Rasûlüm! De ki:
“Rabbimin kelimelerini yazmak için
denizler mürekkep olsa,
hatta bir o kadar daha ilâve yapsak,
Rabbimin kelimeleri tükenmeden
o denizler tükenir.” (17)
Buna raðmen öyle insanlar var ki,
Allah’tan baþka varlýklarý
O’na denk tutar da,
Allah’ý sever gibi onlarý severler.
Gerçek mü’minlerin
Allah’a olan sevgileri ise,
her þeyden daha saðlam ve daha kuvvetlidir.
Keþke o zulmedenler,
azabý gördüklerinde anlayacaklarý gibi,
þimdiden bütün kuvvetin Allah’a ait olduðunu
ve Allah’ýn,
azabý gerçekten çok þiddetli bir zat olduðunu
anlasalardý! (1)
Rasûlüm!
Rabbinin kitabýndan sana vahyedileni oku.
O’nun kelimelerini deðiþtirebilecek
hiçbir kuvvet yoktur.
O’ndan baþka
bir sýðýnak da bulamazsýn!(16)
Yüzlerinizi doðu ya da batý tarafýna çevirmeniz
iyilik deðildir.
Asýl iyilik;
Allah’a, âhiret gününe,
meleklere, kitaplara
ve peygamberlere inanan;
malýný sevdiði halde
akrabasýna, yetimlere, yoksullara,
yolda kalan gariplere,
dilenenlere,
hürriyetine kavuþmak isteyen köle
ve esirlere veren;
namazý dosdoðru kýlýp zekâtý ödeyen;
antlaþma yaptýðýnda sözünde duran;
sýkýntý, darlýk, hastalýk
ve þiddetli savaþ zamanlarýnda
sabredenlerin yaptýðýdýr.
Kulluklarýnda samimi ve dürüst olanlar
iþte bunlardýr;
gerçek takvâ sahipleri de yine bunlardýr. (2)
Rasûlüm! De ki:
“Eðer Allah’ý seviyorsanýz bana uyun ki
Allah da sizi sevsin
ve günahlarýnýzý baðýþlasýn.
Allah çok baðýþlayýcýdýr,
engin merhamet sahibidir. (4)
De ki:
“Allah’a ve Peygamber’e itaat edin.”
Eðer yüz çevirirlerse,
bilsinler ki Allah,
kâfirleri sevmez. (5)
Allah,
vaktiyle bütün peygamberlerden:
“Size kitap ve hikmet verdikten sonra,
sahip olduðunuz bu bilgileri tasdik eden
bir peygamber size geldiðinde,
ona mutlaka inanacak
ve kesinlikle yardým edeceksiniz!” diye
söz almýþtý.
Ardýndan:
“Bunu kabul ettiniz,
bu aðýr yükümü sýrtýnýza aldýnýz mý?” diye sormuþ,
onlar da:
“Kabul ettik” demiþlerdi.
Bunun üzerine Allah:
“Öyleyse þâhit olun,
ben de sizinle beraber þâhit olanlardaným”
buyurdu. (6)
Rasûlüm!
Bütün insanlara ilan et:
“Ey insanlar!
Þüphesiz ben
Allah’ýn, sizin hepinize gönderilmiþ peygamberiyim.
O Allah ki,
göklerin ve yerin mülkiyeti ve hâkimiyeti
O’nundur.
O’ndan baþka ilâh yoktur;
hayat verir ve öldürür.
O halde Allah’a iman edin;
Allah’a ve O’nun bütün sözlerine,
kitaplarýna inanan o Ümmî Peygamber’e de
iman edip ona uyun ki
doðru yolu bulasýnýz.” (15)
Biz de onun duasýný kabul buyurduk;
hanýmýný doðuma elveriþli hâle getirerek
ona Yahya’yý baðýþladýk.
Gerçekten onlar,
hayýrlý iþler yapmakta birbiriyle yarýþan,
sevap umarak ve azabýmýzdan korkarak
bize yalvaran,
bize karþý pek derin bir korku
ve saygý içinde bulunan
kimselerdi. (7)
Rasûlüm!
Kullarým sana beni sorarlarsa,
þüphesiz ben onlara çok yakýným.
Bana dua edenin
duasýna icâbet ederim.
Öyleyse onlar da
benim dâvetime uysunlar
ve bana iman etsinler.
Böyle yaparlarsa,
en doðru yolu bulmuþ olurlar. (3)
Mü’min kadýnlara da söyle:
Gözlerini harama bakmaktan sakýnsýnlar;
iffet ve namuslarýný korusunlar.
Mecbûren görünen kýsýmlarý müstesnâ,
güzelliklerini ve süslerini teþhir etmesinler.
Baþörtülerini,
yakalarýnýn üzerine kadar örtsünler.
Güzelliklerini ve süslerini;
kocalarýndan, babalarýndan, kayýnpederlerinden,
kendi oðullarýndan,
üvey oðullarýndan,
erkek kardeþlerinden,
erkek kardeþlerinin oðullarýndan,
kýz kardeþlerinin oðullarýndan,
müslüman kadýnlardan,
kendi câriyelerinden,
erkeklikten kesilip kadýnlara ihtiyaç duymayan hizmetçilerden
veya henüz kadýnlarýn mahrem yerlerini anlamayan çocuklardan
baþkasýna göstermesinler.
Bir de gizledikleri güzelliklere, süslere
dikkat çekecek
ve erkeklerde arzu uyandýracak þekilde
ayaklarýný yere vurarak yürümesinler.
Ey mü’minler!
Hepiniz tevbe ederek
Allah’a yönelin ki kurtuluþa eresiniz. (8)
Rasûlüm! De ki:
“Eðer babalarýnýz,
oðullarýnýz, kardeþleriniz, eþleriniz, kabileniz,
kazandýðýnýz mallar,
iyi iken durgunluða uðramasýndan korktuðunuz ticâret
ve hoþunuza giden meskenler
size
Allah’tan, Rasûlü’nden
ve O’nun yolunda cihattan daha sevimli ise
o zaman
Allah’ýn azap emri gelinceye kadar bekleyin!
Çünkü Allah,
böyle yoldan çýkmýþ fâsýklar gürûhunu
doðru yola erdirmez.” (10)
Görmez misin ki,
göklerde ne var,
yerde ne varsa
hepsini Allah bilir?
Üç kiþi
gizli bir görüþme için
bir araya gelecek olsa
veya fýsýldaþsa
mutlaka dördüncüleri Allah’týr.
Beþ kiþi bir araya gelse
veya fýsýldaþsa
altýncýlarý mutlaka Allah’týr.
Bundan daha az
veya daha çok sayýda kiþi
her nerede bir araya gelirse gelsin,
ne fýsýldaþýrsa fýsýldaþsýn
Allah mutlaka yanlarýndadýr.
Sonra da
Allah onlara yaptýklarýný
kýyâmet gününde tek tek bildirecektir.
Doðrusu Allah,
her þeyi hakkiyle bilir. (9)
Sonra Âdem,
Rabbinden öðrendiði sözlerle
Allah’a yalvardý,
tevbe etti,
Allah da tevbesini kabul buyurdu.
Doðrusu O,
tevbeleri çok kabul eden,
nihâyetsiz merhamet sahibi olandýr. (11)
Bundan önce
kýssalarýný sana anlattýðýmýz peygamberlere
ve kendilerinden sana bahsetmediðimiz
daha baþka peygamberlere de vahyettik.
Allah,
Mûsâ ile de özel bir þekilde konuþtu. (12)
Rasûlüm!
Hiç þüphesiz senden önce de
nice peygamberler yalanlandýlar.
Fakat onlar bütün bu yalanlanmalarýna
ve maruz kaldýklarý sözlü, fiilî
her türlü eziyete katlandýlar.
Derken
kendilerine yardýmýmýz yetiþti de,
sonunda kazananlar onlar oldu.
Öyle ya,
Allah’ýn sözlerini,
yardým ve zafer va‘dini
deðiþtirebilecek kimse yoktur.
Nitekim o peygamberlerle ilgili
ibret verici hâdiselerden bir kýsmý
zâten sana ulaþmýþ bulunuyor. (13)
Rabbinin sözü
doðruluk yönüyle de,
adâlet yönüyle de mükemmeldir.
O’nun sözlerini deðiþtirebilecek
hiç kimse yoktur.
O her þeyi hakkiyle iþiten,
kemâliyle bilendir.(14)
Eðer
yeryüzündeki bütün aðaçlar kalem,
denizler de mürekkep olsa,
arkasýndan buna yedi deniz daha eklense,
imkâný yok,
Allah’ýn kelimeleri yazmakla bitmez.
Muhakkak ki Allah,
kudreti dâimâ üstün gelen,
her hükmü ve iþi hikmetli ve saðlam olandýr. (18)
1) Bakara / 165. Ayet 2) Bakara / 177. Ayet 3) Bakara / 186. Ayet
4) Âl-i Ýmrân / 31. Ayet 5) Âl-i Ýmrân / 32. Ayet 6) Âl-i Ýmrân / 81. Ayet
7) Enbiyâ / 90. Ayet 8) Nûr / 31. Ayet 9) Mücâdele / 7. Ayet
10) Tevbe / 24. Ayet 11) Bakara / 37. Ayet 12) Nisâ / 164. Ayet
13) En’âm / 34. Ayet 14) En’âm / 115. Ayet 15) A’râf / 158. Ayet
16) Kehf / 27. Ayet 17) Kehf / 109. Ayet 18) Lokman / 27. Ayet