ey rasulülllah’ýn amcasý hamza
ey Allah ve rasulü’nün arslaný hamza
ey hayýrlar iþleyen hamza
ey rasulullah’ýn koruyucusu hamza
gözyaþlarý süzülürken
sana yaslýyým
sana yas tutuyorum bir ömür boyu
bir, iki, üç, dört, beþ... otuz
hamza kafirleri avlýyor
bir, iki, üç, dört, beþ... kýrk
hamza kafirleri biçiyor
fecri kazip yanýltýyor müslüman okçularý
güneþin doðduðunu sanýp yerlerini terk ediyorlar
hz. peygamber’in uyarýsýný unutup
birden deðiþiyor dengesi harbin
hz. hamza dua ediyor
ben Allah ve rasulü’nin arslanýyým
þu halimizden dolayý sana sýðýnýrým
Allah’ým, affet
bozgunda bile pes etmiyor hamza
bir, iki, üç, dört, beþ... elli
yaklaþtýrmýyor kimseyi yanýna
vahþi’nin mýzraðý ýslýk çalarak devam ediyor yoluna
yoluna devam eden biri daha var
hz. Hamza
iki yol kesiþiyor sonunda
Allah’ým ne manzara
mýzrak göðsünü deliyor hamza’nýn
köle ciðerini söküyor arslanýn
hind’e veriyor çiðnemesi için
hind doymuyor
arslan kulaðýndan bir kolye takmak istiyor boynuna
arslan burnundan bir bilezik
arslan gözlerinden halhal
ah ki ne ah…
manzarayý gördüðünde yüreði dayanmýyor rasulullah’ýn
gözyaþlarý süzülürken
hiç kimse senin kadar musibete uðramamýþtýr
hiç kimse senin kadar ezaya uðramayacaktýr
ey rasululllah’ýn amcasý hamza
ey Allah ve rasulü’nün arslaný Hamza
kýzkardeþi safiyye
hz. hamza’nýn baþýnda
aðabeyini gözyaþlarýnýn arkasýndan
seyrediyor son kez
‘inna lillah ve inna ileyhi raciun’
sözleri dökülüyor dudaðýndan
sessizce aðlamaya devam ediyor
hz. peygamber
hz. fatýma da
gözyaþlarýyla katýlýyor hýçkýrýklara
öyle bir tablo ki
bir melek dahil oluyor içine
cebrail aleyhisselam
bir haber getiriyor göklerden
göklerde
Allah ve resulü’nün arslaný hamza
yazýldýðýný bildiriyor hz. peygamber’e
vahþi’nin mýzraðý
ýslýk çalarak devam ediyor hala yoluna
bir ses geliyor ta uzaklardan
ey hamza kalk
*
tepelere doðru daðýldýklarý hengamede
hz. hamza, var gücüyle müþriklere karþý direniyor
Allah’ým…müslümanlarýn þu hallerinden dolayý
sana sýðýnýr
senden af dilerim. diye dua ediyordu
müþrikler, onun yanýna pek yaklaþamýyorlardý
onu uzaktan vurup düþürmenin çaresini arýyorlardý
mekke’de, vahþi adýnda bir köle vardý
habeþ usulüne göre kargý atmakta oldukça maharetliydi
tespit ettiði hedefe isabet edemediði pek az olurdu
kureyþ ordusu mekke’den ayrýlmadan önce idi
efendisi cübeyr bin mut’im
kölesi vahþi’yi yanýna çaðýrmýþ
orduya katýl
eðer muhammed’in amcasý hamza’yý
amcam tuayma bin adiy yerine öldürürsen
hür ve azatsýn. demiþti
bedir’de babasý öldürülen
ebu süfyan’ýn karýsý hind’de
bunun için vahþi’ye
bir çok mükafatlar vaat etmiþti
bu sebeple vahþi, harp boyunca
hz. hamza’yý gözetip duruyordu
hz. hamza’nýn müþrikleri kasýp kavurduðu
kýlýcýyla biçtiði bir sýradaydý
vahþi fýrsat kollamak için
bir kayanýn arkasýna gizlenmiþ bekliyordu
düþmanýn üzerine dolu dizgin yürüyen hz.hamza’nýn
bir ara ayaklarý kaydý
arka üstü yere yýkýldý
keskin bir niþancý olan vahþi,
mýzraðýný fýrlattýðý gibi
bu kahraman sahabinin böðrüne sapladý
onu þehit etti
vahþi bununla da yetinmedi.
ebu süfyan’ýn karýsý hind’in gönlünü yapmak için
göðsünü yarýp, ciðerini de alýp ona götürdü
üzerindeki kýymetli eþyalarý
baþardýðý bu büyük iþten dolayý
vahþi’ye çýkarýp veren hind,
intikam hýrsýyla hz.hamzanýn ciðerini çiðnedi
bununla da intikam hýrsý dinmeyince
bizzat hz. hamza’nýn baþucuna vardý
burnunun, kulaðýný kendine bilezik
pazband ve halhal yapmak niyetiyle kesti
mücahitlerin birçoðu oraya buraya daðýlmýþtý
resulullahýn yanýndan ayrýlmayanlarda vardý
bunlardan biri de islâm ordusunun sancaktarý
hz. mus’ab bin umeyr idi
ibni kamia denilen kafir
bir ara atlý olduðu halde
resul-i erkeme yaklaþtý
gösteriniz bana muhammed’i
o, kurtulursa, ben kurtulmayayým
diyerek haykýrýyordu
hz. mus’ab, mücahitlerden birkaç kiþi
nesibe hatun ile ibni kamia’ya karþý çýktý
bu kafir, hz. resulullahý korumaya çalýþan
hz. nesibe’nin omuzuna bir kýlýç darbesi indirdi
nesibe hatun da cesurca ona bir çok darbeler indirdi
müþrikin üzerinde iki kat zýrh bulunduðundan
darbeler pek tesir etmedi
ibni kamia, önüne çýkan hz. mus’ab’ýn sað elini
bir kýlýç darbesiyle kesti
hz. mus’ab
islamýn izzet ve þerefini sembolize eden sancaðý
sol eline aldý
ibni kamia bir kýlýç darbesiyle sol elini de kesti
bu sefer hz. mus’ab
sancaðý kollarýyla tutup göðsüne bastýrdý
o anda tek gayesi
bu zýndýðýn resulullaha ulaþmasýna mani olmak
islam sancaðýný yere düþmekten korumaktý
ibni kamia bu sefer mýzraðýyla vücudunu deldi
hz. mus’ab, artýk dayanamayýp yere yýkýldý
böylece o da þahadet þerbetini içenler arasýna katýldý
sancak da yere düþtü
hz. mus’ab, þehid düþünce
efendimiz sancaðý hz. ali’ye verdi
hz. ali, çarpýþmaya gidince de
sancaðý sonuna kadar ebürrum taþýdý
mus’ab bin umeyr hazretleri
zýrhýný giydiði zaman
resul-i kibriya efendimize pek benzerdi
ibni kamia da hz. mus’ab’ý þehit etmekle
efendimizi öldürdüðünü zannetmiþti
derhal müþriklerin yanýna vararak
muhammed’i öldürdüm…dedi
bunu duyan müþrikler sevinç çýðlýklarý attýlar
onlardan birisi de dað baþýna çýkarak
muhammed öldürüldü diye yaygarayý bastý
bu dehþetli yaygarayý duyan mücahitlerin
birden kolu kanadý kýrýlýverdi
islam ordusunda umumi bir geri çekilme
panik havasý baþladý
her biri baþka baþka istikametlerden
harp sahasýný terk ediyorlardý
müþriklerin kopardýðý yaygaraya
inanmak istemeyen mücahitler,
hz. resulullahý aramaya koyuldular
hz. ali,
hem önüne gelen düþman askerine kýlýç sallýyor
hem de etrafa göz gezdirerek
peygamberimiz (s.a.v.)i arýyordu
harp sahasýnda bulunan mücahitlerin
o anda en büyük ve tek arzusu artýk
resul-i kibriya efendimizi bulmak olmuþtu
bu esnada
yürekleri ferahlatýcý bir ses yükseldi
ey müslümanlar müjde size
iþte resulullah
bu sesin sahibi ka’b bin malikti
resul-i ekrem efendimizi
þi’b mevkiinde, miðferinin altýnda
pýrýl pýrýl parlayan mübarek gözlerinden tanýmýþtý
müslümanlara seslenirken eliyle de
resul-i ekremin bulunduðu yeri gösteriyordu
artýk hz. resulullahýn yeri tesbit edilmiþ
etrafa yayýlan haberin
bir þayiadan ibaret olduðu anlaþýlmýþtý
mücahidler derhal
resul-i ekremin bulunduðu yere doðru koþtular
kendisini emniyet çemberi içine aldýlar
o anda mücahitlerin bir tek gayesi vardý
hz. resulullahýn vücudunu muhafaza etmekti
bunu baþardýlar
ümmü umare nesibe bint-i ka’b
kocasý ve iki oðluyla birlikte
islam ordusuna katýlýp uhud’a gelmiþti
kocasýyla oðullarý müþriklerle çarpýþacak,
kendisi de yaralanan Müslümanlara yardým edip
su yetiþtirecekti
ancak harbin ikinci safhasýnda
müslümanlar bozulmaya baþlayýp
resulullahýn etrafýnda çok az sayýda
mücahidin kaldýðýný gören nesibe hatun
derhal resul-i kibriya’nýn yanýna vardý
ve çarpýþmaya koyuldu
kýlýçla, okla resul-i ziþan efendimizi
müþriklerden korumaya çalýþtý.
bu sýrada yaralandý
efendimiz saðýna soluna baktýkça
nesibe hatunun müþriklere karþý koyduðunu görüyordu
þöyle buyurdu
ey ümmü ümare
senin katlandýðýn dayanabildiðin þeye
herkes dayanamaz ve katlanamaz
peygamberimiz (s.a.v.),
nesibe hatunun omuzundan aldýðý yarayý görünce
oðlu abdullah’a,
annenin yarasýný sar, annenin ..dedi
o esnada imanýn verdiði cesaretle
müþriklere karþý cesurca kýlýç sallayan nesibe hatun
ya resulallah! Allah’a dua et de
cennette sana komþu olalým… dedi
resul-i kibriya efendimiz
Allah’ým, bunlarý
cennette bana komþu ve arkadaþ et
diye dua etti
bunun üzerine nesibe hatun sevinç içinde
bana artýk dünyada
ne musibet gelirse gelsin gam çekmem
bu bana yeter diyerek
Allah ve resulullaha karþý muhabbet ve baðlýlýðýný
ortaya koydu
redfer