyi bilir.
Allah’ýn her þeye gücü yeter. (8)
Ey Ehl-i kitap!
Ýbrâhim hakkýnda niçin tartýþýp duruyorsunuz?
Halbuki Tevrat da
Ýncil de
önce deðil kesinlikle ondan sonra indirilmiþtir.
Hiç aklýnýzý kullanmýyor musunuz? (9)
Göklerin ve yerin hükümranlýðý
Allah’a âittir.
Allah her þeye kâdirdir. (10)
Ey insanlar!
Allah dilerse sizi yok eder,
yerinize baþkalarýný getirir.
Bunu yapmaya
Allah’ýn kudreti elbette yeter. (11)
Siz,
açýk veya gizli bir iyilik yaptýðýnýzda
ya da size yapýlan bir kötülüðü baðýþladýðýnýzda,
þunu bilin ki Allah da sizi affedecektir.
Çünkü Allah,
çok affedicidir,
her þeye gücü yetendir. (12)
“Allah, Meryem oðlu Mesîh’tir” diyenler
kesinlikle kâfir olmuþlardýr.
Onlara þöyle de:
“Þayet Allah Meryem oðlu Mesîh’i,
annesini
ve yeryüzünde bulunan herkesi
helâk etmek istese,
O’na kim engel olabilir?”
Göklerin, yerin
ve aralarýnda bulunan her þeyin mülkiyeti
ve hâkimiyeti
Allah’ýndýr.
O,
dilediðini yaratýr.
Çünkü Allah’ýn her þeye gücü yeter. (13)
Ey Ehl-i kitap!
Peygamberlerin arasýnýn kesildiði bir zamanda,
ileride: “Bize ne bir müjdeci geldi,
de bir uyarýcý” demeyesiniz diye
size dinî gerçekleri açýklayan elçimiz gelmiþ bulunuyor.
Gerçekten size
hem müjdeleyen
hem de uyaran bir peygamber gelmiþtir.
Allah, her þeye gücü yetendir. (14)
Bilmez misin ki,
göklerin ve yerin mülkiyeti ve hâkimiyeti
Allah’ýndýr.
O dilediðine azap eder,
istediðini baðýþlar.
Allah’ýn her þeye gücü yeter. (15)
Göklerin, yerin
ve bunlarda bulunan her þeyin mülkiyeti
ve hâkimiyeti Allah’ýndýr.
O’nun her þeye gücü yeter. (16)
Eðer Allah sana bir sýkýntý verecek,
bir zarar dokunduracak olursa,
onu yine kendisinden baþka giderecek yoktur.
Eðer sana bir iyilik lutfederse,
bilesin ki zâten
O’nun her þeye gücü yeter.(17)
Kalkmýþlar,
“Rabbinden ona
bizim istediðimiz türden bir mûcize indirilse ya!”
deyip duruyorlar.
De ki:
“Allah’ýn her türden mûcize göndermeye
elbette gücü yeter.”
Fakat onlarýn çoðu bunu bilmez. (18)
Hayýr, hayýr!
Dara düþtüðünüz her zaman olduðu gibi
yalnýz Allah’a yalvarýrsýnýz.
O da dilerse yalvardýðýnýz sýkýntýyý giderir
ve siz de
Allah’a koþtuðunuz ortaklarý
o sýrada unutuverirsiniz. (19)
Þöyle de:
“O, üstünüzden
veya ayaklarýnýzýn altýndan
size azap göndermeye,
yahut sizi fýrkalar hâlinde
birbirinize düþürüp
kiminize kiminin hýncýný tattýrmaya elbette kadirdir.”
Bak,
onlar iyice anlasýnlar diye
âyetleri nasýl inceden inceye,
döndüre döndüre açýklýyoruz? (20)
Þunu bilin ki,
ganimet olarak aldýðýnýz þeylerin beþte biri
Allah’a, Rasûlü’ne, onun akrabalarýna,
yetimlere, yoksullara
ve yolda kalmýþlara aittir.
Eðer
Allah’a ve iki ordunun karþýlaþtýðý,
hak ile bâtýlýn birbirinden ayrýldýðý günde
kulumuza indirdiðimize inanýyorsanýz
bunun böyle olduðunu kabul edin.
Allah her þeye hakkiyle güç yetirendir. (21)
Eðer size emredildiði gibi
topluca savaþa çýkmazsanýz,
Allah sizi
acýklý bir azab ile cezalandýrýr
ve yerinize itaatkâr baþka bir toplum getirir de
savaþa çýkmamakla
O’na hiçbir zarar veremezsiniz.
Allah’ýn her þeye gücü yeter. (22)
“Dönüþünüz yalnýzca Allah’adýr.
O’nun her þeye gücü yeter.” (23)
Sizi Allah yoktan yarattý,
sonra günü gelince sizi vefat ettirir.
Ýçinizden bir kýsmý,
biraz bir þey bildikten sonra
bebekler gibi
hiçbir þey bilmez hâle gelmesi için
ömrün en düþkün bunaklýk çaðýna býrakýlýr.
Þüphesiz Allah,
her þeyi hakkiyle bilen,
her þeye gücü yetendir. (24)
Göklerin ve yerin taþýdýklarý
gerçeðin duyulardan gizli boyutunu
ve gelecek adýna neler sakladýklarýný
hakkiyle bilen
ve onlar üzerinde mutlak tasarruf sahibi olan
ancak Allah’týr.
Kýyâmetin kopmasý ise
baþka deðil ancak bir göz kýrpmasý süresi,
hatta ondan daha kýsa bir zaman içinde
olup bitecektir.
Þüphesiz ki Allah’ýn
her þeye gücü yeter. (25)
1) Bakara / 20. Ayet 2) Bakara / 106. Ayet 3) Bakara / 109. Ayet
4) Bakara / 148. Ayet 5) Bakara / 259. Ayet 6) Bakara / 284. Ayet
7) Âl-i Ýmrân / 26. Ayet 8) Âl-i Ýmrân / 29. Ayet 9) Âl-i Ýmrân / 65. Ayet
10) Âl-i Ýmrân / 189. Ayet 11) Nisâ / 133. Ayet 12) Nisâ / 149. Ayet
13) Mâide / 17. Ayet 14) Mâide / 19. Ayet 15) Mâide / 40. Ayet
16) Mâide / 120. Ayet 17) En’âm / 17. Ayet 18) En’âm / 37. Ayet
19) En’âm / 41. Ayet 20) En’âm / 65. Ayet 21) Enfâl / 41. Ayet
22) Tevbe / 39. Ayet 23) Hûd / 4. Ayet 24) Nahl / 70. Ayet
25) Nahl / 77. Ayet