MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

ah fani dünya…
redfer

ah fani dünya…





hatýrlýyor musun hiç
hani gecede ve gündüzde
hani gençte ve yaþlýda
hani iyide ve kötüde gelir de gelir ya…

hatýrlýyor musun
tarih ki bir tamahkar bezirgandýr
ölümler alýr, ölümler satar
güzel ölümler güzel atlara binerek giderler
sagular, yuðlar, mersiyeler ve aðýtlar ölü içindir
hep ölüm için…

gökten düþünce yýldýzýmýz
lirik destanlarýn gözyaþlarý ölüye akar
ölüme deðil.
çünki ölüm bir vuslat olur
ancak o vakit bilirsin
ölüm bir rüya mýdýr
gerçek mi
ya rüya olan dünya mýdýr
öte mi…

yoksa ellerini kim ýsýtýr
karlara karýlan kara toprak altýnda ölülerin
yurtlarýný kim ýþýtýr
seslerini kim iþitir
azýðý has, biniti yürük deðilse

akþamlarýn yumuþak tüylerine dokunmuþ kargýlar misali
azgýn atlarý boþandýran bir ölüm var ey dostum
bize her gün kendimizi hatýrlatan
bir ucunda aldanýþlar
diðer ucunda yanýþlar ya uyanýþlar olan bir yer
ötede gönül aydýnlýklarýna çevrilecek bir eþik var

ah o aþýnmýþ eþik
güneþ görünmez olur da gök bulutlanýr da hani
sonu gelmez bir uykuya dalar gibi
girilir bahar ülkesine ya
bilemezsin kara mý, ak mý
yakýn mý
uzak mý…

ölümden korkanlar bilemezler
nedir yaþamanýn sýrrý
ve bilmezler yerin üstünde görüp geçirdiðimiz rüyalarýn
yerin altýnda ebedi gençlikle devam edeceðini…

esirgeyen ve baðýþlayan huzurunda
kalu’ya bir bela sözünün son sýnavýný baþarmýþ
yaran meclisinde
bütün belalardan uzak
ve bütün çirkinliklerden azade
ölümden ne korkarsýn ki o zaman
korkma ebedi varsýn dostum…

ölüm…
ateþ almýþ gemilerin suya yansýyan yangýnlarý gibi
kýzartýr ruhumuzu

bilmez misin her gün
yüzlerce kent dosyalanýr her kentin kabristanýnda
iki karýþ toprak tabakasý kadar,
canlarýmýza yakýn
yaþamak, mavera çiçeklerin rengindedir orada
ya ki kýzýl kor demetlerince dehþet
veya sarp güvercinlerce düþen canlarýn anlattýðý
öykülere dönen bir mavera
bir sevgiliye erer gibi

göðsümüze iliklenen imanlarýn
aþka dönüþtüðüdür ölüm
bir tek aþk
yalnýzca aþk için
dünyayý deðiþtermeye ahdetmiþ delikanlýlar da
pembe düþler gören kýzlar da
dingin ve durgun ve dargýn ihtiyarlar da
ölümü tadarlar bir vakit
kefenlerin cebini bulamadan

gelimli gidimli dünya
doðumlu ölümlü dünya
su ve toprak ve rüzgar ve ateþ
ah vefasýz dünya
ah fani dünya…

sayýlý günler tükenince
coþkun ýrmaklardan gebe kalan zamanlar bitince
býkkýn direnmeler sona erince
hayattan bir renk,
bir ýþýk, bir de ses götürmediler diye
aðlarýz ya ölülere
aslýnda geride kalanlardýr ölenler

sen ölmekten deðil
yaþayamamaktan kork
azrail elma derse
çýk -git hayattan dostum
ardýna hiç bakmadan

*
hicret’in 5. senesi
beni kurayza yahudilerinin
efendimizle olan anlaþmalarýna göre
hendek muharebesi’nde düþman tarafýndan sarýlan medine’yi
müslümanlarla el ele vererek müdafaa etmeleri gerekiyordu

bunu yapmadýlar
üstelik, anlaþma hükümlerini hiçe sayarak
harbin en önemli safhasýnda
müþriklerle iþ birliðine giriþtiler
efendimizin tahkik ve sulh için gönderdiði heyete
hakarette bulundular

resulullah da kim oluyormuþ
muhammed’le aramýzda
ne ahit vardýr ,ne de akit
daha da ileri giderek efendimiz için
küstahça aðýr sözler bile sarf ettiler

bununla da yetinmediler
medine üzerine baskýnlar düzenleyerek
müslüman aile ve çocuklarý
kýlýçtan geçirme teþebbüsüne kalkýþtýlar

bu hareketleriyle müslümanlarý
telaþ ve endiþeye düþürdüler
efendimizin kendilerine lütufkar davranmasýna karþý
açýk bir nankörlük ve hýyanetti

hendek muharebesi’nde
müþrikler yanýnda yer alan kurayzaoðullarý da
hayal kýrýklýðý içinde
medine’ye iki saatlik mesafede bulunan
saðlam kalelerine çekilmiþlerdi

giriþtikleri haince hareketin farkýnda idiler
bu sebeple resul-i ekrem’in
her an üzerlerine yürümesinden
endiþe duyup korkuyorlardý

müslümanlar medine’ye henüz yeni dönmüþlerdi ki
cebrail (a.s.), resul-i ekrem’e þu emri getirdi
ya muhammed
Yüce Allah, sana
beni kurayza üzerine yürümeni emrediyor…

resul-i ekrem silahýný yeni çýkarmýþ
temizliðini henüz bitirmiþti
derhal hz. bilal’i çaðýrtarak
bütün müslümanlara þunu nida etmesini emretti

iþiten ve Allah’ýn emrine itaat edenler
ikindi namazýný beni kurayza yurdunda kýlsýn

bu daveti duyan müslümanlar bir anda toplandýlar
efendimiz sancaðý hz. ali’ye teslim ederek
ordudan önce onu yola çýkardý
abdullah b. ümmü mektum’u ise
medine’de yerine imam býraktý

islam ordusu üç bin kiþiden ibaretti
içlerinde otuz altý süvari vardý
ordu, resulullah’la olan anlaþmasýný
en kritik bir zamanda bozan
vatana hýyanet eden
düþmanla iþ birliðine giriþen
beni kurayza yahudilerine
hakettikleri cezayý vermek üzere
yola çýkýyordu

ordudan önce yola çýkarýlmýþ olan hz. ali
kurayzaoðullarý kalelerine yaklaþarak
sancaðý kalenin dibine býraktý
beni kurayza yahudileri
cürüm üzerine cürüm iþlediler

peygamber efendimiz ve mücahitleri
iyi bir þekilde karþýlamak yerine
onlar hakkýnda ileri geri konuþtular
söylenmeyecek laflar ettiler
bu, onlarýn teslim olmayýp
mukavemet edeceklerinin ifadesiydi

efendimiz
önce mücahitlere onlarý oka tutmalarýný emretti
mücahitler, onlara ok yaðdýrmaya baþladýlar
kurayzaoðullarý da kalelerinden
müslümanlarýn üzerine en þiddetli bir þekilde
ok yaðdýrýyorlardý
böylece, kurayzaoðullarý
muhasara altýna alýnmýþ oluyorlardý

efendimiz,
her þeye raðmen muhasarayý kaldýrmýyordu
müslümanlarý da
cihada ve sýkýntýlara katlanmaya
teþvik edici konuþmalar yapýyordu

beni kurayzalar, muhasaranýn uzadýðýný görünce
sýkýlmaya baþladýlar
münafýklardan da herhangi bir yardým gelmeyince
bütün bütün mâneviyatlarý sarsýldý
büyük bir korkuya kapýldýlar

görüþme isteðinde bulundular.
resul-i ekrem isteklerini kabul etti
efendimizle görüþmek ve konuþmak üzere
içlerinden nebbaþ b. kays’ý gönderdiler

nebbaþ, ya muhammed
beni nadir yahudilerinin teslim olduklarý gibi
kanýmýzý dökme
mal ve silahlar senin olsun
kadýnlarýmýz ve çocuklarýmýzý
alýp memleketinden çýkýp gidelim

her cins silah hariç olmak üzere
her aile için bir devenin taþýyabileceði
gerekli eþyayý götürmemize müsaade et

efendimiz,
hayýr… bu teklifi kabul edemem

nebbaþ, ikinci teklifi yaptý
öyle ise, kanýmýzý bize baðýþla
sadece kadýnlarýmýzý ve çocuklarýmýzý alýp gidelim
mallarý olduðu gibi býrakalým

efendimiz,
hayýr…kayýtsýz þartsýz,
benim hükmüme itaat edip
teslim olmaktan baþka hiçbir çareniz yoktur

nebbaþ, meyus ve periþan bir halde
kavminin yanýna döndü
olup bitenleri olduðu gibi anlattý
aralarýnda bundan sonra bir kargaþalýk baþladý
birbirlerine ileri geri laflar sarf ettiler
bir taraftan da
kadýnlar ve çocuklar aðlaþýp duruyorlardý
buna dayanamadýlar
yaptýklarýndan son derece piþ¬man oldular

bu sýrada iki kardeþ olan
sa’lebe ile esid b. sa’ye, ortaya çýkýp
kurayza oðullarýna nasihatte bulundular

kurayzaoðullarý, kýskançlýklarýnýn esiri olmuþlardý
peygamber efendimizin nübüvvetini tasdik etmeye
niyetli görünmüyorlardý
iki delikanlý olan sa’lebe ve esid’le
amcalarýnýn oðlu olan esed b. ubeyd
kaleden inip, müslüman oldular

beni kurayza yahudileri
yirmi beþ gece süren muhasaradan sonra
baþka çare kalmadýðýný anlayarak
teslim olmayý kabul ettiler
haklarýnda hüküm vermek üzere de
efendimizden bir hakem tayin edilmesini istediler

resul-i ekrem
ashabýmdan istediðinizi hakem seçiniz buyurdu
kurayzaoðullarý
biz, sa’d b. muaz’ýn vereceði hükme göre
teslim oluruz dediler
efendimiz… pekala
sa’d b. muaz’ýn hükmüne göre teslim olunuz buyurdu

hendek muharebesi’nde yaralanan hz. sa’d b. muaz
o sýrada tedavisine bakýlmasý için
mescid-i nebevi’de kurulan bir çadýrda bulunuyordu
evsli müslümanlar, onu alýp
hz. resulullah’ýn huzuruna getirdiler

efendimiz
ey sa’d bunlar, senin hükmüne göre
teslim olmayý kabul ettiler
haydi, onlar hakkýndaki hükmünü bana açýkla

hz. sa’d, ya resulallah dedi
ben iyi biliyorum ki Allah
sana, onlara yapacaðýn muamele hakkýnda
bir emir vermiþtir
sen, Allah’ýn sana emrettiðini yap
efendimiz
evet, öyledir
sen de onlar hakkýndaki hükmünü bana açýkla

hz. sa’d
ya resulallah
onlar hakkýnda
Allah’ýn hükmüne uygun
hüküm veremem diye korkuyorum
efendimiz ýsrar etti
sen, onlar hakkýnda hükmünü ver

beni kurayza Yahudileri
eskiden beri
evslilerin müttefikleri idiler
bu sebeple hz. sa’d, onlardan söz almak istedi

kurayzaoðullarý hakkýnda vereceðim hükmü
kabul edeceðinize dair
bana Allah’ýn ahd ve misaký ile söz veriyor musunuz
diye sordu
evsliler evet, söz veriyoruz dediler

hz. sa’d, efendimize olan derin hürmetinden dolayý
bizzat ismini zikredip sormaktan haya duydu
yüzünü baþka tarafa çevirerek
þurada bulunan zat da
bu yolda vereceðim hükmü kabul buyuracaðýna dair bana
Allah’ýn ahd ve misaký ile sizin gibi
söz veriyor mu diye sordu.
resul-i ekrem evet... diye cevap verdi

sonra hz. sa’d’ýn emri üzerine
kurayzaoðullarý kalelerinden indiler
silahlarýný býrakýp teslim oldular

hz. sa’d b. muaz
bütün bunlardan sonra hükmünü þöyle açýkladý
ben, onlar hakkýnda
bülûð çaðýna eren erkeklerin boyunlarýnýn vurulmasýna
mallarýn müslümanlar arasýnda taksim edilmesine
çocuklarla kadýnlarýn ise esir alýnmasýna hükmettim

efendimiz,
hz. sa’d’ý bu hükmünden dolayý tebrik ve takdir ederek
sen, onlar hakkýnda
Allah Teala’nýn yedi kat gökler üzerinde verdiði hükmüne
uygun hüküm verdin buyurdu

hz. sa’d b. muaz’ýn
kurayzaoðullarý yahudileri hakkýnda verdiði hüküm
hz. masa’nýn þeriatýndaki hükme uygundu
tevrat’ta bu hüküm þöyle açýklanmýþtýr

…bir þehre harp için yaklaþtýðýnda, onu sulha davet edesin
ve eðer sana sulh cevabýný verip kapýlarýný açarsa
içinde bulunan kavmin hepsi sana haraç verip,
hizmet etsinler

lakin, eðer, seninle musalaha etmeyip harp ederse
onu muhasara edesin
ve Allah’ýn (Rab)
onu senin eline teslim ettikte
erkeklerin hepsini kýlýçtan geçiresin
kadýnlar ile çocuklarý ve hayvanlarý ve bütün ganimeti
o þehirde bulunanlarýn hepsini
yaðma edip Allah’ýn (Rab¬bin) sana verdiði
düþmanlarýnýn ganimetlerini yiyesin

beni kurayza yahudileri
tevrat’ýn bu hükmüne uygun olarak
kendilerine verilen cezaya bilmecburiye rýza gösterdiler
efendimizin emriyle, büluð çaðýna ermiþ erkeklerin
elleri baðlandý
bütün eþyalarý bir araya toplandý
eli baðlý erkekler, mallar ve davarlar medine’ye getirildi

ganimetler bir eve kondu
davarlar ise, etrafa yayýlmaya býrakýldý
daha sonra ganimetlerin beþte biri
beytü’l-male, tahsis olundu
kalaný mücahitler arasýnda pay edildi
verilen hüküm gereði erkeklerin boyunlarý vuruldu

muhasara sýrasýnda kaleden aþaðý taþ býrakarak
bir sahabenin þehit olmasýna sebep olan
nübate adýndaki bir kadýna da kýsas uygulandý
bu arada birkaç kiþi de affa uðradý
daha önce müslümanlara bazý iyiliklerde bulunmuþlardý
iyilik gören sahabeler, onlarýn affýný isteyince
resul-i ekrem de onlarý affetti

böylece, medine’nin etrafý
muzýr unsurlardan temizlenmiþ oldu
hz. resulullah ve müslümanlar
bu hadiseden sonra
uzun müddet huzur ve sükûn içinde yaþadýlar
ve harpsiz bir devir geçirdiler

redfer

Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.