bir döngüdür bu yüzden su ve ateþ
hüzün potasýnda insaný yandýrýp yundurmak için
belki baþýna baht,
ayaðýna taht kondurmak için
rüyalara siyah hüzünler düþürmek için
damlada denizce çaðladýn mý hiç
deniz ki ateþlere sürgün sancýlarda
eflatun düþünceler çoðaltýr
kelimeleri tutsak olmuþ zamanlarý
can evine dalga dalga sürükler kasýtla
terkisinde uyuyan saðýr uðultular
karanlýðýn kurþuni aðýrlýðýný getirir
ufuklardan
gözyaþý nedir bilir misin
fecrin öncesinde gizli gizli aðladýn mý hiç
yüreðinde melal büyüten aþýða
bir tesellidir oysa
yavaþ yavaþ yurduna dönüþlerdeki özlemidir
seher yelinin
gözyaþý nedir bilir misin
yaðmayan yaðmurlarýn altýnda yalýnayak
gökteki güzelliklere tutkun gelincik tarlalarýný
seher yürüyüþleriyle geçen sevdalýlarýn
yaþamasýdýr o kýzýl vakitleri
*
hicretin 9.senesinde
islâm nuru bütün haþmetiyle
arabistan yarýmadasýný kucaklamýþtý
resulullahýn elinde artýk
bir çok maddi imkanlar vardý
islam devletinin serveti çoðalmýþ
müslümanlarýn durumlarý oldukça düzelmiþti
resulullah
her türlü imkâna kavuþmuþ olmasýna raðmen
sade hayatýndan ayrýlmýyor
mütevazi yaþayýþýna devam ediyor
lüks ve debdebeye iltifat etmiyordu
ezvac-ý tahirat
kadýnlýðýn fýtratýnda bulunan
ziynet ve dünya malýna karþý meyliyle
dünyanýn refah ve bolluðundan
giyim kuþam ve ziynetinden
bol nimetler içinde yaþamaktan
nasiplerini almak istiyorlardý
bunun için de zaman zaman
peygamberimiz (s.a.v.)’in etrafýnda toplanarak
bizler de baþka kadýnlarýn istedikleri
ziynetleri isteriz derlerdi
sonra da her biri bir takým þeyler isterdi
efendimiz, kendisi sade yaþadýðý gibi
hanýmlarýnýn da sade bir hayat sürmelerini
buna rýza göstermelerini arzu ediyordu
bunun için de isteklerine müspet cevap vermiyordu
ezvac-ý tahiratýn bu tarz isteklerde bulunmasýndan
mübarek gönülleri rahatsýzlýk duyuyordu
efendimizin mutat bir adeti vardý
her ikindi namazýndan sonra
hanýmlarýný dolaþýr
onlarýn hal ve hatýrlarýný sorar
ihtiyaçlarýný tespit ederdi
akþamlarý bir hanýmýnýn odasýnda
diðer bütün hanýmlarý da toplanýr
sohbet ederlerdi
sonra da herkes kendi hücresine çekilirdi
bu mutat ziyaretlerinde
ezvac-ý tahiratýn her biri de
kendilerine ikram ederlerdi
günün birinde
hz. zeyneb binti cahþ validemize
bir tulum bal hediye getirmiþti
hz. zeyneb de her geliþinde
resul-i ekreme çok sevdiði baldan
þerbet yaparak ikramda bulunurdu
bu sebeple o, hz. zeyneb’in yanýnda
her zamankinden fazla kalýrdý
bu durum hz. aiþe’nin nazarýndan kaçmadý
sebebini merak etmeye baþladý
bir ara cariyesi vasýtasýyla
bu fazla duruþun sebebinin
ikram edilen bal þerbeti olduðunu öðrendi.
hz. aiþe ile
hz. zeyneb arasýnda
her nedense bir rekabet vardý
bu yüzden peygamberimiz (s.a.v.)’in pak zevceleri
iki gruba ayrýlmýþlardý
resul-i ekremin
hz. zeyneb’in odasýnda
fazla kalmasýndan müteessir olan
hz. aiþe gayrete geldi
taraftan olan diðer hanýmlarý toplayarak
kendilerine þu talimatý verdi…
resulullah hangimizin yanýna gelirse
kendisine þöyle soracaðýz
ya resulallah…
megafýr mi yediniz
resulullah,
hayýr diyecektir
biz de o zaman
o halde bu koku ne diye soracaðýz
tabii ki o
zeynep bana bal þerbeti içirmiþti
cevabýnda bulunacaktýr
o zaman da biz
demek o balýn arýsý
urfut aðacýndan yayýlmýþ, bal toplamýþ deriz.
maðfur, fena kokulu urfut aðacýnýn
yapýþkan,tatlý
fakat fena kokulu bir zamkýdýr
peygamber efendimiz (a.s.m.)
bu kokudan fazlasýyla rahatsýz olurdu
hz. aiþe bunu bildiði için
bu tarz bir talimatta bulunmuþtu.
alemlere rahmet olarak gönderilen efendimiz
bir gün hz. hafsa’nýn odasýna girerken
ya resulallah…megafir mi yediniz
sorusuyla karþýlaþtý
efendimiz, hayýr dedi
hz. hafsa, o halde bu koku ne diye sordu
efendimiz, zeynep binti cahþ’ýn evinde
bal þerbeti içmiþtim buyurdu
hz. hafsa
demek ki, o balýn arýsý
urfut aðacýndan yayýlmýþ
bal toplamýþ dedi
resul-i ekrem
onu bir daha içmem diyerek yemin etti
iþte, yemin ettim
sakýn bunu baþka bir kimseye duyurma buyurdu
böylece efendimiz
sýrf hanýmlarýný memnun etmek
aralarýndaki fitri kýskançlýðýn
aile nizamý üzerinde aksi tesiri olarak
kendisine helal bir gýda baldan
faydalanmamaya yemin etmiþ oluyordu
peygamberimiz (s.a.v.)’in
baldan istifade etmemeye yemin etmesi üzerine
þu ayet-i kerime nazil oldu
‘ey peygamber
niçin hanýmlarýnýn hoþnutluðunu arayýp da
Allah’ýn helal kýldýðý þeyi kendine yasaklýyorsun
Allah çok baðýþlayýcý
çok merhamet edicidir.’
hz. hafsa
resul-i ekremin bu sýrlarýný gizleyemedi
çok geçmeden anlaþtýklarý hz. aiþe’ye duyurdu
duruma bundan sonra
diðer hanýmlarý da iþitti
hz. resulullah
hz. hafsa’ya serzeniþte bulundu
ezvac-ý tahirat’tan bazýlarý
dünya hayatýnýn ziynet ve refahý ile ilgili
bazý istek ve tekliflerde bulundular
peygamberimiz (s.a.v.)
hem bu duruma üzüldü
hem de hanýmlarýnýn birbirlerini kýskanmalarýndan
fazlasýyla rahatsýz oldu
dünya hayatýnýn nazarýndaki ehemmiyetsizliðini anlatmak
hanýmlarýna bir ders vermek
ayný zamanda aralarýndaki kýskançlýk ve çekememezliðe
bir derece mani olabilmek düþüncesiyle
zatýna besledikleri muhabbeti ölçmek maksadýyla
onlardan bir ay uzak durmak üzere yemin etti
bu yeminden sonrada
meþrebe diye anýlan çardakta
tek baþýna yatýp kalkmaya baþladý
iþte bu hadiseye i’la hadisesi denir
i’la mutlak yemindir
erkeðin hanýmýna yaklaþmamaya yemin etmesi demektir
peygamber efendimizin (a.s.m.)
meþrebe’de yalnýz baþýna kaldýðýný duyan sahabiler
hanýmlarýný boþamýþtýr düþüncesiyle telaþlandýlar
hz. ömer, bu telaþýný þöyle anlatýr
medine’nin avali semtinde oturuyordum
ensardan bir komþum vardý
ikimiz birer gün arayla
resulullahý ziyaret ederdik
gecenin bir kýsmý geçmiþti
gelerek kapýyý þiddetle çaldý
telaþla açtým
ne var diye sordum
büyük bir felaket dedi
ne oldu dedim
gassaniler medine’ye hücuma mý geçtiler
hayýr,dedi
daha fena bir þey oldu
resulullah, zevcelerini boþamýþ
bunun üzerine sabah namazýný kýldýktan sonra
giyinip kuþandým ve medine’ye indim
hafsa’nýn yanýna vardým
aðlýyordu
ne diye aðlýyorsun dedim
ben, seni resulullaha karþýlýk vermekten
kendisinden bir þey istemekten
sakýndýrmamýþ mýydým.
sonra sordum
Allah resulü sizleri boþadý mý
bilmiyorum dedi
resulullah þimdi nerede diye sordum
þuradaki meþrebe’de inzivaya çekilmiþ dedi.
kalktým, resulullahýn bulunduðu yere yaklaþtým
kapýda hizmetçisi rebah vardý
ey rebah dedim
resulullahýn yanýna girmem için izin iste
rebah içeri girip çýktý
arzunuzu arz ettim
sustu, bir þey söylemedi dedi
dönüp mescide gittim
ashab-ý kiramdan bazýlarý minberin etrafýnda
üzgün üzgün oturuyorlardý
ben de biraz oturdum
canýmýn sýkýntýsý bir türlü geçmiyordu
minberin yanýnda bir müddet oturdum
endiþe ve üzüntümden bir türlü kurtulamýyordum
yine resulullahýn bulunduðu odaya yaklaþtým
sesimi yükselterek
ey rebah dedim
ben resulullahý görmek istiyorum
müsaade iste
rebah içeri girdi ,çýkýnca
gir, artýk sana izin verdi
içeri girdim
Allah resulüne selam verdim
hasýrdan örtülü bir yatak üzerinde idi
etrafýma bakýndým
bir yanda bir avuç arpa
diðer yanda asýlý bir post gördüm
gözlerim yaþardý
resulullah,
niçin aðlýyorsun diye sordu
ya resulallah… nasýl aðlamayayým ki
kisralar, kayserler dünyanýn zevk ü sefasýný sürerken
siz Allah’ýn en sevgili kulu olduðunuz halde
bu basit þartlar içinde yaþýyorsunuz
resulullah,
ey hattab’ýn oðlu ömer dedi
dünya nimeti onlarýn
ahret saadeti de bizim olmasýna razý deðil misin
sonra ,ya resulallah
hanýmlarýný boþadýn mý diye sordum
mübarek baþlarýný bana doðru kaldýrarak
hayýr buyurdular
bu cevap karþýsýnda birden bire
Allahü Ekber dedim
sonra da,bütün ashap keder içindeler
gidip kendilerine hakikati söyleyeyim mi dedim
resulullah,
olur dedi
yüzünden üzüntüsü daðýlýncaya kadar konuþtu
nihayet þenlendi ve gülmeye baþladý
bunun üzerine çýkýp mescidin kapýsýna dikildim
yüksek sesle baðýrdým
resulullah, hanýmlarýný boþamamýþtýr
bir ay dolunca resulullah
inzivadan çýkarak hanýmlarýyla görüþmeye baþladý
bu sýrada þu ayet-i kerime nazil oldu
‘ey peygamber, hanýmlarýna de ki
eðer dünya hayatýný ve zevkini istiyorsanýz
gelin boþanma bedelinizi verip
sizi güzellikte serbest býrakayým
eðer Allah’ý, resulünü ve ahret yurdunu istiyorsanýz
þüphesiz ki sizden iyilik yapan
ve iyi kullukta bulunanlar için
Allah pek büyük bir mükafat hazýrlamýþtýr’
resul-i ekrem (a.s.m.) hanýmlarýný
dünya ve dünya ziyneti ile
Allah ve resulünü tercihte
serbest býrakmaya memur edilmiþ oluyordu.
ayet, nazil olduðu sýrada
efendimiz hanýmlarýndan
hz. aiþe’nin yanýndaydý
ilk önce meseleyi ona açtý
bu konuda babasýna anasýna
danýþabileceðini de beyan etti.
hz. aiþe derhal cevabýný verdi
ben, bu hususta mý anneme babama danýþacaðým
ben elbette ki
Allah’ý, resulünü ve ahret yurdunu tercih ediyorum
peygamber efendimiz bu cevaba gülümsedi
diðer ezvac-ý tahirat da
ayný þekilde Allah ve resulünün rýzasýný
ve ahiret yurdunu
dünya ve ziynetine tercih ettiler
böylece fahr-i kainat efendimize
muhabbetlerini ispatlamýþ oldular
redfer