ey aþkýn efendisi
hasretinle kor ateþlere döndük
gece yarýlarýnda
gündüz ortalarýnda
kýrk ikindilerde
kuþluk saatlerinde
ister nur
ister karanlýk olsun
yeni ufuklar açan
rengarenk ýþýk saçan
manevi bir güneþ gibi gel
ilahi aþkta yok olalým
hani
her karanlýk gecede
aydýnlatandýn leyli dildarlýðý
her göçmen kuþun kýrýk kanadýný sarmak için vardýn
ayný þarkýyý söyleyen sýcak dudaklardan
ayný hazzý duyan kulaklara akardýn
yýldýz yaðmurlarýnca dökülürdün üstümüze
hani
denizlerinde
yakamoz gazeller dinleyerek büyürdü maviler
sahillerinde sedefler açýlýrdý müjde müjde
ve he gün
her gül fecrinde
eski yollardan çýkýp gelirdin gönül hanemize
daðsýz yýldýzlarý yýldýzsýz daðlara döndürür
yüreðimizin heyecaný gibi
uzayýp giderdin gecelerden gecelere
yaðmurlarýn eteðinden geçer
mühürlerdin dudaklarýmýzda ki kelimeleri
aþklar boyu sürüklenirdik
iklimlerden iklimlere
kanat çýrpardý turnalarýmýz
mecrasý kuruyan ýrmaklarda
sel sel sevinçler taþýrdýk senden
maveraya
ey aþkýn efendisi
hasretinle kor ateþlere döndük
gece yarýlarýnda
gündüz ortalarýnda
kýrk ikindilerde
kuþluk saatlerinde
ister nur
ister karanlýk olsun
yeni ufuklar açan
rengarenk ýþýk saçan
manevi bir güneþ gibi gel
ilahi aþkta yok olalým
yeniden
*
resul-i kibriya
hz. osman’ýn müþrikler tarafýndan
þehid edildiði haberini duyunca
son derece müteessir oldu
kureyþ’in bu hareketi karþýsýnda
üzerlerine yürümekten baþka bir çare kalmýyordu
madem böyle,
bu kavimle çarpýþmadýkça,
buradan kesinlikle ayrýlmayacaðýz buyurdu
yapýlabilecek baþka bir þey de kalmamýþtý
sulh tekliflerine yanaþmadýklarý gibi
elçi þehit etme cüretini bile gösterebiliyorlardý
efendimiz
Allahü Teala, bana biat yapýlmasýný emretti
diye seslendi
hatemü’l-enbiya daha sonra
rýdvan aðacý olarak adlandýrýlan
semüre aðacý altýnda durdu
müslümanlar da teker teker
çarpýþmaktan yüz çevirmeyeceklerine
Allah ve resulü yolunda canlarýný
feda edinceye kadar savaþacaklarýna dair
biat ettiler
biat, sahabilere yeni bir cesaret
taze bir heyecan verdi
yerlerinde adeta duramaz bir hale gelmiþlerdi
bir an evvel ya kabe’yi tavaf etmek
veya müþriklerle çarpýþmak istiyorlardý
Cenab-ý Hak,
bu biatta bulunan müslümanlardan
razý ve memnun olduðunu
kur’an-ý kerim’de þöyle beyan eder
‘and olsun ki, o aðacýn altýnda
sana biat eden müminlerden Allah razý oldu
kalplerinde olaný bildiði için
Allah onlarýn üzerine sükunet ve emniyet indirdi
ve onlarý yakýn bir fetihle mükafatlandýrdý…
‘elde edecekleri pek çok ganimetleri de
onlara nasip etti
çünkü Allah’ýn kudreti her þeye galiptir
ve hikmeti her þeyi kuþatýr.’
bu baata
rýdvan biatý adý verildi
resul-i ekrem
aðaç altýnda gerçekten biat edenlerden hiç biri
cehenneme girmeyecektir buyurdu
biat haberi kureyþ müþrikleri tarafýndan duyulunca
üç gün yanlarýnda alýkoyduklarý hz. osman’ý
serbest býraktýlar
derhal hz. resulullahýn huzuruna çýkýp geldi
böylece þahadeti ile ilgili haberlerin
asýlsýz olduðu anlaþýldý
hicretin 6. senesi, zilkade ayý
rýdvan biatý, kureyþlileri fazlasýyla korkutmuþtu
endiþeye kapýlarak alelacele
sulh teklifinde bulunmak gayesiyle
bir heyet gönderdiler
kureyþ müþrikleri
süheyl bin amr baþkanlýðýnda ki
üç kiþilik heyete
þu direktifi vermiþlerdi
gidin, muhammed’le sulh anlaþmasýnda bulunun
fakat buradan dönüp gitmek þartýyla
eðer bu þartý kabul etmezse anlaþmaya yanaþmayýn
efendimiz (a.s.m.), süheyl’in geliþini
hayra yorarak, sahabilerine
artýk, iþiniz bir derece kolaylaþtý
kureyþliler, sulh yapmak istedikleri zaman
hep bu adamý gönderirler buyurdu
kureyþ elçisi süheyl bin amr
resulullahýn huzuruna vardý
önünde iki dizinin üzerinde diz çöktü
efendimiz ise baðdaþ kurmuþtu
müslümanlar da çevresinde oturmuþlardý
süheyl bin amr uzun uzadýya konuþtu
efendimize sulh teklifinde bulundu
efendimiz sulh tekliflerini kabul etti
sonra sulh þartlarýnýn müzakeresi yapýldý
onlarda da anlaþmaya varýldý
sýra anlaþma þartlarýnýn yazýlmasýna gelmiþti
hz. ali musalahanýn þartlarýný yazmak üzere
katip tayin edildi
peygamberimiz (s.a.v.), hz. ali’ye,
yaz ya ali ,
bismillahirrahmanirrahim dedi
süheyl bin amr, buna itiraz etti
biz, bismillahirrahmanirrahim’i bilmiyoruz
sen böyle yazma dedi
resul-i ekrem, öyle ise nasýl yazalým
süheyl, bismike allahümme, yaz dedi
efendimiz, bismike allahümme de güzeldir
buyurduktan sonra
ya ali,haydi yaz
bismike allahümme diye emretti
hz. ali de ayný þekilde yazdý
sonra
resul-i kibriya efendimiz,
hz. ali’ye þöyle yazmasýný emretti
bu, muhammed resulullahýn
süheyl bin amr’la
üzerinde anlaþmaya varýp sulh olduklarý
icabýnýn taraflarca yerine getirilmesi kararlaþtýrýlýp
imzaladýðý maddelerdir
kureyþ heyeti baþkaný süheyl yine itiraz etti
vallahi, biz senin gerçekten Allah’ýn resulü olduðunu
kabul edip tanýmýþ olsaydýk
beytullahý ziyaretine mani olmaz
seninle çarpýþmaya kalkmazdýk dedi
efendimiz, peki nasýl yazalým
süheyl, muhammed bin abdullah diye kendi ismini
ve babanýn ismini yaz dedi.
efendimiz, bu da güzeldir buyurduktan sonra
ya ali, sil onu
sil de muhammed bin Abdullah yaz
hz. ali, hayýr. vallahi ben
resulullah sýfatýný hiçbir zaman silemem
diye yemin etti
bu sýarada müslümanlar da,
fahr-i aleme karþý besledikleri muhabbet
ve hürmetlerinin eseri olarak
biz, resulullah Muhammed den baþkasýný yazdýrmayýz
ne diye dinimiz uðrunda bu eksikliði
bu hakareti kabul ediyoruz diye
yüksek sesle konuþmaya baþladýlar
resul-i kibriya müslümanlara seslerini kýsmalarýný
ve susmalarýný mübarek elleriyle iþaret buyurdu
birden sustular
sonra efendimiz hz. ali’ye,
bana o sýfatýn geçtiði yeri göster.
hz. ali, resulullah kelimesinin geçtiði yeri gösterdi
resul-i ekrem de onu eliyle sildi
yerine abdullah’ýn oðlu kelimelerini yazdýrdý
efendimizin, sulha ciddi taraftar olduðunu
sulha giden yoldaki manileri ortadan kaldýrmaya
ne kadar gayret gösterdiðini
bu hadisede anlamak mümkündür
efendimizin her iki tarafý yatýþtýrmasý sonunda
sýra musalaha maddelerinin yazýlmasýna gelmiþti
resul-i ekrem ile müþrik elçiler arasýnda
geçen konuþmalardan sonra
karara baðlanan maddelerden mühimleri þunlardýr
müslümanlar ve müþrikler
huzur ve emniyet içinde
yaþamalarýný devam ettirmek için
birbirleriyle on yýl harp etmeyecekler.
peygamberimiz (s.a.v.) ve sahabiler
bu yýl mekke’ye girmeyip geri dönecekler
ancak gelecek yýl yanlarýna yalnýz
yolcu silahý kýlýç bulundurmak þartýyla
kabe’yi tavaf edecekler
ancak mekke’de üç gün kalacaklar
müþrikler , o sýrada þehri boþaltacaklar.
medine’deki müslümanlardan
mekke’ye iltica edenler iade edilmeyecek
fakat mekke’den medine’ye iltica edenler
istendiði takdirde geri verilecekler.
arap kabilelerinden isteyen
peygamberimiz (s.a.v.) ile
isteyen de Kureyþ ile
birleþmekte serbest olacaklar.
efendimiz her ne surette olursa olsun
kureyþ müþriklerini bir musalaha yazýsý ile baðlamak
bu surette islamýn siyasi kudret ve mevcudiyetini
hem onlara
hem de bütün arabistan halkýna göstermek
tanýtmak istiyordu
kureyþ heyet baþkaný süheyl’in
zahiren müslümanlarýn aleyhinde görülen teklif
ve maddelerini de kabul ediyordu
bu inceliði bir anda kavrayamayan ashab-ý güzin
baþýndan beri hem hiddetleniyor
hem de zaman zaman itiraz ediyordu
hatta kureyþ heyet baþkaný süheyl
peygamberimiz (s.a.v.)’e
sizden biri bize gelirse reddetmeyelim
lakin bizden size bir adam gelirse
müslüman olsa bile geri vereceksin diye
teklifte bulunduðu zaman
ashap birden hiddete gelerek
bize gelmiþ bir müslüman
müþriklere tekrar nasýl geri çevrilir
diye itiraz etmiþlerdi
sonra da peygamber efendimize
ya resulallah
bu þartý da kabul edecek misin diye
hayretle sormuþlardý
her þeye raðmen bir sulh akdedip
islam devletini resmen
tanýtmak arzusunda olan efendimiz
ashabýn bu itirazlarýna þöyle cevap vermiþti
evet, bizden onlara gidecek olanlarý
Allah bizden uzak etsin
onlardan bize gelip,
geri çevireceðimiz kimseleri de
muhakkak Allah biliyor
onlar için elbette bir geniþlik
bir çýkar yol yaratacaktýr.
ashap, çok arzuladýklarý halde
kabe-i muazzamayý ziyaretten alýkonmuþlardý
ancak hz. resulullah anlaþma ile
görünüþte aleyhlerinde olan
bir takým aðýr hükümleri de
kabul etmiþ ve altýna imza atmýþtý
sebep ve hikmetlerine gereði gibi
nüfuz edemediklerinden dolayý bu durum
son derece ashabýn gücüne gitti
manen rahatsýzlýk duyduklarý
hal ve davranýþlarýndan belli oluyordu
resul-i ekrem sahabilere,
artýk kalkýnýz kurbanlýklarýmýzý kesip
sonra baþlarýnýzý týraþ ediniz
diye seslendi
ne var ki, resulullaha
sonsuz hürmet ve muhabbetlerine raðmen
sahabilerin hiç birinde bu emir karþýsýnda
bir hareket görülmedi
peygamber efendimiz emrini
ikinci bir kez tekrarlamak zorunda kaldý
kalkýnýz, kurbanlýklarýnýzý kesip
sonra baþlarýnýzý týraþ ediniz
ashap ayný þekilde
sanki bu emri duymamýþ gibi davranýyor
kurban kesme ve týraþ olma iþine baþlamýyorlardý
emrini üç kere tekrarlamasýna raðmen
ashaptan kimsenin kalkmadýðýný gören
hz. fahr-i alem dönüp hanýmý
hz. ümmü seleme’nin yanýna gitti
ey ümmü seleme
nedir þu halkýn tutumu
onlara kurbanlýklarýnýzý kesiniz
baþlarýnýzý týraþ ediniz diye
tekrar tekrar söylüyorum
ancak hiçbiri emrime icabet etmiyor
müstesna zeka ve fazilet sahibi
hz. ümmü seleme þöyle dedi
ya nebiyyallah
bu iþi yapmak istiyor musunuz
o halde þimdi dýþarý çýkýnýz
sonra kurbanlýk develerini kesinceye
berberini çaðýrýp o seni týraþ edinceye kadar
ashabdan hiçbirisine bir kelime bile söylemeyin
çünkü, sen kurbanýný kesecek
ve týraþ olacak olursan, halk da öyle yapar
peygamber efendimiz (a.s.m.), dýþarý çýktý
hiç kimseyle görüþmeden
hiç kimseye bir þey söylemeden
ihramýný sað koltuðu altýndan çýkarýp sol omzuna attý
kurbanlýk develerini kesti
berberi huzaalý hýraþ bin ümeyye’yi çaðýrýp
týraþ oldu
sahabiler de
derhal kurbanlýk develerini kesmeye
baþlarýný týraþ ettirmeye baþladýlar
hz. ümmü seleme der ki
kurbanlýklara öylesine koþtular
öylesine yýðýldýlar ki,
neredeyse birbirlerine ezeceklerdi
ashap çok aðýr bulduklarý
muahede ve musalaha hükümlerinin
vahiy ile ortadan kaldýrýlacaðýný düþünüyor
vahiy ile Efendimizin (a.s.m.)
verdiði emirden vazgeçeceðini umuyorlardý
herhangi bir vahyin inmediðini
hz. resulullahýn da kurbanlýk develerini kesip
mübarek baþlarýný týraþ ettirdiðini görünce
onlarýn da resul-i kibriyaya (a.s.m.)
muhalefet etmiþ duruma düþmemek için
süratle kurbanlýk develerini kesmeye
baþlarýný týraþ ettirmeye baþladýklarý görüldü
server-i kainat ashabýyla birlikte
yirmi gün kadar kaldýktan sonra
medine’ye dönmek üzere
hudeybiye’den ayrýldý
redfer