dünya gurbetinin sessiz çýðlýðý benim
sýnana sýnana fýrtýnaya tutulmuþ kalbe
dünya ötesi bir bakýþ tesellisiyim
kaç kalbe kan diye damladý hayalim
kaç ayrýlýðýn ateþine köz düþürdü terk edilmiþliðim
deniz feneri olmuþum bir kere
beni buraya dikenler
kendi yalnýzlýklarýný görüyorlar mý acaba
boranlarýn tokatlarýna direnmek üzere
yapayalnýz býrakanlar beni
yüreklerinin dünya fýrtýnalarýnda
oraya buraya savrulduðunu fark ediyorlar mý
bildiðin gibi deðil
gözüm yok ama gözü olanlarýn ýþýðýyým
gönle ýþýk düþürenlerin gölgesi say beni
kayýplar çölünde vaha bil
evden kaçmýþlarý sevindiren
soluk sarý renkli sokak lambasý gör
köþesi yanmýþ bir kaðýda
unutmalarýn si mgesi diye yaz adýmý
deniz feneri olmuþum bir kere
ümitsize göz kýrpan
ufuklara fýsýldayan
çaresize þevk veren
uykusuza rüyalar sunan
seni düþünen var bak iþte diye
sarýp sarmalayan nefes
yalnýz deðilsin fýsýltýsý
sessiz, aheste gidenin
kalan duymasýn diye içine attýðý hýçkýrýk
yarým hecelik besteyim
o yerde duruyorum hala
can kulaðýn varsa
iç sesini duyunca yýkýlmaktan korkmuyorsan
aynamda yüzünü görünce utanmayacaksan
gel dinle beni
unutulmaya terk edilmiþ eski limanlarý
rüzgarlý tepeleri
hüzünlü yaðmur þýpýrtýlarýný
için için yanan
dön çýðlýklarýný ninniliyorum
ben olmasam eksik kalýr telde en içli nota
ben görünmesem
yüzüne gamze düþmez sevgililerin
bekliyorum
kalbin vuruþlarýna son noktayý koymak için
kesik bir nefes gibi
kederli hasretlerin közlü akýþlarýný
kýyýlara kazýmak düþmüþ nasibime
deniz feneri olmuþum bir kere
þehrin alnýnda bir veda çizgisi
ümidin eðiliþi köpüklü kýyýlara
mavinin yeniden dirileceðinin belgesi
fýrtýnalarýn durulacaðýný söyleyen haberim ben
ak köpüklü sevdalarýn
hiç bitmeyeceðine dair yemin üstüne yeminim
insanýn kadim arayýþýnýn niþanesiyim
karalarýn son ucunda deniz sesiyim
okyanuslarýn yüreðine vuran kýyý nefhasýyým
soðuk fýrtýnalarýn gözünde sükunet limanýyým
ümit þavký olsun diye yorgunluklara
kurtuluþ aydýnlýðý sunarým tükenmiþlere
deniz feneri olmuþum bir kere
ýssýz kýyýlarýn kývrýmlarýna çentiklenmiþ
soru iþaretiyim
dönmemek üzere gidenlerin
dönmek için utana sýkýla aradýðý
kývýlcýmýnýn elçisi
utangaç özleyiþlerin kýrýk sesi
gururuna yenilmiþ
hicranlý bekleyiþlerin acýlý inleyiþi
bakma öyle çok ýþýklý olduðuma
körüm ben
kör olduðunu bile göremeyecek bir kör
deniz feneri
deniz feneri olmuþum bir kere
soðuk uzaklýklarýn
aþina yakasýndan tutuyorum sessizce
kederli hasretlerin avuç içlerine
köz düþürüyorum ince ince
kara ile denizin dudaklarý arasýnda
tekrarlanan bir bilmeceyim iþte
belki bir yolcunun arayýp durduðu
bir türlü bulamadýðý son geceyim
deniz feneri olmuþum bir kere
gösteriyorum, göremiyorum
beni görüp de kirpik uçlarýna kadar taþan
o eþsiz sevinçleri göremiyorum
sen görmüþ olmalýsýn
kalbinin kýyýsýna ara sýra vurmuþtur
o huzurun sýcacýk ateþi
soðuk ve karanlýk þu dünya gecesinde
sevdalarýný tutuþturan
sevinçlerini alevlendiren
dönüþ yolunu seslendiren
anestu nara müjdesinin ýþýklý sesi
deniz feneri olmuþum bir kere
hýrçýn dalgalarýn arkadaþý
koyu gecelerin saklambacý
yalnýzlarýn yoldaþý
dolunayýn sýrdaþý
uzun bekleyiþlerin aydýnlýk köþe baþý
kederli özleyiþlerin tatlý sarmaþýðý
yolunu kaybetmiþlerin kardeþiyim ben
*
resul-i ekrem fethin ikinci günü
öðle namazýndan sonra
kabe kapýsý merdivenine çýkýp
arkasý kabe’ye dayalý bir halde
Allah’a hamd ve senada bulunduktan sonra
halka þöyle hitap etti.
ey insanlar
þüphesiz Allah göklerle yeri
güneþ ile ayý yarattýðý gün
mekke’yi haram ve dokunulmaz kýlmýþtýr
kýyamet gününe kadar da
haram ve dokunulmaz olarak kalacaktýr
Allah’a ve ahret gününe inanan kimse için
mekke hareminde kan dökmek
aðaç kesmek helal olmaz
mekke’de kan dökmek
benden önce hiçbir kimseye helal olmadýðý gibi
benden sonra da
hiçbir kimseye helal olmayacaktýr.
bu söylediklerimi burada dinleyenler
hazýr bulunanlara duyursun
þu bulunduðum andan itibaren
kim öldürülürse, öldürülenin ailesi için
þu iki þeyden birini tercih etmek hakký vardýr
ya öldürülenin kýsas olarak öldürülmesini
ya da öldürülenin diyetini
kan bedelini ister
muhakkak ki
insanlarýn Cenab-ý Hakka karþý en hürmetsizi
en taþkýný ve azgýný
Allah’ýn hareminde adam öldüren
yahut kendi katilinden baþkasýný öldüren
veya cahiliye intikamýný almak için adam öldürendir
islam’da
insanýn babasýndan
veya baba tarafýndan akrabasýndan baþkasýna
intisab etmesi diye bir þey yoktur
doðan çocuk döþeðin sahibine aittir
iddiasýný ispatlamak için delil getirmek
davacýya, inkar edene düþer
islamiyette
ne cahiliyet antlaþmasý vardýr
ne de fetihten sonra hicret
fakat, cihat ve cihada niyet vardýr
müslüman, müslümanýn kardeþidir
bütün müslümanlar kardeþtirler
müslümanlar kendilerinden olmayanlara karþý
bir tek eldirler
elbirliði ile hareket ederler
müslümanlarýn kanlarý birbirine eþittir
islam’da, deðiþ tokuþ yoluyla
mehirsiz evlenme yoktur
kadýn, ne halasýnýn ne de teyzesinin üzerine
nikahlanýp bir araya getirilebilir
kocasýnýn izni olmadýkça
kadýnýn onun malýndan bir þey daðýtmasý
vermesi helal ve caiz deðildir
kadýn, yanýnda bir mahremi bulunmadýkça
üç günlük yola gidemez
iyi biliniz ki
varis için vasiyete lüzum yoktur
ayrý din sahipleri birbirlerine varis olamazlar
sabah namazý kýlýndýktan sonra
güneþ doðuncaya kadar
bir baþka namaz kýlýnmaz
ikindi namazýndan sonra
güneþ batýncaya kadar da
bir baþka namaz kýlýnmaz
sizi iki günün orucundan nehyederim
biri kurban bayramý günü
diðeri de ramazan bayramý günü orucudur
ben, size ancak anlayacaðýnýz
tutacaðýnýz yolu gösterdim
resul-i kibriya
kabe’nin anahtarýný elinde tutuyordu
bir çok müslüman bu þerefli vazifeyi
üzerine almak arzusunu taþýyordu
efendimiz, osman bin talha’yý
huzuruna çaðýrdý
muhakkak ki Allah size emanetleri
ehline vermenizi
ve insanlar arasýnda hükmettiðiniz zaman
adaletle hükmetmenizi emreder
ayet-i kerimesini okuduktan sonra
ey osman
iþte anahtarýn al
bugün iyilik ve ahde vefa günüdür dedi
kabe’nin anahtarýný yine ona teslim etti
resul-i kibriya efendimiz
umumi af ilan ettikten sonra
safa tepesine çýkýp orada
kureyþlilerin biatýný kabul etti
seneler önce ayný tepede
peygamberliðini açýktan ilan edip
muhalefetle karþýlanýrken
þimdi ayný tepe üzerinde ayný kimselerden
islamiyet üzere biat alýyordu
erkeklerin Allah’a iman
Allah’tan baþka ilah bulunmadýðýna
ve muhammed’in (a.s.m.)
O’nun kulu ve resulü olduðuna þahadet ederek
islamiyet ve cihat üzerine yaptýklarý biatý
kadýnlarýn biatý takip etti
kadýnlar þu hususlar üzerine
peygamberimiz (s.a.v.)’e baat ettiler
Allah’a hiçbir zaman ortak koþmamak
hýrsýzlýk yapmamak
kýz çocuklarýný öldürmemek
zina etmemek, iffetini korumak
herhangi bir iyilik hususunda
Allah resulüne isyan etmemek
aralarýnda
ebu süfyan’ýn karýsý hind’de vardý
tanýnmamak için kýyafet deðiþtirerek
kadýnlar arasýna katýlmýþtý
geçmiþte, peygamberimiz (s.a.v.)
ve müslümanlara karþý giriþtiði hareketlerden
piþmanlýk duyar bir hali vardý
yaptýðý her þeye raðmen
kainatýn efendisi
islamiyetle þereflendiðini duyduðu
hind’i affetti
onun da biatýný kabul etti.
saadete kavuþan insan
sevdiklerinin de kendisiyle
ayný saadet lezzetini
paylaþmasýný gönülden arzu eder
bu, insanoðlunun fýtratýnda var olan
bir duygudur
islam’ýn amansýz düþmanlarýndan
ebu süfyan’ýn karýsý
utbe kýzý hind’in affedilmesi
nerde görülürse görülsünler
öldürülecekler listesine alýnanlar için
bir ümit kapýsý açtý
vakit geçirmeden onlar da
bu ümit kapýsýndan girerek
islamiyetle þereflendiler
hz. resulullahýn geniþ affýna uðradýlar
ikrime bin ebi cehil
abdullah bin ebi sarh
safvan bin ümeyye
süheyl bin amr
hz. hamza’nýn katili vahþi
þair abdullah bin zeb’ari
haris bin hiþam
enes bin züneym
bunlar arasýnda yer alýyorlardý
dünya tarihinde acaba
en amansýz düþmanlarýna karþý
böylesine lütufkar ve merhametli davranýp
onlarý affeden
onlara kalbinde yer verip safýna alan
bir baþka þahsiyete rastlanabilir mi
mekke artýk fethedilmiþti
yüzlerde, gönüllerde sevinç vardý
þehirde müstesna bir bayram havasý
ve onun neþesi hakimdi
bu sýrada bir bedevinin
peygamberimiz (s.a.v.)’in yanýna yaklaþtýðý görüldü
bir peygamberin karþýsýnda bulunmanýn verdiði
heyecan ve haþyet altýnda
bedevi tir tir titriyordu
durumu fark eden resul-i kibriya
ne oluyor sana
kendine gelsene
ben, bir hükümdar deðilim
ben, güneþte kurutulmuþ et parçalarý yiyerek
geçinmiþ olan kureyþli bir kadýnýn oðluyum buyurdu
bu sözleriyle peygamber efendimiz
eþsiz bir tevazu örneði veriyordu
o, hükümdar bir peygamber olmakla
kul bir peygamber olmak arasýnda
muhayyer býrakýldýðýnda da
kul bir peygamber olmayý tercih etmiþti
gönül deryasýnda hakim olan
her zaman tevazu idi
resul-i kibriyânýn bu mübarek sözlerine
muhatap olan bedevi
rahatladý ve titremesi geçti
mekke fethedilmiþti
resul-i Ekrem henüz
bu mübarek beldeden ayrýlmamýþtý
her nasýlsa mahzumoðullarý kabilesinden
fatýma binti esved adýndaki kadýn
bir hýrsýzlýk yapmýþtý
kadýn itibarlý ve soylu idi
kureyþ yanýnda da hatýrý sayýlýyordu
haliyle peygamberimiz (s.a.v.)in
bu durumdan haberi oldu
hýrsýzlýkta bulunanýn elinin kesileceðini
herkes biliyordu
ama düþünüyorlar ve birbirlerine soruyorlardý
yüksek mevkiye sahip bu kadýnýn
eli nasýl kesilebilir…
aile halký
fatýma’nýn elini kesmeden kurtarmak için
bir ümit ýþýðý arýyorlardý
birinin hz. resulullah katýnda
þefaatçý olmasýný istiyorlardý
ne var ki
kimse buna cesaret edemiyordu
sonunda üsame bin zeyd hazretleri
bu vazifeyi üzerine aldý
üsame peygamberimiz (s.a.v.) tarafýndan
fazlasýyla sevilen bir sahabi idi
bu sevgiye güvenmiþ olacak ki
bu görevi üzerine almaya yanaþmýþtý
hz. üsame, kadýnýn affedilmesini dileyince
resul-i ekrem’in rengi birdenbire deðiþti
sen, kötülüðün önüne geçmek için
Allah’ýn koymuþ olduðu cezalardan bir cezanýn
affedilmesi hakkýnda mý
benimle konuþuyorsun diye buyurdu
hz. üsame, üzgün bir eda içinde
ya resulallah
bu uygun olmayan hareketimden dolayý
Allah’tan affým için dua et dedi
hz. üsame’ye dersini veren efendimiz (a.s.m.)
ayaða kalktý
Allah’a hamd ve senada bulunduktan sonra
halka dersini þöyle verdi
sizden evvelkileri þu davranýþlarý mahvetmiþtir
onlar, asil, soylu birisi hýrsýzlýk yaptýðý zaman
onu serbest býrakýrlardý
zayýf güçsüz birisi hýrsýzlýk edince de
ona hemen ceza verirlerdi
muhammed’in varlýðý kudret elinde olan
Allah’a yemin ederim ki
fatýma binti muhammed
hýrsýzlýk edecek olsaydý
muhakkak onun da elini keserdim...
mekke’nin fethi ile böylece
hem mekke’nin içi dýþý putlardan temizlendi
hem de kureyþin gönlü þirkten
tevhid nuruyla tertemiz hale geldi
redfer