daha çok acýyoruz
baþkasýnýn aðrýsýný dayanýlmaz bulmayý
ondan öðreniyoruz.
evet, insanlýðýn yaralarý var
apaçýk yaralar
kanýyor…
kanadýkça kana bulanýyor dünya
kendisini incite incite tükeniyor insanlýk
uzaktadýr diye
bigane kalýyoruz dayanýlmaz acýlara
þehrin soðuk yüzüne baka baka
olaðanlaþtýrýyoruz can kayýplarýný
ümit yýkýmlarýný
her sabah binlerce çocuðun yetim kaldýðý yeryüzüne
açýyoruz gözlerimizi
yakýp yýkýlan þehirlerin harabe görüntülerine
kül olup kavrulan insanlarýn sayýsýna alýþa alýþa
baþýmýzý yastýklara koyup uyuyoruz
uyuyoruz...
uyanýk olmanýn aðrýsýný göze almaktan korkarak
bir yerlerde…
bir yerlerde tüm insanlýðý uyandýracak
aman Allah’ým.. dedirtecek
bir cümle olmalý sanki
o cümleyi duyana kadar
her þeyi normal sanmaya devam edeceðiz gibi
bize giydirilen deli gömleðine razý gibiyiz
yýrtýlmalý artýk o gömlek
kesip atmalýyýz rüyanýn akýþýný o cümlenin ciddiyetiyle
dünya, dünyalýðýný açýkça gösteriyor artýk
þeytanýn düþmanlýðý apaçýk ortada
elçi’nin tarafýnda olmak
hem acil ve zaruri
hem aðýr bedel istiyor bizden
sancýlý bir sözün yüreðine göç edelim haydi
o vurucu cümleyi
hz. peygamber’in yanýnda arama vaktidir þimdi
insanýn gizli acýlarýný seslendirecek söz daðarcýðý
onun yanýnda…
elçilik ettiði söz’ün kalbinde
insanýn sancýlarýný þefkatle hissedecek kelimeler
onun dudaklarýnda olmalý
acil koduyla dökülüyor heceler nebi’nin nefesinden
o kritik cümle
nebi’nin hira’dan heyecanla getirdiði
hitabýn içinde kývranýyor
ateþli
canlý
aceleci
kalbimize borçlandýðýmýz o þefkat
nebi’nin bir ömür caný pahasýna
omuzladýðý vahyin nefesine sarýlý
yok baþka yerde
yok baþka kimselerde
*
bedir zaferi
gerek medine içinde
gerekse dýþýnda
müsbet-menfi akisler uyandýrdý
her þeyden önce
medine’de ki yahudi ve putperestlerin gözleri yýldý
hatta yahudilerden bazýlarý
evsafýný kitaplarýmýzda okuduðumuz zat budur
artýk ona karþý durulmaz
galip olacak hep odur
diyerek imana geldiler
bir kýsmý da
korkularýndan iman etmiþ gibi göründüler
ancak fitne ve fesat çýkarmaktan
yine de vazgeçmediler
medine`de müslümanlar
bayram havasý yaþarken
mekke`de müþrikler
tam bir matem havasýna büründüler
ebu leheb,
bedir’e katýlmamýþ ve yerine
asi bin hiþam’ý göndererek
mekke’de kalmýþtý
kureyþ ordusu büyük bir hezimete uðrayýp geri dönünce
ebu leheb, ebu süfyan bin haris’i yanýna çaðýrarak
ey kardeþimin oðlu,
halkýn iþi nasýl oldu bana anlat
haris,
vallahi biz o cemaatle karþýlaþýnca, bozguna uðradýk
onlar da kimimizi öldürdüler, kimimizi de esir ettiler
ben halký kýnamam ve ayýplamam
kýr atlara binmiþ
ak benizli bir alay süvari ile karþýlaþtýk ki
onlara karþý koymak mümkün deðildi
o sýrada
hz. abbas’ýn zevcesi ümmü fadl ile
kölesi ebu rafi’de orada bulunuyorlardý
ebu refi,
vallahi, o gördüðün süvariler, melekler idi. deyince
ebu leheb hiddetlenip yüzüne þiddetli bir tokat indirdi
sonra da üzerine çöküp dövmeye baþladý
ümmü fadl, gayrete geldi
biçare köleyi,
efendisi burada yok diye dövüyorsun.diyerek
bir çadýr direði ile ebu leheb’in baþýný yardý
ebu leheb,
zelil ve periþan bir halde kalkýp gitti
hemen sonra da
bedir maðlubiyetinin gam ve kederinden
aðýr hasta oldu
aradan bir hafta geçti
resulullah’a yaptýðý þiddetli düþmanlýðýn hesabýný
vermek üzere ölüp gitti
oðullarý ölüsünü, iki veya üç gün beklettiler
evinde cesedi kokmaya baþladý
hastalýðýnýn bulaþmasýndan korktuklarý için
kimse yanýna yaklaþmak istemiyordu
kureyþlilerden biri bir gün oðullarýna
yazýklar olsun size
babanýz evinde koktuðu halde,
onun yanýna uðramaktan utanýyor musunuz
onlar,
biz, onun hastalýðýndan korkuyoruz deyince
adam… haydi gelin ben size yardým edeyim
yanýna yaklaþýlacak gibi deðildi
onu ne yýkadýlar ve ne de el sürdüler
uzaktan üzerine su serptiler
sonra sürükleyerek götürüp
mekke’nin yukarý taraflarýnda bir yere gömdüler
üzerini taþla kapattýlar
esirler arasýnda bulunan
peygamberimizin amcasý abbas
oldukça zengin bir zattý
hz.abbas ,peygamber efendimize
harp esnasýnda elimden alýnan o altýnlarý
kurtuluþ fidyesi say.diye teklif etti
peygamberimiz,
hayýr, o bizim aleyhimizde sarf etmek için taþýdýðýn
Allah`ýn sonunda bize nasip ettiði bir maldýr
onu sana geri veremeyiz
hz. abbas, ya Muhammed
benim ondan baþka param yok
beni avuç açýrýp da dilendirecek misin
efendimiz
ey abbas, ya o altýnlar nerede kaldý
hz.abbas, hangi altýnlar
resul-i kibriya
hani sen, mekke`den çýkacaðýn gün
hanýmýn ümmü fadl`a teslim ettiðin altýnlar
onlarý teslim ederken,
yanýnýzda ikinizden baþka da kimse yoktu
ey bbbas sen ,ümmü fadl`a
bu seferde baþýma ne geleceðini bilmiyorum
þayet herhangi bir felakete uðrayýp da dönemezsem
þu kadarý senin için
þu kadarý fadl için
þu kadarý abdullah için
þu kadarý ubeydullah için
þu kadarý da kusem içindir… demiþtin
iþte o altýnlar
hz.abbas, hayretle,
bunu sana kim haber verdi diye sordu
efendimiz, Allah haber verdi.buyurdu
bunun üzerine abbas, þahadet getirerek
kemal-i imaný kazanýp müslüman oldu
kurtuluþ fidyesini ödedikten sonra da
mekke`ye döndü
hz. abbas, mekke`ye dönünce
müslümanlýðýný izhar etmeyip hep gizli tuttu
mekke`de bulunduðu zaman zarfýnda
müþriklerin tutum ve davranýþlarýný
peygamber efendimize yazar
mekke`deki müslümanlara yardým ederdi
bedir esirleri arasýnda
efendimizin damadý hz. zeyneb`in kocasý
ebu as bin rebi de vardý
hz. zeyneb (r.a.) kocasý ebu as`ýn
kurtuluþ fidyesi olmak üzere
boynundaki gerdanlýðý çýkarýp
medine`ye gönderdi
bu gerdanlýðý hz. zeyneb`e evlendiði sýrada
annesi hz. hatice hediye etmiþti
resul-i kibriyanýn bu güzide kerimesinin gerdanlýðýný
kurtuluþ fidyesi olarak göndermesi
ashab-ý kirama fazlasýyla hüzünlendirdi
peygamber efendimiz de onu görünce
içi burkuldu.gözleri doldu
eðer münasip görürseniz
zeyneb`in esirini salýveriniz
bedelini de geri çeviriniz.buyurdu
bunun üzerine sahabiler
ebu`l-as`ý serbest býraktýlar
gerdanlýðý da geri çevirdiler
resul-i kibriya efendimizi
son derece memnun ettiler
redfer