etrafýnda bir avuç mücahitle kalan resul-i ekrem
düþmanýn bir sel gibi üzerine akýp gelmekte idi
bu dehþetli hengamede
resul-i kibriya
düldül’ün dizginini tutan amcasý hz. abbas’a
ey ensar cemaati
ey semure aðacýnýn altýnda
biat etmiþ bulunan sahabiler topluluðu
neredesiniz, diye seslen
emrini verdi
hz. abbas, gür sesiyle nida etti
gür seda, dalga dalga vadiyi çýnlattý
kaçan mücahitler, durdular
etraf alaca karanlýktan sýyrýlýp
aydýnlýða kavuþtuðu gibi
mücahitler de yüreklerini kaplayan ürkeklikten sýyrýlýp
kendilerine geldiler
zihinlerinde artýk þimþekler çakýyordu
nereye gidiyoruz
resulullahý kime terk ediyoruz diyorlardý.
sanki daldýklarý derin bir uykudan
uyanýr gibi olmuþlardý
resul-i ekreme verdikleri vaatleri
bir anda hatýrlýyorlar
toparlanmaya baþlýyorlardý
kaçan ayaklar
þimdi kan ve ölüm deryasýnda
cesaret abidesini andýran
peygamberimiz (s.a.v.)’in etrafýna koþuþuyordu
bozulan ordu
tekrar toparlanmaya baþladý
bir anda
efendimizin etrafýný saran mücahitler
kýlýçlarýný sýyýrýp cesaret ve var güçleriyle
düþmanýn üzerine saldýrdýlar
kýlýç þakýrtýlarýna
mücahitlerin tekbir sadalarý karýþtý
düþman bir anda
dehþet ve korku içinde kaldý
*
mekke’nin fethi ile
kureyþ’in hemen hemen tamamý
islamiyetle þereflenmiþti
fetih, ayný zamanda civar kabileler
kureyþlilere taraftar bulunan kabileler üzerinde
müsbet tesirler býrakmýþ
onlarýn islama karþý gönüllerinde sevgi dolu
sýcak bir alaka duymasýna sebep olmuþtu
gönülleri hala bu sýcak ilgiden mahrum bulunan
bu mahrumiyetten
sýyrýlmak arzusu taþýmayanlar da vardý
sakif ve havazin kabileleri
bunlarýn baþýnda yer alýyordu
eskiden beri peygamberimiz’e(s.a.v.) karþý
þiddetli düþmanlýklarýyla biliniyorlardý
birçok arap kabilesi gelip
resul-i ekreme sadakat elini uzattýðý halde
bunlar düþmanlýklarýný bir türlü yenemiyorlardý
o civarýn en güçlü kabileleri oluþu
kendilerini aldatýyor
yersiz bir gurura sevk ediyordu
büyüyen endiþeleri onlarý
hazýrlanýp mekke üzerine yürümeye kadar götürdü
gayeleri,efendimizin (s.a.v.)’in üzerlerine gelmesine
fýrsat tanýmadan
mekke’ye ansýzýn baskýnda bulunmaktý
kýsa zamanda etraftaki bazý kabilelerin de katýlmasýyla
havazinlerin lideri malik bin avf’ýn kumandasýnda
20.000 kiþilik bir ordu teþkil ettiler
kumandan malik bin avf
askerlerin cesaretle çarpýþmalarý
dönüp geri kaçmamalarý için
bütün kadýn, çocuk ve davarlarýn da
orduya katýlmasýný temin etmiþti
gelip evtas mevkiinde karargahýný kurdu
resul-i kibriya
havazin ve sakiflilerin
islam topraklarýna saldýrmak için
bir araya geldiklerini haber alýnca
yerinde bastýrmak için süratle hazýrlýða geçti.
peygamberimiz (s.a.v.)
mekke’nin fethi günü müslüman olan
henüz yirmi yaþýnda bir genç olan
attab bin esid’i mekke’ye vali tayin etti
islâm ve kur’an’ý öðretmek üzere de
muaz bin cebel’i þehirde vazifelendirdi
hicretin sekizinci senesi
þevval ayýnýn beþinci günü
on iki bin kiþilik islam ordusu
efendimizin (a.s.m.) kumandasýnda
mekke’den, düþmanýn toplandýðý mevkie doðru
hareket etti
ordunun iki binini mekkeliler teþkil ediyordu
ayrýca orduda seksen kadar da müþrik vardý
kureyþ’in birçok ileri geleni
bu seksen kiþinin arasýnda bulunuyordu
maksatlarý, hangi tarafýn galip geleceðini bizzat görmek
elde edilen ganimetten istifade etmekti
bu muhteþem kalabalýða güvenen
mücahidlerden bazýlarý þöyle dediler
artýk, bugün azlýk yüzünden maðlup olmayýz
halbuki onlar, Allah’ýn yardýmýyla birçok kere
az bir kuvvetle kendilerinden hem sayýca
hem silahça kat kat üstün bulunan
birçok kalabalýðý maðlûp etmiþlerdi
resul-i ekrem (a.s.m.)
bu sözlerden hiç hoþlanmadý
þevval ayýnýn on biri salý günü idi
resul-i ekrem ordusuyla
iniþli çýkýþlý, birçok dar geçitleri
gizli yollarý bulunan huneyn vadisine vardý
seher vakti ordusunu saf düzenine koydu
bayraktar ve sancaktarlara
bayrak ve sancaklarýný teslim etti
resul-i ekrem,
tedbirde asla kusur etmiyordu
düldül’ün üzerinde bulunuyordu
sýrtýna iki zýrh gömlek
baþýna takke giymiþ
takkenin üzerine ise miðfer geçirmiþti
sabahýn alaca karanlýðý henüz çevreye hakimdi
düþmanýn tertibat ve harekatýndan habersiz olan
hz. halid emrindeki öncü kuvvetlerle saldýrdý
bu saldýrýþla birlikte
vadinin iki hakim yerinde pusu kurmuþ olan
düþmanýn oklarýna hedef oldular
askeri manevraya elveriþli olmayan dar vadide
ok yaðmuru mücahitleri þaþkýna çevirdi
etrafýn henüz karanlýk olmasý ise
iþi bütün bütün güçleþtiriyordu
neye uðradýklarýný anlamayan mücahitler
geri çekilmek zorunda kaldýlar
öncü kuvvetlerin geri çekiliþini
orduya gönüllü olarak katýlan
mekkeli yeni müslümanlarýn
geri çekiliþi takip etti
geri çekilme bir nevi
bozguna dönme istidadý gösterir gibi oldu
durum oldukça nazik
manzara oldukça acýklý ve ibretliydi
resulullahýn etrafýnda sadece
yüz kadar mücahidin bulunduðu görülüyordu
düþman ise yirmi bin kiþilik kuvvetiyle
o tarafa doðru ilerliyordu
efendimiz,
iki tarafýndan kaçýþan mücahitlere
þöyle seslendi
ey insanlar
nereye gidiyorsunuz
bana doðru geliniz
ben Allah’ýn resulüyüm
ben, muhammed bin abdullah’ým
harp meydaný bir ana baba gününe dönmüþtü
develer birbirine giriyor
at kiþnemeleri toza dumana karýþarak
etrafa korku saçýyordu
resul-i ekrem
herkesin kendisini býrakýp gerisin geri kaçtýðý
düþman kuvvetlerinin
sel gibi üzerine akýp geldiði bu sýrada
düldül’ün üzerinde
bir cesaret abidesi gibi duruyordu
tek adým geri çekilmediði gibi
zerre kadar korku eseri de göstermiyor
cesaretini, ümit ve metanetini kaybetmiyordu
bu kan ve ateþ deryasýnda
böylesine sebat ederek durmak
düþmanýn yirmi bin kiþilik kuvvetine karþý
mukavemet göstermek
ancak o kahramanlar kahramanýnýn þaný idi
islam ordusunun
böylesine beklenmedik bir bozgunla
karþý karþýya kalmasý
anýnda kureyþlilerden bazý kimseler
ileri geri konuþmaya baþladýlar
o sýrada safvan bin umeyye’nin kardeþi gelip
müjdeler olsun
bugün sihir bozuldu
tesirini kaybetti deyince ,
safvan bin ümeyye’den þu cevabý aldý
sus Allah senin aðzýný yýrtsýn
bana havazinlilerden birinin hakim olmasýndan
kureyþli birinin hakim olmasý daha hoþ gelir
henüz yeni müslüman olmuþ
ebu cehil’in oðlu ikrime
böyle söylemen doðru deðil
iþler, ancak Allah’ýn elindedir
muhammed’in elinde bir þey yoktur
bugün savaþ onun aleyhinde ise
yarýn muhakkak onun lehinde olacaktýr
etrafýnda bir avuç mücahitle kalan
resul-i ekrem
düþmanýn bir sel gibi üzerine akýp gelmekte idi
bu dehþetli hengamede
resul-i kibriya
düldül’ün dizginini tutan amcasý hz. abbas’a
eyy ensar cemaati
ey semure aðacýnýn altýnda
baat etmiþ bulunan sahabiler topluluðu
neredesiniz, diye seslen
emrini verdi
hz. abbas, gür sesiyle nida etti
gür seda, dalga dalga vadiyi çýnlattý
kaçan mücahitler, durdular
etraf alaca karanlýktan sýyrýlýp
aydýnlýða kavuþtuðu gibi
mücahitler de yüreklerini kaplayan ürkeklikten sýyrýlýp
kendilerine geldiler
zihinlerinde artýk þimþekler çakýyordu
nereye gidiyoruz
resulullahý kime terk ediyoruz diyorlardý.
sanki daldýklarý derin bir uykudan
uyanýr gibi olmuþlardý
resul-i ekreme verdikleri vaatleri
bir anda hatýrlýyorlar
toparlanmaya baþlýyorlardý
kaçan ayaklar
þimdi kan ve ölüm deryasýnda
cesaret abidesini andýran
peygamberimiz (s.a.v.)’in etrafýna koþuþuyordu
bozulan ordu
tekrar toparlanmaya baþladý
bir anda
efendimizin etrafýný saran mücahitler
kýlýçlarýný sýyýrýp cesaret ve var güçleriyle
düþmanýn üzerine saldýrdýlar
kýlýç þakýrtýlarýna
mücahitlerin tekbir sadalarý karýþtý
düþman bir anda
dehþet ve korku içinde kaldý
hz. ali ile ebu dücane (r.a.)
düþman bayraktarlarýndan birini yere serdiler
bayraktarlarýnýn yere serildiðini gören havazinliler
korkmaya baþladýlar
mücahidleri çarpýþma þevkinin sardýðý
düþmanýn da ürkmeye baþladýðý bir anda
resul-i ekrem düldül’ünden indi
Yüce Rabbine þöyle yalvardý
Allah’ým
bize, yardýmýný indir
muhakkak Sen
onlarýn bize galip gelmesini istemezsin
Cenab-ý Hakka böylesine gönülden yalvarýp,
zafer niyaz eden efendimiz
sonra da eline bir avuç kum aldý
yüzleri kara olsun… diyerek
düþman askerlerine doðru attý
meleklerin mücahitlerin imdadýna gelmesiyle
düþman askeri gerisin geri kaçmaya baþladý
Cenab-ý Hak
mücahitlerin gönlünde meydana gelen
bir anlýk bozgun burukluðundan sonra
ihsan ettiði parlak zaferi,
kur’an-ý keriminde þöyle beyan buyurur,
‘muhakkak ki Allah pek çok yerde
ve huneyn gününde size yardým etmiþti
o gün çokluðunuza güvenmiþtiniz
fakat bu size bir fayda vermedi
yeryüzü, o kadar geniþliðiyle beraber
size dar geldi ve arkanýzý dönüp gittiniz’
‘sonra Allah
resulünün ve mü’minlerin üzerine
emniyet ve rahmetini indirdi
görmediðiniz ordular indirdi
ve kafirleri azaplandýrdý
iþte kafirlerin cezasý budur’
bozguna uðrayan düþman ordusu,
birkaç kýsma ayrýlarak
savaþ meydanýný üzgün üzgün terk etti
bir kýsmý taif’e gitti
bir kýsmý evtas’a toplandý.
bir kýsmý ise nahle taraflarýna doðru yol aldý
çarpýþma sonunda
müslümanlardan 4 þehit
düþmanýn ise 70 ölü verdiði görüldü
düþman, harp meydanýna çoluk çocuðuyla geldiði için
geride esir olarak birçok kadýn ve çocuk da býraktý
bu savaþta mücahitlere
o ana kadar elde edemedikleri
bol miktarda ganimet kaldý
alýnan esirler arasýnda
peygamberimiz (s.a.v.)’in süt kardeþi
sa’doðullarýndan þeyma da vardý
kendisine karþý yapýlan bazý sert hareketler üzerine
bilin ki, ben efendinizin süt kardeþiyim diyerek
bu sert davranýþlarýndan vazgeçmelerini söyledi
ancak mücahitler,
sözünde doðru olup olmadýðýný öðrenmek için
onu alýp huzur-u risalete getirdiler
þeyma
ya muhammed
ben, senin süt kardeþinim. deyince
efendimiz
bunu neyle ispatlarsýn diye sordu
þeyma,
omuzun da bulunan izi gösterdi
izi gören kainatýn efendisi
süt kardeþi þeyma’yý tanýdý
kendisiyle sa’doðullarý yurdunda
koþuþtuklarý, oynadýklarý, gezdikleri þeyma idi bu
insan kadrini çok iyi bilen
kendisine yapýlan en ufak bir yardým ve iyiliði
seneler sonra da olsa unutmayan kainatýn server-i
süt kardeþi
çocukluk arkadaþýna
ridasýný serip üzerine oturttu
bir anda, o çocukluk günleri hafýzasýnda canlandý
gözleri dolu dolu oldu
sonra da süt anne ve babasýný sordu
þeyma, onlarýn ikisinin de
çoktan ölüp gittiklerini söyledi
daha sonra þeyma’ya
istersen, sevgi ve saygý görerek yanýmda otur
istersen, faydalanacaðýn bazý mallar verip
seni kavim ve kabilenin yanýna göndereyim buyurdu
Þeyma,
sen bana mal veri
beni kavmimin yanýna döndür
resulullahýn bu kadirþinaslýðý karþýsýnda
þeyma’nýn ruh alemi aniden aydýnlandý
þehadet getirerek saadet dairesine girdi
efendimiz kabilesinin yanýna
dönmek isteyen þeyma’ya
iki köle verd
aile halkýndan hayatta bulunanlara
deve ve davarlar verdi
redfer